”
Ermenilerin ilk 1862 yılından sonra pek çok ayaklanma ve Doğu Anadolu’daki kürt aşiretlerine yapmış olduğu katliamlar, mal ve hayvanlarını yağma ettiklerini burada ayrı ayrı yazmayacağım.
1887 yılında, 1890 yılında Taşnak komitelerinin aktivitelerini, Çarlık Rusya’sının teşviki ile Ermeniler hızlandırdılar.
1892-1893 yıllarında Osmanlı askerleri Ermeni çetelerinin üzerine gidince, Ermeniler, Türklere karşı saldırılarını gevşetmek zorunda kaldılar. Papaz kılığındaki Avrupalı ajanlar, Muş, Bitlis, Talori ve Ermeni azınlıklarının bulunduğu yerlerde Ermenileri tekrar kışkırtarak, Osmanlı hükümetini zayıf düşürmek için tekrar çalışmaya başladılar. Bu dönemde bir ajan, etrafına 800 kişi toplayarak Muş’a saldırmıştır. Köylerde yakaladıkları insanları öldürmüşlerdir. Bu tecavüzler daha da artınca başta Haşmat aşireti olmak üzere kürt aşiretleri, Ermenilere karşı şiddetli hücuma geçtiler. Ordu, önceden birkaç defa olduğu gibi araya girerek Ermeni azınlığın büyük bir kısmını kurtarmıştır.
1896 yılında, hem Ruslar hem İngilizler, boğazları ele geçirebilmek için, bu bölgeye çıkartma hazırlıklarını yapıyorlardı. Ruslar ve İngilizler, menfaatleri gereği çok ustaca Türklerin, Ermenileri yok etmekte olduğu yalanını politikalarına uygun olarak işlemişlerdir.
Taşnak grubu 1910-1912 yıllarında şiddetli bir terörizm başlatmış, müdafaasız halkı öldürmüş, mallarını yağma etmiştir. Bu yıllarda Osmanlı, Trablus ve Balkan Savaşları nedeniyle felaketler yaşıyor, Ermenilerin yaptığı soykırıma karşı vatandaşlarını koruyamıyordu.
Taşnaklar, doğu teşkilatında genel karargah olarak Van, muş, Erzurum ve Trabzon’u kullanıyordu. Van en önemli ihtilal merkezidir. Bu dönemde Aram, Doktor, Sarkisy, İshkan aktif yöneticilerdir. Van’da 1000 kişiye yetecek silah saklanmakta, Salmaş’ta 500 silahlı Ermeni bulundurulmaktadır. Rusya’nın da bu bölgede 3000 kişiye yetecek silah ve cephane takviyesi vardı.
Ermeniler tutucu millettir. Irkları pek karışmamıştır. Tipleri kalın kaşlı, ablak yüzlüdürler.
Abdülhamit devrindeki Ermeni meselesinin, Yıldız arşivindeki belgelerden değerlendirildiğinde, İstanbul’daki Ermeni patriğinin bütün tarih boyunca kendisine bağlı Ermeni kiliselerini, hep birer terör ve komiteci yuvası olarak kullanmıştır. Bu konuda daha geniş bilgi almak isteyenler, Muhittin Nalbantoğlu’nun ‘’Rus yarbayın ağzından, Türklere karşı Ermeni vahşeti’’ Toker yayınlarındaki kitabında bulabilirler.
1885 yılında, Avrupa’da ilk defa Ermeni harekatı işitildi. Ermeni ihtilalcileri, Fransa, İngiltere, Avusturya, Amerika’da toplantılar düzenlediler. Taşnaksutyun komitesinin Paris’te yayınladığı gazetenin adı ‘’Pro Armania’’ idi. Büyük yardım ve destek gören bu gazete, ‘’Türkler Ermenileri kesiyorlar’’ diye propaganda yapıyordu. ‘’Bağımsız Ermenistan’’ fikri aşılıyordu. Ermenistan devleti yaratılmak isteniyordu. Tarihçilerin ve tarafsız araştırmacıların belgelerle ortaya koydukları bilgilere göre, Osmanlılar hiçbir yeri Ermeniler’den fethederek ülkelerine katmamışlardır.
Ermeniler 1895 yılında, bütün Avrupa’yı ayağa kaldıracak bir ihtilal planı hazırlayarak Kumkapı Ermeni kilisesinde toplanarak, Babıali’yi (Osmanlı Meclisi) basıp bütün bakanları ve paşaları öldürmek istemişlerdir. İsyan sabaha karşı askerler tarafından bastırılabilindi. İsyancıların bir bölümü patrikhaneye sığındı.
İkinci Babıali baskınından sonra Ermenilerin ihtilal ateşi hızla Anadolu’ya yayıldı. Peşpeşe Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Diyarbakır, Harput, Urfa, Adana, Halep vilayetlerinde de kanlı olaylar baş gösterdi.
Olayları inceleyen Rus yazar, ‘’Bu olaylarda Türkler ne kadar barbarlıkla suçlansalar da, ancak gerçek şudur ki, bütün olayları yaratanlar Ermenilerdir. Mesela Trabzon sokaklarında Bahri Paşa ile Hamdi Paşa’nın Ermeniler tarafından yaralanması, Trabzon olaylarına sebep olmuştur.’’ diye yazı yazıyordu.
1894 yılında, Sason ve Bitlis’te Ermenilerin başlattığı Ermeni-Kürt çatışmasında 800’den fazla Ermeni, bir o kadarda Türk ve Kürt ölmüştür.
Her seferinde olayları başlatan Ermeniler sonunda Avrupa basınında ‘’Türkler bizi katlediyor’’ diye yaygarayı basmışlardır. Başarılıda olmuşlardır.
Biz Türkler propaganda yapmasını bilmiyoruz. Bugün bunun acısını çekiyoruz.
“