”
Bu ülkenin adı Türkiye Cumhuriyetidir. İnsanları hangi
ırktan olursa olsun kendisini anayasa ile bağlı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olarak görüyorsa TÜRK’tür. Bu ülkede her ırktan insan vardır. Ülkesine
bağlıysa, ülkesinin yükselmesi ve yücelmesi için uğraş veriyorsa başımızın
tacıdır.
Devletin adı Türkiye olduğuna göre, Türklerin devleti veya ülkesi anlamına gelir.
CHP Milletvekili sayın Güler’in sözleri, sözde ileri
demokrasici bazı insanları neden bu kadar tedirgin etti? Fikrini söyleyen bir
insana ‘’Aptal, faşist, ırkçı, kafatasçı’’ etiketini yapıştırıyorlar. Bu
insanların demokratlığı olabilir mi?
Bu sözüm ona ilerici demokratlar, ‘kürt’ sıfatını korumak
için ‘TÜRK’ sıfatını ağzına alana ‘faşist, aptal, ırkçı’ olarak yükleniyorlar.
Bunlara göre bizler ağzımıza ‘TÜRK’ sözcüğünü almamalıyız.
BDP milletvekilleri ve belediye başkanları, ‘burası
kürdistan’, ‘artık sınırlarımız belli oldu’, ‘kürdistan’ın başkentine
hoşgeldiniz’, ‘başbakanın neresine battı’ derlerken, bu ilerici demokratlar,
görsel medyada program yapanlar, yorum yapanlar, yazılı basında köşe yazarlığı
yapanlar neredeydiler? Bu ülkede içişleri bakanlığı yapmış Korkut Özal, bir tv
programında ‘Türkiye Cumhuriyeti adı yanlış konulmuş, Anadolu Cumhuriyeti
olmalıydı’ dedi. Aklı sıra bu ülkeyi kurtaranlara ve kuranlara düstur çekiyor.
Bu ifadeler, ayrımcılık, bölücülük ifadeleridir. Nerede bu ilerici demokratlar?
Yoksa bunlar ilerici adı altında ‘Sevr’i isteyenler, ülkenin parçalanmasını
isteyenler midir? Bu ilerici demokrat geçinenler, icraat ve söylemleriyle
bölünmeyi tetikliyorlar. Türkiye’yi nereye götürmek istiyorlar?
Başbakan, ‘Ulusalcılar icraatlarımıza engel oluyorlar’
diye şikayette bulundu. Ulusal kelimesinden çok korkuyor ki ‘Ulusa Sesleniş’
programının adını da değiştirdi.
Ulusalcılık, milliyetçiliktir, ülkesini sevmektir. Sol
partiler doğal olarak ulusalcıdır. Amaçları, insan haklarına dayalı sosyal
demokrasidir.
Ulusalcılık, o ülkede yaşayan insanların refah seviyesini
artırmak, her etnik gruptaki insanı, ülkesini bölmek istemediği sürece kardeş
olarak görmektir.
Ulusalcılık, farklı etnik gruptaki insanların her birini
ülkesinin vatandaşı olarak kabul eder.
Ulusalcılık, kaderde, sevinç ve tasada etnik grupların
beraber hareket etmesini benimseyen yaşam şartıdır.
Ulusalcılık, vatanını sevmektir. Vatanını sevmeyen başka
etnik kökenleri sevemez.
Başbakan, yukarıda bir bölümünü belirttiğim ulusal
düşüncelerin hangisinden şikayetçidir, istememektedir. Takdir sizin sayın
okurlarım.
Başbakan inanç ve etnik kimlik üzerinden siyaset
yapmaktadır. CHP lideri için, ‘önemli olan soydur, soy’ demişti. İnancını da
meydanlarda sorgulamıştı. Tehlikeli olan budur, bu siyaset ülkeyi parçalar.
Bir milletvekili sözü ile ortalık ayağa kalkıyor.
Ulusalcılık artık meşru müdafaa durumuna düşürüldü.
Başbakan, ‘BDP milletvekillerinin dokunulmazlığı
kaldırılacak, mecliste buna karar verecek’ dedi. Ne oldu, başbakan geri adım
attı. Yazılı ve görsel basın nerede, neden bunun üzerinde durmadı, duramadı?
Muhalefete çatmak kolay, iktidara neden çatamıyorlar? ki %80 iktidar yandaşı.
İktidara çatarlarsa köşe yazarları işinden olur, mali müfettişler gönderilir,
kuruluşlar büyük cezalar öder, yorumcular bir daha yorum yapmaya çıkamaz, yorum
parası alamazlar. Zaten artık hükümete aykırı söz söyleyenler, icraatlarını
beğenmeyenler programlara da çıkartılmıyorlar ya.
CHP, inanç ve etnik kimlik üzerine siyaset yapmaz. Herkes
inancında serbesttir. Herkesin etnik kimliği kendi şerefidir. Herkesin
kimliğine saygılıdır.
Biz CHP’lilerin ortak paydası, ‘tek vatan, tek millet,
tek dil, tek bayrak ve tek İstiklal Marşı’dır.
“