AKP iktidarı, ‘çözüm süreci’ adı altında PKK ile pazarlıklar yapıyor. Buna mukabil bu pazarlığı, topluma hazmettirebilmek için de yoğun olarak yönlendirme çabası içinde. İktidar yandaşı ve sindirilmiş medya da bu kampanyanın içindeler. Türkiye’ye basın kanalıyla ‘çözüm sürecinin’ faydaları pompalanıyor. Başbakan, insanların beynini yıkamak için “Bu bir al-ver süreci değildir. Taviz dermemiz, pazarlık yapmamız asla söz konusu olamaz” diyor da, Kandil’deki 2 nolu terörist başı Karayılan, PKK’nın çözüm şartlarını ilan ediyor. Başbakanın bir huyu var, ne söylerse tersi çıkıyor.
Başbakan, ‘pazarlık yok, taviz yok’ diyor da, bu 30 yıldır 40 bin can alan terör örgütü, Türkiye’yi bırakıp, Kuzey Irak’a lale toplamaya mı gidiyor? İktidar, yandaş ve işbirlikçi medya ile yalan rüzgarlarını Türkiye üzerine dezenfekte ediyor. Vatandaşlarda ‘çözüm sürecinin’ gerçekte terörün sona erdirilmesi kisvesi altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin çözülmesi olduğunu fark edemiyor!
Başbakanı yalanlayan Kandil’deki Karayılan, 25 Nisan 2013’te basın konferansında PKK’nın 3 aşamalı çözüm sürecini açıklıyor.
Aşama 1: Silahlı PKK gruplarının silahlarıyla Türkiye dışına çıkarılması. (Başbakan ise silahsız çıkacaklar demişti)
Aşama 2: Türkiye tarafından PKK taleplerinin yerine getirilmesini kapsıyor. (Sanki PKK, Türk ordusunu savaş meydanlarında perişan etmiş de şartlarını dikta ediyor) Anayasal reformlar ve yasal değişimlerin yapılması, terörle mücadele eden askeri kuvvetlerin tasfiye edilmesi, bölge meclislerinin kurulması, bölge başkanlarının, hükümetle egemenlik yetkilerinin paylaşılması yer alıyor.
Aşama 3: Bölge meclisleri, bölge hükümetlerine dönüşecek, ulusal güvenlik, genel adalet, sağlık, kültür, turizm, vs. gibi hizmetler bunların yetkisinde olacak.
Bunun anlamı, Güneydoğu’da özerk bir devlet kurulması şartlarının yerine getirilmesi demektir.
Normalleşme dedikleri bu 3.’ncü aşamada Öcalan da dahil olmak üzere herkesin özgürlüğüne kavuşması var. Öcalan, bunu 21 Mart Nevruz Günü ‘hepimiz özgür olacağız’ diye açıklamıştı. BDP eşbaşkanı S. Demirtaş, 5 Mayıs 2013’te ‘Öcalan da özgür olacak, hep beraber olacağız’ diye açıkladı.
Karayılan, Kandil’den fermanını açıkladı. “Taleplerimizin yerine getirilmemesi halinde silahları bırakmayacağız” dedi. Öcalan da, 21 Mart’ta “50 bin kişi ile geri geliriz, çok daha fazla kan dökülür” demişti.
Başbakan, sol kulağı üzerinden sinek uçsa (sola karşı alerjisi var) neden sağ kulağım üzerinden uçmadın diye bağırıp, çağıracak, karakterde de, peki neden Öcalan ve Karayılan’a bu açıklamalarından dolayı cevap veremiyor. Sözde ‘çözüm süreci’ bozulacak diye mi korkuyor? “Siz kim oluyorsunuz, Türkiye’nin kaderini siz değil ben tayin ederim” diyemiyor.
Başbakan ağzını açamıyor da, siz AKP seçmeni, bu pazarlamaya söyleyecek hiçbir sözünüz yok mu? Sizde dut yemiş bülbül müsünüz?