Başbakan tv kanallarına çıkıyor, Türkiye’ye sesleniyor. Salı günleri grup konuşması yapıyor. Olmuyor. Çareyi sonunda buluyor. Hülya Avşar’la görüşüyor. Necati Şaşmaz’la görüşüyor. Onlarla Gezi olaylarını çözmeye çalışıyor. Kim bunlar Allah aşkına. Bunlar psikolog mu, sosyolog mu? Bunlar Gezi Parkı’na gittiler mi, oradaki insanlarla görüştüler mi, o insanların psikolojisini, taleplerini biliyorlar mı? Ne konuştular, hangi çözümü getirdiler? Taksim direnişçilerinin temsilcisi mi bunlar? Akıl var izan var, bunlarla bu iş çözülür mü? Boşa kürek çekmeye gerek var mı bir başbakan için. Zamanında da kürt açılımı dedi, topçularla, popçularla görüştü, sonu fos çıktı.
Başbakan eğer konuyu çözmek istiyorsa, Türkiye’nin tanınmış sosyolog ve psikologlarını çağırır, görüşlerini alır, çözüme doğru gidebilir. Sürekli tehditler savurarak, CHP’yi suçlayarak, marjinal gruplar, çapulcular, faiz lobileri, dış mihraklar demeden, efelenmeden, ben değişmem demeden konuya çözüm getirebilir.
Bugün 4 genç öldüyse, kör olan gençler varsa, komada olan insanlar varsa, binlerce yaralı varsa, bunun müsebbibi başbakandır. Başbakanın otorikleşmesidir. Türk basınına otosansür uygulamasıdır. İnsanların hükümeti eleştirmekten korkar hale getirilmesidir. Türk gençliğinin, dindar ve kindar hale getirilmek istenilmesidir. Türkiye’yi İslami şartlara göre yönetmek istenilmesidir. Gezi Parkı olayları, insanların özellikle gençlerin tepki vermesidir. Hiçbir sivil toplum kuruluşuna girmemiş, birbirini tanımayan insanların biraraya gelerek isyanıdır bu olaylar.
Halkın özgür haber almasını sağlayan 4 tv kanalına, RTÜK tarafından ‘şiddeti özendirme, doğruluk ve gerçeklikten uzaklaşmak’ bahanesiyle para cezası kesmek, RTÜK’e yakışıyor mu?
Toplum Türkiye’de yaşanan olaylardan haber almasın mı? Tayyip tv kanalları gibi penguen belgeseli, Bodrum’da, Marmaris’te yaşam magazinleri mi yayınlasın?
Başbakan 2010 referandumuyla yargıyı, kendisini rahatsız etmeyecek hale getirmiş, işverenleri ‘taraf olmayan bertaraf olur’ diye susturmuş, basındaki pek çok muhalif gazete ve köşe yazarlarını sindirmiş hatta kovdurmuş, bunun adına da ‘ileri demokrasi’ demiştir. İşte Türkiye’deki ileri demokrasi sonucu biraz ses verebilen 4 tv kanalını da susturma gereği duyulmuştur. Türkiye’de aykırı ses çıkmamalıdır. Görsel ve yazılı basın Türkiye’yi güllük gülistanlık göstermek zorundadır. Çünkü Türkiye’de ileri demokrasi vardır!
Öyle bir ileri demokrasi ki, suçu vatanını sevmek, Ata’sını sevmek, bayrağını sevmek, ulusalcı olmak, özgürce yaşamak istiyorum diyen gençlere, bibergazı sıkmak, içinde kimyasal madde olan su sıkmak, öldürmeye dönük kuş avlar gibi gaz fişekleri atmak, plastik mermi atmak, gazdan zehirlenmemek için cami içine kaçan insanlara ‘camide içki içiyorlar, daha neler neler yapıyorlar’ diye iftira atmak, kardeşi kardeşe düşürmek herhalde ileri demokrasi gereği olsa gerek!
Başbakanın konuşmasından herkes korkar hale geldi. Ülkeyi ateşe atmaya başladı. Akıl, mantık, insani duyguları olmayan yöneticilerle yönetilmek gerçekten çok zor.