Karacabey’de Çarşamba günü düzenlenen eylemde atılan ‘Satılmış medya istemiyoruz’ sloganına ilk tepki, Karacabey Öğrenci Meclisi eski Başkanı Sinan Çiftçi’den geldi.
Bu sloganların yerinin Karacabey değil, Taksim ve Kızılay olduğunu söyleyen Çiftçi, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi;
“Karacabey’de Çarşamba günü Taksim Gezi Parkı direnişine destek için yapılan yürüyüşte ‘Satılmış medya istemiyoruz’ sloganları atıldı. Yürüyüşte hangi sloganların atılacağı, yürüyüşü düzenleyen komite tarafından daha önceden belirlenmiştir.
Bu slogan Taksim’de atılıyor, Kızılay’da atılıyor ve bu sloganın atılmasını da sonuna kadar destekliyorum. Çünkü Türkiye’de medya özgürlüğü diye bir şey kalmadı. Yandaş kanallar, yandaş gazeteler bu direnişi çok farklı şekilde yansıtıyorlar ve ulusal basınımızın da %80’lik bir kısmı sadece ve sadece hükümete yalakalık yapıyor. Kendilerine görev olarak, doğru ve tarafsız haberciliği değil de yandaşlık ve yalakalık yapmayı seçmişler. Bu konuda mutabıkız.
Fakat, sen bu sloganı Taksim’de veya Kızılay’da değil, Karacabey’de attırıyorsun. Bu yürüyüşü izlemeye ve haber yapmaya kim geldi? ATV mi, Kanal D mi, NTV mi, CNN Türk mü? Sabah mı, Hürriyet mi, Milliyet mi? Yoksa, Takip mi, Yörem mi, Meltem mi, Haber mi?
Sen bu sloganı attırdığında kim rahatsız olacak? Hürriyet Gazetesi’nin genel yayın yönetmeni mi yoksa Karacabey basınının muhabirleri mi?
Karacabey’de birliği ve beraberliği sağlayarak, tüm sivil toplum örgütleri ve taraftar dernekleri ile yürüyüş yapmayı beceremeyenlerin böylesine saçma ve nereye gideceği belli olmayan bir slogan attırmasına da şaşırmamak lazım.
Sloganı atan Karacabeyliler, sloganın ulusal basına karşı atıldığını düşünmüş olabilirler. Bu nedenle ben Karacabey halkını suçlamıyorum. Yürüyüşü düzenleyen ve yürüyüşte atılacak olan sloganları belirleyen komite en kısa zamanda Karacabey basınından özür dilemelidir.
Karacabey basını olmasa, düzenliğiniz yürüyüşü kim duyuracak? Kim haber yapacak? Sosyal medyada ve internet sitelerinde kim gündeme getirecek?
Bandırma’da yapılan direnişin Karacabey’e örnek olması gerektiğini ve büyük bir birliktelik sağlanarak, Karacabey halkı tarafından sevilen, sayılan ve adında şaibe olmayan kişilerin öncülüğü ile geniş katılımlı sivil bir direnişin başlatılması gerektiğini sürekli olarak söyledim.
Fakat taraftar derneklerini ve birçok sivil toplum örgütünü küstüren, kişisel çıkarları ve kendi reklamını yapma isteği doğrultusunda hareket eden bazı kişiler, Karacabey’de güzel bir direnişin yapılmasına engel olmuştur.
Yürüyüşte attırdığı slogan ile de son olarak Karacabey basını da küstürmüştür. Toplumda saygınlığı olmayan ve adı şaibelerle anılan bir kişiyi bu işin öncüsü yaparsanız, işte böyle rezil olursunuz.
Yaşanan bu talihsiz olay inşallah bazılarına da güzel bir ders olmuştur. Ben Sinan Çiftçi olarak ve yürüyüşe katılan öğrenci arkadaşlarım adına Karacabey basınından özür diliyorum”