”
Yerel seçimlerin öne alınması için yapılan anayasa
değişikliği oylamasında AKP ve MHP’li bazı milletvekillerinin fire vermesi, AKP
ve MHP liderlerini herhalde şoke etti. Demek ki emme basma tulumbaların
bazıları arıza yaptı. Bu vekiller, ‘’Yeter artık, özgür irademizle karar
verelim, özgür irademizi kullanalım’’ demişler.
Bülent Arınç, bu olumsuzluk karşısında, ‘’Bir partinin
prestiji var. MHP’de olsa AKP’de olsa gücü var. Bir genel başkan ‘bu teklif
benimdir’ dedikten sonra vekiller başka düşünce sergileyemez. Gösterirse yanlış
olur. O kadar büyük bir yanlış olur ki, sonunda siyasi hayata veda etmek
zorunda bile kalabilir.’’ diyor.
Arınç, milletvekillerine, ‘’Siz irade beyan edemezsiniz.
Genel başkanımız ne emrederse ona uymak ve oy vermek zorundasınız. Sizler birer
kurşun askersiniz. Vekil olmanız genel başkanımızın iki dudağı arasındadır,
siyasi hayatınızı söndürür, padişahım çok yaşa diyeceksiniz ve emrinden
çıkmayacaksınız’’ demek istiyor. İşte Türkiye’de ileri demokrasi budur. AKP kongresinde
genel başkan iki saatten fazla konuştu, başka konuşan ve irade beyan eden
olmadı. Bu mudur demokrasi?
Bülent Arınç, yukarıdaki ifadeleri ile milletvekili
tırsmasını bilecek diyor. Diyarbakır emniyet müdürünün söylediği, ‘’Dağda ölen
teröriste ağlamıyorsanız insan değilsiniz’’ sözüne Mehmet Metiner, Galip
Ensarioğlu, Ahmet Aydın ile beraber onay verdi. Arınç, çıktı konuştu, başbakan
karşı çıkınca da ‘’Başbakan haklı’’ dedi. Arınç, başbakanın karşı çıkmasından
herhalde tırstı, geri adım attı. Başbakan yardımcılığı koltuğu altından kayacak
diye korktu.
Ağlamayınız Görev
Yapınız
Bülent Arınç, duygu sömürüsü çok yapan bir insan. Zaman
zaman kürsüde ağlıyor. Basında bunu ballandırarak haber diye 75 milyona
sunuyor. Arkasından başbakanın eşi Myanbar’da ve Türkiye’de yaşayan insanlar
için ağladı. Fakat Güneydoğu’dan gelen onlarca şehidimiz için hiç ağladığını
görmedim. Tabi bunu çok merak ediyorum. Bunlar ağlarda, makam için sosyal
demokratlığı bırakan, sosyal demokratken ‘parti içi demokrasi’ diye bas bas
bağıran, bugün ikbali başbakanın iki dudağı arasında olan Turizm bakanı ağlamaz
mı, onunda ağlaması lazım. Van’da, Van Devlet Tiyatrosu tarafından sahnelenen
Ahmed-i Hani’ye ait ‘MEM U ZİN’ adlı oyunu seyrederken ağlamıştı.
Bakanlarda ağlamalar çoğaldığına göre, bunların Kudüs’e
gönderilmesi lazım. Orada ağlama duvarında bol bol ağlayıp gelsinler, ülkemizde
de hizmet versinler. Ben Atatürk’ün evinde (Selanik), I. Murat türbesinde
(Kosova), Atatürk’ün okuduğu Manastır Askeri İdadisi’nde Türkçe broşürler bulamadım.
Herhalde bunlar Turizm Bakanının görev alanı dışında olan işler! Bende
neredeyse hırsımdan ağlayacaktım.
Ölüye Saygı
Fettullah Gülen’in kardeşi vefat etti. Böyle durumlarda
ölenin yakınları gelirler, cenazeyi toprağa verirler, son görevlerini yaparlar.
Cenaze namazında da, İmamın aracılığıyla helalleşirler. F. Gülen acaba
kardeşinin cenazesine neden gelmedi? Son görevini neden yapmadı? Ölene saygı
duyulur, kardeşine saygı duymaktan neden imtina etti?
Acaba tarikatçılık felsefesi, insanı yaşarken sömüreceksin,
öldüyse boş vereceksin midir?
“