“
Sevgili GAZETE TAKİP okuyucuları. Bu sayımızda sizler
için İlçe Müftümüz Osman Şen’e Zekat hakkında merak ettiklerinizi sorduk ve
kendiside bize sizler için bu soruları cevaplandırdı. Gelin şimdi hep birlikte
Zekat hakkında merak ettiğiniz soruların cevaplarını öğrenelim;
Takip: Sayın
Şen, Zekat’ın kısaca anlamı ve mahiyeti nedir?
Şen: Zekât, sözlükte;
artma, çoğalma, temizlik, bereket ve güzel övgü anlamlarına gelmektedir.
Fıkhî bir terim olarak Zekât; Allah
rızası için belli mal çeşitlerinin belirli bir bölümünü, Allah Teâlânın
belirlediği bir kısım müslüman fakirlere, kayıtsız ve şartsız bir şekilde mülk
olarak vermektir.
İslâmın beş
şartından biri olan malî bir ibadettir. Farziyeti; Kitap (Kur'an), sünnet ve
icma ile sabittir. Hicretin ikinci yılında farz kılınmıştır.
Zekât fevri, yani,
zamanı gelince geciktirilmeden hemen verilmesi gereken bir ibadet olup, özürsüz
geciktirilmesi günahtır.
Takip: Hocam,
Zekat kimlere farzdır?
Şen: Zekât; maslüman,
akıllı, hür ve ergenlik çağına girmiş olan, ayrıca borçları çıktıktan sonra
geriye kalan malı nisap miktarı'ndan az olmayan kimselere farzdır.
Ayrıca zekâtı
verilecek malın ise; nisap miktarı olması, hakikaten veya takdiren artıcı
olması, nisap miktarı olan malın üzerinden kamerî bir yılın (354 günün) geçmiş
olması gerekir.
Takip: Zekat verilmesi gereken mallar nelerdir?
Şen: Zekat verilmesi gereken mallar 9 çeşittir.
Bunlar; altının zekatı, gümüşün zekatı, ticaret mallarının zekatı, paraların
zekatı, hayvanların zekatı, arsa ve dairelerin zekatı, toprak mahsüllerinin
zekatı, alacakların zekatı ve ziynet eşyalarının zekatı’dır.
Takip: Sayın Şen, Arsa ve Dairelerin zekatı ve ziynet eşyalarının zekatı
hakkında biraz daha konuyu açabilir misiniz?
Şen: Tabii ki; zaten bizlerde bu sorularla sık
sık karşı karşıya kalmaktayız. Arsa ve dairelerin zekatı konusuna bakarsak; Ticaret
niyeti olmaksızın, mülk edinmek gayesi ile edinilen arsalar, kıymetleri
itibarile zekâta tabi olmazlar. Getirdikleri kira var ise, getirdikleri kira
bedelleri üzerinden, kırkta biri (yüzdeikibuçuk) zekât olarak verilir.
Ticaret maksadıyla alınan
arsalar ise, parsellenerek veya tüm olarak satışa arzedildiklerinden, ticaret
eşyası kısmına girerler. Bunların kıymetleri üzerinden kırktabir zekâtları
verilir.
İnşa edilerek kiraya verilen
veya oturulan binaların kıymeti üzerinden zekâtı yoktur, ancak getirdikleri
kiraların kirttabir'i zekât olarak verilir.
Satış için inşa edilen bina ve
apartman daireleri, ticaret malı sayıldıklarından dolayı, bunların da rayiç
kıymetleri üzerinden, kırktabir (yüzde iki buçuk) zekât verilir.
Ziynet eşyalarını zekatı’nı
ise şu şekilde açabiliriz; Altın ve gümüşten yapılmış süs (ziynet) eşyaları
zekâta tabidir.Altın ve gümüşten yapılmış bilezik, kolye, gerdanlık, bileklik,
küpe gibi kadın süs eşyası nisaba ulaşır ve üzerinden de bir yıl geçmiş
bulunursa, o günkü altın ve gümüş fiyatları ile değeri bulunur ve kırktabir
(yüzdeikibuçuk) zekât verilir.
Altın veya gümüşten yapılmış
süs takımları, tablo kap, kaşık, çatal ve benzerleri için nisap miktârına
ulaşınca zekât verilir.
Altın, gümüş, para ve ticaret
malları, nisap tamamlamada biri diğerine eklenir. Buna göre, bir kimsenin bir
miktar altın ile gümüşü, bir miktar da ticaret malı bulunursa, bunların
toplamının kıymeti bir nisap miktarına, meselâ 80 gram altına denk olsa, kırkta
bir nisbetinde zekât gerekir.
Takip: Hocam,
zekat kimlere verilir?
Şen: Zekâtın verileceği yerler, sekiz sınıf alarak Tevbe Sûresi'nin
60. Ayet-i Kerimesinde şöyle açıklanmaktadır: “”Zekâtlar, Allah'tan bir farz olarak ancak yoksullara, düşkünlere,
(zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara,
(esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyen) esir ve kölelere, (borcuna karşılık
malı olmayan) borçlulara, Allah yolunda olanlara, (harçlıksız kalmış) yolcuya
mahsustur. Allah alîm ve hakîmdir.””
