“
Sevgili Takip Gazetesi okurları ve Radyo Yörem
dinleyenleri. Meslek yaşamımda 25 yılı geride bıraktığım şu günlerde İlçemizde
sürdürmekte olduğumuz yerel radyo yayıncılığı ve gazeteciliğimiz ile ayrıca
ulusalda ajanslar aracılığıyla sürdürdüğümüz mesleğimizde, gazeteniz Takip’in
bu köşesinden sizlere “Nerede Kalmıştık?” başlıklı yazılarım ile çeşitli
olayları, konuları, gelişmeleri iyisiyle, doğrusuyla vermeye, yanlışların ve
olumsuzlukların üzerine giderek siz değerli okuyucularımız ile ilçe halkımızın
lehine dönüştürülmesine çalıştık, yaptığımız işten duyduğumuz gurur ile.
Her zaman bağlı kalmaya özen
gösterdiğimiz basın ilkeleri doğrultusunda yaptığımız yorumlar ile bize
gösterilen teveccüh ve desteklerinizi almanın gücüyle gitmeye çalıştık
olayların üzerine. Bu günkü köşemi, yarın arife günü olması nedeniyle pazar
günü kutlayacağımız biz Müslümanlar için yılda iki kez yaşama mutluluğu ve
huzuruna erdiğimiz kutsal bayramlarımızdan Kurban Bayramına ayırmak istedim.
Hepinizin bildiği gibi kurban,
islam dininin diğer ibadetleri gibi bir ibadet olup, asıl olan ise ibadet şuuru
ile bu görevi yerine getirmektir. Allah’a yaklaşmak anlamına gelen “Kurban
İbadeti” kurban olarak kesilmesi uygun olan hayvanın ibadet niyetiyle ve
usulüne uygun şekilde kesilmesidir. Kurban kesen Allah’a yaklaşmış ve o’nun
hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban aynı zamanda sosyal yardımlaşma ve
dayanışmanın da güzel bir örneği olmaktadır. Kurban kesmek akıllı, buluğ çağına
ermiş, dinen zengin sayılabilecek kadar mal varlığına sahip Müslümanların
yerine getirebileceği bir ibadettir.
Gelelim eski bayramlar ile
günümüz bayram kutlamalarına. Eskiden bayramlar ailelerin, eş, dost ve
akrabaların bir araya geldiği, zenginin fakiri kolladığı, ziyaretlerin
yapıldığı güzellikler ile geçerken, günümüzde artık bayramlar tatil gezmelerine
dönüşmüştür.
Ziyaretlerin azaldığı,
küçüklerin büyükleri arayıp sormak, ailecek bir araya gelerek ziyaretlerde
bulunmak yerine tatil amaçlı gezintiler yapıldığını görüyoruz. Bunlarında en
belirgin özellikleri bayram tatilleri süresince meydana gelen trafik
kazalarının ve beraberinde getirdiği ölümler ile yaralanmaların artması değil
mi?
2010 yılı Kurban Bayramı
trafik bilançosuna baktığımızda 9 güne çıkartılan bu süreçte meydana gelen
kazalarda 138 kişi ölmüş, 731 kişi ise yaralanmıştı.
27.08.2011 ile 04.09.2011
tarihleri arasında yine 9 gün olarak birleştirilen Ramazan Bayramı trafik
bilançosuna baktığımızda ise meydana gelen kazaların 109’unda 162 vatandaşımız
hayatını kaybetmiş, 907 vatandaşımızda yaralanmıştır.
Yurt genelinde 3 bine yaklaşan
kazanın meydana geldiğine baktığımızda da artık insanlarımızın bayramlarda
tatile ne kadar düşkün olduğunu anlamamız mümkün.
Şimdi yarından sonra 5 Kasım
2011 Pazar günü ilk günü olan Kurban Bayramı öncesi tüm okuyucu ve
dinleyenlerimizin yukarıdaki trafik bilançosunu dikkate alarak yola çıkmalarını
öneriyoruz.
Ne geride ağlayanlarınız, ne
de sizin hatanızdan sonrası birilerinin arkasından ağlayanlar olmaması için
trafik kurallarına mutlaka uymanızın önemi ile araç kullanmanızı isteyerek,
KURBAN BAYRAMININ TÜRK İSLAM ALEMİ VE TÜM MÜSLÜMANLAR İLE, ÜLKEMİZE,
İLİMİZE, İLÇEMİZE, AİLELERİMİZE HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYOR VE BU YAZIMIN
ULAŞTIĞI, ULAŞMADIĞI HERKESİN BAYRAMINI KUTLUYORUM. BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN.
“