“
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Karacabey İlçe Başkanı Fevzi Kahraman, uzun süredir gerçekleştirdiği köy gezilerinden aldığı notlar doğrultusunda yaptığı araştırmada, tarım sektöründe yaşanan temel sorunların neler olduğunu gözler önüne serdi.
Mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem hammaddeleri gibi tarımsal girdilerde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemizde girdi fiyatlarının kontrol edilemediğini belirten MHP İlçe Başkanı Kahraman, yaptığı araştırmada ortaya çıkan sonuçları şu şekilde paylaştı:
“Tarımda yaşanan en temel sorun nedir?” diye sorduğumuzda; herhalde üreticilerin çok büyük bir bölümü kullanılan girdi fiyatlarının çok yüksek, buna mukabil tarımsal desteklerin yetersiz olduğu söylenecektir.
Mazot, gübre, ilaç, tohum ve yem hammaddeleri gibi tarımsal girdilerde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemiz; girdi fiyatlarını maalesef kontrol edememektedir. Neticede bu durum tarımsal üretimi tehdit ediyor ve maalesef gücünün zayıflamasına neden oluyor. Arazilerin irili ufaklı görünümü, işletme kapasiteleri, sulama ve diğer altyapı sorunları da göz önüne alındığında vahim bir tablodan kaçış gizlenememektedir. Oysa ülke olarak sahip olduğumuz potansiyeli sistemli ve bilinçli olarak değerlendirebilsek ne et, ne canlı hayvan, ne bakliyat ne de bitkisel yağ, şeker, pamuk vs. ithal etmek zorunda kalmayız.
2001 yılı ekonomik krizinin ardından dibe vurmuş bir ekonomik yapı sonrası 2002 yılı verilerini baz alarak aynı yılı tarımsal yatırımlarda milat kabul eden Tarım Bakanlığı her açıklamasında adı geçen yıl verileriyle kıyaslama yapar ve çok büyük başarılar elde edildiğini beyan eder. Oysa; aynı bakanlığın kendi internet sitesindeki tarımsal girdi fiyatlarına bir göz atacak olursak;
Mazot: 2002’de 1 lira 10 kuruş, 2011’de 3 lira 70 kuruş 2012 Nisan 4 lira 09 kuruş, Gübre: Amonyum sülfat (%21): 2002’de tonu 162 lira, 2011’de tonu 640 lira, Amonyum nitrat (%26): 2002’de 176 lira, 2011’de 635 lira, Amonyum nitrat (%33): 2002’de 193 lira, 2011’de 780 lira, Üre: 2002’de 237 lira, 2011’de 1120 lira, Dap: 2002’de 354 lira, 2011’de 1500 lira, Süt yemi: 2002’de 204 lira, 2011’de 640 lira (Temmuz 2011), Besi yemi: 2002’de 194 lira, 2011’de 620 lira (Temmuz 2011) olduğunu görürüz.
‘Türkiye Dünya’nın en pahalı etini tüketiyor’ sözü maalesef canlı hayvan ithalatına mahkum olduğumuzu belgelemektedir. Pahalı girdi, pahalı maliyet veya pahalı ürün olduğuna göre satarken de pahalı veya uygun fiyat aralığı olması lazım ki zarar edilmesin. İstikrarsız piyasa koşulları da maalesef üretilen malın maliyet fiyatının altında satılmasını zorladığından üretici zarar eder, üretim yapmaktan kaçınır. Tüketici de malı pahalı bulursa pahalı almaktan şikayet eder. Üreticiyi üretim yapamaz hale getiren bu trend sonuçta dışa bağımlılığı daha da arttırır.”
“