”
Daha önce işyerinin camına astığı yazıyla borçlularına
seslenen As Doruk Mühendislik sahibi Hüsnü Doğruoğlu, yine ilginç bir yöntemle
borçlularını uyardı.
As Doruk Mühendislik olarak, 20 Aralık 2011 tarihinde
Bursa da yapılan, ‘2012 yılında Türkiye ve Dünya Ekonomisi’ konulu seminere
katıldıklarını ve seminer sonrasında yerel basın yoluyla halkı
bilgilendirdiklerini ifade eden Doğruoğlu, hem düşündürücü hem esprili hem de
ince mesajların bulunduğu açıklamasında şu ifadelere yer verdi;
‘’2012 yılı ortasında, Suriye tarafından savaş uçağımızın
düşürülmesiyle başlayan ve güneyimizde devam eden iç savaş ve sonrasında,
Türkiye ye sığınanlar, uygulanan yanlış tarım politikaları, ithalatın artması,
esnafların iflası vb. konular tüm ekonomik göstergeleri değiştirdi. Bizde
seminerdeki öngörüler doğrultusunda tüm şirketlerin ve esnafların ekonomik
planlamalarını revize etmelerini ve aksiyonlarını belirlemelerini önermiştik.
2013 yılında 1. Aksiyonumuz, yazılı basın yolu ile borçluları
uyarmak, düşündürüp empati yapmalarını sağlamak. (Önce iğneyi kendilerine
batıracaklar, sonra çuvaldızı karşısındakine) 2. Aksiyonumuz ise hukuksal
mücadeleyi başlatmak. (Kombinin markası ve seri numarası belli, doğalgaz
tesisatı proje ve abone numarası da belli, faturası da kesilmiş)
Gelin hep birlikte Andımızı hatırlayalım; (Büyük
Atatürk’ümüz bizleri görüyor) Türküm. Doğruyum. Çalışkanım. Ne Kadar DOĞRUYUZ? Ne
Kadar ÇALIŞKANIZ?
İlkem; Küçüklerimi korumak. Büyüklerimi saymak. Küçüklerimizi
KORUYOR MUYUZ? Büyüklerimizi SAYIYOR MUYUZ ?
Vaktin, nakit olduğu bilişim çağında vaktin ve nakdin
bereketi kalmadı. Eskiden söz senetti. Günümüzde söz gitti, senet kaldı.
Dinimizde, 5 vakit ezan okunur ve namazı kılınır.
Namazsız ezan ile ezansız namaz arası yaşamdır.
İnsanoğlu yaşama veda ettikten sonra, bilgisi, dürüstlüğü, çalışkanlığı,
yardımseverliği, iyiliği vb. özellikleriyle anılır veya tersi ile.
Çocuk dünyaya geldiğinde, dini bilgisi olan bir kimse
tarafından sağ kulağına ezan, sol kulağına kamet okunur ve okunan ezanın namazı
kılınmaz.
Dünya üzerinde pek çoğumuz manevi borçlu olarak yaşarken,
maddi borçlarımızı da üzerine ekleriz. İş yaptırırız, malın, bilginin, emeğin,
alın terinin karşılığını ödemez veya gününü geçirip, aldatıp kandırdıklarımızı
da yaşamın karı zannederiz. Halbuki kendimizi kandırırız. Kişisel ve
güvenilirlik erozyonumuzu hesaplayamayız.
Ey fani, ey borçlu, ey insanoğlu, bu dünya da ısındığını
sanıyorsun. Öteki dünyadaki ısıya dayanabilecek misin?
Namazınız kılınmadan borçlarınızı ödeyin. Kul hakkı ile ahrete
gitmeyin. (Peygamberimizin borçlu olanın cenaze namazını kıldırmadığını biliyor
musunuz?) Allah yardımcımız olsun.’’
“