”
20 Ocak 2013 tarihinde Başbakan, Nizip ilçesine giderek
Suriyelilerin kampını ziyaret edip 8 bin kişilik topluluğa hitap etmiş.
Başbakan; ‘’Suriye halkı zulme karşı direniyor. Suriye halkı haklarını elinden
alan diktatöre karşı haklarını geri alma mücadelesi veriyor. Onun için bu rejim
lanetlenesi bir rejimdir. Fetih, Suriye halkı için yakındır’’ vs.. sözler.
Başbakan, sormazlar mı, siz iki yıl önce Suriye Devlet
Başkanı Esad’la canciğer kardeştiniz. Suriye’de rejim mi değişti de şimdi karşı
çıkıyorsunuz. Senin, özgürlük isteyen Suriyeliler dediğin, başka ülkelerden
gönderilen militanlarla ülke içinde para verilerek isyan ettirilen insanlar
değil mi? S. Arabistan’da ve Katar’da özgürlük mü var? Onlara neden karşı
çıkmıyorsun?
Muhaliflerin elinde artık uçaksavar, tank ve toplar var.
Suriye’ye bunları kuşlar mı getirdi. Yoksa Suriye’de ABD’nin istediği
Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) uygulama
çalışması mıdır? Çalışmaların amacı Suriye’den Esad gitmeli ve oraya ABD’nin
güdümünde bir yönetici gelmelidir.
Başbakan olarak, ABD’nin görevlendirdiği siz BOP’un
eşbaşkanı olarak aldığınız emir üzerine her fırsatta Esad’a çatıyorsunuz.
ABD’nin hiç sesi çıkmıyor. Sadece zaman zaman yöneticileri Türkiye’ye geliyor,
gerekli direktif ve taktikleri vererek ülkelerine dönüyorlar.
Türkiye’nin, Suriye’deki çatışmalardan kaçan 219 bin 331
Suriyeli için yaptığı harcamalar 500 milyon doları (900 milyon lira) geçmiş.
Buna karşılık BM’den ve 13 ülkeden gelen yardım 33 milyon 508 bin dolarda
kalmış. BM, Haziran’a kadar sığınmacılar için 1 milyar 44 milyon olar
gerektiğini hesaplamış. Kızılay/Kızılhaç Federasyonu’nun iki ay önce yaptığı 32
milyon franklık acil yardım çağrısına ancak 3 milyon 233 bin franklık karşılık
gelmiş.
Başbakan, Türkiye’nin bugüne kadar Suriyeli mültecilere
harcadığı para 500 milyon doları geçti. Suriye’ye ihracatımız durdu. Karayolu
taşımacılığımız durdu. O yörenin kamyon sahipleri ve esnafı işsiz kaldı. Benzer
birçok olumsuzluklar ve maddi kayıplarımız var. Siz ise hala Suriye rejimine
düşmanlık yapıp, Esad devrilsin diyorsunuz. Canı yanan bir Türkiye var.
Avrupa’nın (Emperyalist güçlerin) umurunda değil.
Başbakan, Avrupa’ya çağrı yapın, benim zararım bugün için
500 milyon dolar, Haziran’a kadar bir milyar dolar, ben artık mülteci kabul
etmiyorum. Mevcut mültecileri de size gönderiyorum, diyebilsenize. Hani siz
dünya liderisiniz, Türkiye ne diyecek diye bakıyorlar.
Şu Avrupalılar insan hakları savunucuları ya, 13 ülkenin
gönderdiği para 32 milyon franklık acil çağrısına gelen para 3 milyon frank.
Bunlarda insan hakları savunuculuğu var mı? Tam bir sömürgeci zihniyetiyle
hareket ediyorlar, yanan ülke Türkiye oluyor.
Nerede sizin çok sevdiğiniz petrol zengini Arap
Devletleri. Nerede yardımları. Yazık değil mi ülkenin paralarına. O paralar,
vergilerle bu halktan toplanıyor, topraklarımız yabancı ülkelere satılıyor.
Bakınız son 10 yılda satılan gayrimenkul miktarı 80 yılda satılan gayrimenkulün
100 katı. Topraklarımız yabancılara peşkeş çekiliyor.
Başbakan, bunlar yetmiyor Suriye halkı için ‘bir ekmek
bir battaniye’ kampanyası başlatıyorsunuz. 14 Ocak 2013 tarihi itibariyle 14
milyon 690 bin lira toplanıyor. Benim saf ve temiz kalpli vatandaşım, gerçekte
bu paranın ABD’nin Ortadoğu oyununa gittiğini bilmiyor. Emperyalist güçlerin
kendi emelleri için Suriye’yi karıştırdığını göremiyor.
Başbakan, giden bu paraların vebali (günahı) senindir.
Yazık oluyor, Suriye’deki ve Türkiye’deki insanlara. Ülkemizde aç insanlar
yaşarken, yatırımlar yapılmazken emperyalist güçlerin maşası oluyoruz.
“