”
AKP, 2002 yılında iktidara geldiğinde Abdüllatif Şener,
devlet bakanı başbakan yardımcısı oldu. İlk başbakan Abdullah Gül ve sonrasında
T. Erdoğan’ın sağ kolu olarak görev yaptı. Bu dönemlerde Türkiye’de olanları
gördü, tahammül edemedi ve istifa etti. Çünkü dürüsttü, olanları kendine
yediremedi.
Abdüllatif Şener’in, Yeni Harman Dergisi’nden Mesut Ata
ile yaptığı söyleşiden, başbakanın ülkeyi nasıl yönettiğini daha iyi anlayalım.
Söyleşiden sadece bazı alıntılar yapılmıştır. Benim amacım, AKP’ye oy
verenlerin, AKP’yi daha iyi
tanımalarıdır.
İslamcı aydınların
bugün durumu nedir?
‘’Bunların çıkar ilişkileri önemlidir. AKP menfaat
dağıtıp, hoşlanmadıklarını cezalandırdığı için, İslamcı aydın geçinenlerin
hepsi, daha fazla çıkar elde etmek için, ilkelerini bir tarafa bırakmış
durumda. Gençliğin bunlara itibar etmemesi gerekir’’
İktidarın dış
politikası!
‘’Şuanda doğrudan doğruya İsrail’in yapmak istediklerini
yapıyorlar. İsrail’in genişleme alanına hizmet eden bir dış politika eksenine
oturmuş durumdalar. Başlangıçtaki çizgilerini koruyamadılar. Milli Görüş
gömleğini çıkarmış olmakta bu anlama geliyor zaten. Ben İslamcı bir bakış
açısına sahibim. Bunlar yoldan sapmış bir güruh. AKP, dünya kapitalist sistemin
yerli işbirlikçiliğini üstlenmiş, İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bir
partidir. Bakmayın siz İsrail ile kavga ediyormuş görüntüsü verdiklerine.
Başlangıçta
sizinde bulunduğunuz AKP iktidarı geçmişten buyana nasıl bir değişim gösterdi?
‘’Başladığı gibi gidiyor. Bu iktidarın siyaseti şudur.
Birincisi, uluslararası güçlerin arzuları doğrultusunda, İslam dünyasını
perişan etmek. İlk anından itibaren bu vardır. AKP’nin tarihinde Irak tezkeresi
budur. Başbakan bu tezkerenin meclisten çıkması için korkunç çaba harcadı. Buna
oy vermeyenleri hain noktasına getirmişti’’
Tezkere çıkmadı!
(Tabi 1. tezkere)
‘’Bugün olsa hiçbir AKP milletvekili gıkını çıkaramaz ve
herkes oy verir. İkincisi, Suriye politikası. Bu Suriye’yi parçalama işidir.
Büyük İsrail’e zemin hazırlayan sürecin ismidir. Bu sürecin sonunda İsrail
mesafe alacaktır ve başbakan bunun bir numaralı savunucusudur. (şimdi daha iyi
anlaşılıyor Suriye politikamız) Çok ilginçtir Erdoğan, ‘Ey batılılar, ey NATO
neredesiniz, niye vurmuyorsunuz burayı’ diye bağırıyor. Bir Müslüman ülkeyi
gayrimüslimlerin vurması için çağrı yapıyor. Ve halen de bunun çizgisinin
İslami biz çizgi olduğuna inanıyor bazıları’’
Ya parasal
olaylar?
‘’Paraya pula çok düşkün bir iktidar. Böyle bir iktidar
yapısının daha önce geldiğini zannetmiyorum. İşin içinde yani bakanlar
kurulunda olduğum için biliyorum. Pek çok şeyi de konuşmam gerekmez. Türkiye’de
halkın malı korkunç bir şekilde yağmalanmıştır ve bu yağma devam etmektedir.
Özelleştirmelerin her biri, bir yolsuzluk hikayesidir. Mevcut iktidar yapısını,
İslami saymak İslam’a leke vurmaktır. Aksi takdirde, ‘İslam yolsuzluktan,
hırsızlıktan ibaretmiş’ diye kayıt düşülür tarihe. Bir gün, ‘Bu Müslümanlar ne
kadar aç gözlüydü, korkunç bir yağma yapıp gittiler’ diye yazılır. Çünkü bu
olup bitenler, günün birinde hep ortaya dökülecektir. Siyasetçi-işadamı
işbirliği ile devlet kesesinden gayrimeşru yağma yapılarak zenginleştiler.
Sadece siyasetçi ve işadamları değil, İslamcı aydınlar bile’’
Bu konuda nelere
tanık oldunuz?
‘’Bir ABD başkanının bile, belgesiz ve kayıtsız 5-10 bin
dolar bile harcama yetkisi olduğunu zannetmiyorum. Bu ülkenin başbakanı ise,
hiçbir kayda, hiçbir belgeye geçmeyen örtülü ödenekten senede yarım katrilyon
para harcıyor. Bu 500 trilyon demektir. Belge, melge yok. (Tansu Çiller de
örtülü ödenekten dolandırıcıya para vermişti) Bu miktar daha önceki
harcamaların yüzde bin katı fazla harcamadır.’’
Başka ne gibi
yolsuzluklar var?
‘’Artık hükümetin üzerinde ne medya denetimi var,
(Z.Öktem: Medya susturuldu) nede kamuoyu denetimi. Nasıl olsa hiçbir şey ortaya
çıkmıyor diye yağma yapılıyor. Cumhuriyet dönemi boyunca bu kadar büyük yağma
olmadı. Eleştirilmeyen, vatandaşın baskısını üzerinde hissetmeyen siyasal
iktidarlar ve güç sahipleri, giderek azgınlaşır. Ve şuanda azgınlaşmış bir
iktidar partisi var.’’
‘’Bunların para pul işleri çürük olduğu için,
uluslararası tehditlere de açık hale geliyor, ülkenin başındaki insan!
Wikileaks belgelerinde ortaya çıktı.
Küresel güçler, ‘’İsviçre’de tam sekiz banka hesabın var.
Biz senin saçının telini bile biliyoruz. Uyumlu ol ve görevlerini yerine getir.
Yoksa itibarın 10 dakikada paçavraya döner.’’
(Başbakan mert ve dürüst ise, ‘İsviçre merkez bankasına
yazı yazar, bankalarınızda 8 hesabım olduğu iddia ediliyor, hesaplarımın var
olup olmadığını yazı ile gönderiniz’ der ve ‘bu belgelerle halkın karşısına
çıkar, işte hesabım yok’ dersiniz. ‘Hesabım olduğunu ispat etsinler’ diyor.
Kim, kimin banak hesabını sorabilir. Hangi banka bir başkasına mudisinin
hesabını açıklar. Esip gürlemekle ‘hesabımı ispat etmeyen namerttir’ demekle
olmuyor.)
Suriye ve
Davutoğlu konusunda ne diyeceksiniz?
‘’Davutoğlu tam bir fiyasko ve yüz karasıdır. Birleşmiş
Milletler’e gidip, ‘300 milyon dolar harcadık, desteğinizi bekleriz’ diyebildi.
Amaç, Esad’ı devirmek değil, Suriye’yi parçalamaktır. Suriye’de muhalif
dediğiniz adamlar? Parayla tutulmuş, oradan buradan giden adamlar, yüzde
sekseni zaten Suriyeli değil. Bu ülkede Müslümanların duyarlılığını öldüren bir
siyasi iktidar ve başbakan var.’’
İşte iktidarın can yoldaşının itirafları. AKP’ye oy verenler
biraz olsun acaba aydınlanabildiler mi?
“