”
Geçtiğimiz günlerde, Cumhuriyet Alanında davul-zurna sesleri işittim, gidip baktığımda roman vatandaşlarımız al bayrağı vücutlarına sarmış evlatlarını, davul-zurna eşliğinde askere uğurluyorlar. Al bayrağa sarılmış asker adayları, biz bu ülke için ölmeye gidiyoruz, der gibi etrafa bakıyorlardı. Bu roman vatandaşlarımız, ülkemizde en fazla itilip-kakılan insanlardır. Ne özel, ne resmi işyerlerine doğru dürüst işe alınmazlar. Ermeni’sine, Rum’una, Yahudi’sine gösterilen tolerans bunlara gösterilmez.
Vatan ve millet deyip, devleti ve milleti soyarak zengin olanlar, parayı bastırıp bedelli askerlikle askerden kaçarken, roman vatandaşlarımız vatanları için ölmeye seve seve gidiyorlar. Bu gençlerimizi cani gönülden kutluyorum. Sağ olsunlar, var olsunlar, güle güle askere gidip, vatani görevlerini yapıp, şerefleriyle güle güle evlerine dönsünler.
Nesini Beğenmediniz
Ordu ilinin Aybastı ilçesinde caddelerin isimleri, AKP meclis üyelerince değiştirildi ve onaylandı. Hürriyet, İstiklal, Cumhuriyet, İnönü caddelerinin adları, Gölköy, Fatsa, Reşadiye, Lise caddeleri oluyor.
İnönü adını değiştirmeyi anlamak mümkün, çünkü genel başkanları fırsat buldukça, İnönü adını diline dolayıp söylemediğini bırakmıyor. Kurtuluş Savaşını Atatürk ile yapmış, Lozan’da yeni bir devlet yaratılmış, bunlar ulusal kahramanmış AKP için mühim değil. Atatürk’ün meclisteki kalpaklı resmine tahammül edemeyen AKP milletvekilleri varken, Atatürk’ün gençliğe hitabesine tahammül edilemezken, belediye meclis üyeleri İNÖNÜ adına nasıl tahammül etsinler. 23 Nisan, 19 Mayıs bayramlarının yapılmasını kuşa çevirmek isteyenler, milliyetçilik ruhu bilincini örselemek isteyenler, milli gururu bize yaşatmak istemeyenler, elbette ki büyüklerimizin izinden gideceklerdir.
Hürriyet caddesinin adını Ümmet, İstiklal caddesinin adını Esaret, Cumhuriyet caddesinin adını Şeriat koymadıklarına şaştığımı belirtmek isterim. Meclis üyeleri içinde, aklıselim insan yok mudur? Özgür, Bağımsız, Hür insanlar olmayalım mı?
Gerede işçileri
Geçtiğimiz günlerde TV haberlerinde Gerede’de 120 deri işletme atölyesinde çalışan 2500 işçinin, işyeri sağlık koşullarının düzeltilmesi için verdiği mücadeleye polis, biber gazı, coplarla ve gözaltına almalarla cevap veriyor. İşçiler çığlıkları basıyor. İşçiler, ‘İşyeri sağlık koşulları düzeltilsin, elimiz kolumuz kesilmesin, sigorta primlerimiz yatsın, insanca yaşayalım’ diyorlar.
Ey benim işçi kardeşlerim, sen işçisin haddini bileceksin! İşverenin masrafını artırmaya senin hakkın var mı? 1960’lı yıllarda sağ partinin çalışma bakanı, ‘İşçilere ne zammı. Onlara fazla para vermeye gerek yok, onlar para yemesini bilmez’ demişti. Siz o günleri bilmezsiniz.
Çalışma Bakanlığı Gerede’ye müfettiş gönderiyor, çözüm olur mu, mümkün değil. Türkiye’de işveren daima haklıdır. Çalışma Bakanı, ‘Asgari ücreti büyük fedakarlık yaparak 640 TL’ye yükselttik’ demişti. Bir ay çalışan işçi 640 TL ile bir ay çalışacak, ev kirası, elektrik, su, yiyecek, giyecek, okul masraflarını bu para ile karşılayacak. Çalışma Bakanı, ‘Canın isterse, bizden fedakarlık bu kadar’ demek istiyor.
Bu hükümet bir fedakarlık daha yaptı. İki yıl milletvekilliği yaparak, mecliste el kaldırıp indirerek hizmet veren ve emekli olan, geçinemediği için şikayeti olan emekli milletvekillerine ayda 6200 TL maaş veriyor. Sen işçi kardeşim, senin bir yıl çalışıp alamadığın parayı emekli milletvekili bir ayda alıyor. Şuanda hizmet veren milletvekili de senin iki yılda çalıştığını bir ayda alıyor.
Bütün bu olumsuz koşullarınıza rağmen sizler Gerede’de AKP’ye %85 oy veriyorsunuz. CHP seçimlerde ne diyordu, ‘Sendikasız işçi çalıştırılmayacaktır. İş güvenliği sağlanacaktır. İşçi, insan gibi yaşayacaktır.’ Sen ise CHP’yi elinin tersi ile ittin, AKP’ye oyunu verdin. Önümüzdeki seçimlerde AKP’ye %85 değil %100 oy veriniz! Herhalde siz, ‘Bize bir lokma, bir hırka yeter’ diyorsunuz.
Cari Açık
İtalyan mobilyası, Fransız parfümü, altın, lüks araba, giyim eşyası, aksesuar gibi lüks ithalata 40 milyar dolar ödüyoruz. Bunlar bizde üretiliyor ama sermayedarlar bunları istiyorlarsa alacağız. Cari açık 100 milyar dolara gidiyormuş, ödemeler dengesi bozulursa devlet çökebilirmiş kimin umurunda. Yeter ki sermayedarlar lüks yaşasın, garibanın canı çıksın, ekonomik dar boğaza girersek bu bedel de, fakir fukaraya ödettirilecek, sermayedar yine saltanatını sürdürecek. Dış borç 604 milyar dolar olmuş, yazık oluyor ülkeme.
“