“
Bir ara ‘susurluk kazası’ gibi bir kaza görüntülemeye çalıştığımızı sandık!
Neden mi?
Jandarma olay yerinde güvenlik önlemi almak yerine bizim görüntü almamızı engelleme işiyle meşguldü. Buda yetmezmiş gibi bir astsubay kıdemli çavuş bizim kimliklerimizi almaya çalıştı. Fotoğraf makinelerimizin objektiflerini elleriyle kapatıp, kameralarımıza el feneriyle ışık tuttular!
Nedenini anlamak zor!
Jandarmanın bu tutumuna anlam vermek zor. Tek aklımıza gelen, kaza yerinde ölen kişinin kanlı görüntülerinin çekilmesini istemedikler. Zaten biz gazeteciler bu şekildeki haberlerde neyin yayımlanıp neyin yayımlanması gerektiğini iyi biliyoruz.
Neyse ki Balaban geldi!
Jandarma ekipleriyle adeta köşe kapmaca oynarken, olay yerine gelen İlçe Kaymakamı Dursun Balaban, 2 saate yakın devam eden çalışmalara müdahale ederek gerekenin yapılmasını sağladı ve cenaze olay yerinden kaldırıldı.
Üsteğmen Salkal’dan görüntü engeli!
Kaymakam Balaban’ın girişimleri sonucu olay yerindeki işleyiş hızlanırken, otomobilin kamyonun altından çıkarılması sırasında, askerleri otomobil çevresine dizerek görüntü almamızı engelleyen ve kendiside bizzat buna eşlik eden Üsteğmen Kerem Salkal’ın bu tutumu şaşkınlık yarattı.
Sanki ortada devlet sırrı varda bizde bunu açığa çıkartmak istiyormuşuz gibi hissettik kendimizi.
Sonuç!
Asker ve basın gereksiz yere karşı karşıya geldi. Her zaman emniyet güçlerimize yardımcı olmaya çalışırken bize karşı alınan bu tutum bizi üzdü.
Nokta!
5187 Sayılı Basın Yasası Madde: 3- ‘Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.
Basın özgürlüğünün kullanılması ancak demokratik bir toplumun gereklerine uygun olarak; başkalarının şöhret ve haklarının, toplum sağlığının ve ahlâkının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacıyla sınırlanabilir.’
“