Bu Âyet-i Kerimeye göre zekât
verilecek kimseler şunlardır : Fakirler, Miskinler, Zekat işlerinde çalışanlar,
Müellefe-i Kulûb, Rikâb, Borçlular, Allah yolunda olanlar ve yolcular.
Takip: Zekat
kimlere verilmez?
Şen: Zekat verilmeyen kimseler şunlardır; 1 – Anne, baba, büyük
anne, büyük baba. 2 – Çocuklar ve torunlar. ( Erkek ve kız çocuklarına ve her
ikisinden olan torunlara zekât verilmez ) 3 – Karı – koca birbirlerine. ( Yâni;
koca karısına, karı da kocasına zekât veremez ) 4 – Zenginler. 5 – Müslüman
olmayanlar.
Yine ayrıca Zekât; cami,
çeşme, yol, okul, kütüphane, müze ve köprü gibi benzeri hayır yerlerine de
verilmez. Çünkü zekât, bizzat fakir şahsın hakkıdır. Ayrıca zekâtta temlik
şartı da vardır. Yani zekâtın, fakirin eline verilerek mülkiyetine geçirilmesi
gerekir. Cami ve benzeri şeylerde ise böyle bir durum yoktur. Çağımızda
yoksullara ve âcizlere bakmak için kurumlar oluşturulmuştur. Bu kurumlara da
zekât verilir ve bu vekâleten ve dolaylı temlik sayılır.
Takip: Sayın
Müftüm, verdiğiniz değerli bilgilerle okuyucularımızı aydınlattığınız için size
gazetemiz ve okuyucularımız adına teşekkür ediyoruz. Son olarak Zekat ile
ilgili okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz değerli bilgileriniz varsa sizi
dinliyoruz.
Şen: Bende sizlere, bana böyle önemli bir konuyu vatandaşlarımıza
anlatma fırsatı verdiğiniz için teşekkür
ediyor ve Zekat ile ilgili vatandaşlarımıza son olarak şu bilgileri vermek
istiyorum; Verilen bir zekât, fakir tarafından veya fakir olan çocuğun ve
mecnunun velisi veya vasisi tarafından alınmadıkça tamam olmaz.
Zengin bir adamın fakir
bulunan karısına zekât verilebilir. Fakir olan komşu ve akraba çocuklarını
sevindirmek için bunlara verilen paralar zekâta niyet edilirse sahih olur.
Ancak çocuklar mümeyyiz durumda olmalıdırlar. Yani; kâr ve zararlarını ayırt
edebilecek yaşta olmalıdırlar.
Bir adamın nisab miktarından
daha çok değerde bir dükkanı olsa, ve buradan aldığı kira bedeli geçimini
karşılayamayacak derecede olsa, bu adama zekât verilebilir.
Zekâta sayılmak şartı ile bir
fakiri evde oturtmak câiz değildir. Çünkü bunda fakire temlik yoktur.
Ticaret için olmasalar bile,
altın ve gümüşten kap-kacak ve süs eşyalarının zekâtını vermek gerekir.
Haram mallarının zekâtı
yoktur; böyle mallar sahiplerine iâde edilirler.
Fakirlere verilmek üzere bir
kenara ayrılmış bulunan zekât parası veya malı çalınsa veya kaybolsa zekât
borcu düşmez. Tekrar ödenmesi gerekir.
Nisab miktarına ulaşan bir
para veya malın üzerinden yıl geçer de, bunun zekâtı henüz ödenmeden o para
veya mal helâk olursa, o malın zekâtı da düşer.
Üzerinde zekât borcu olan
kimse, bunun ödenmesi için vasiyet etmeksizin ölürse, geriye bırakmış olduğu
maldan zekât borçları ödenmez. Ancak varisler isterlerse, kendi haklarından
ölünün zekâtını verirler.
İlk satın alınırken ticaret
niyeti olmaksızın sahip olunan mal, ileride satarım diye bekletilirse, böyle
bir mal üzerinden bir yıl geçmekle zekât gerekmez. Satışa niyet ettiği andan
itibaren ticaret malı olur ve o zaman, bu niyet üzerinden bir yıl geçince,
zekâtının verilmesi icab eder.
Bir kimse kendi elindeki malın
zekâtını, fakirde olan alacağına mahsup edemez. Yani fakirde olan alacağını, elindeki
malına zekâtına sayamaz. Eğer fakiri borçtan kurtarmak istiyorsa, ona alacağı
kadar veya daha fazla bir parayı zekât niyeti ile verir ve daha sonra alacağını
bundan tahsil eder.
Zekât vermekte olan bir
zengin, yıl dolmadan önce zekâtını verebileceği gibi, gelecek birkaç senenin
zekâtını da önceden verebilir. Ancak nisaba ulaşmayan bir mal için önceden
zekât vermek, sadaka yerine geçer, zekât sayılmaz.
Bir zengin, borçlu bulunan bir
fakirin emir ve müsadesiyle bu borcunu zekâtından öderse caiz olur. Fakat bu
borçlunun emri ve izni olmadan, borç ödenirse de zekât yerine geçmez.
Oturacak evi olmayan bir
kimse, bir ev satın almak için ayırmış olduğu paranın zekâtını verip
vermeyeceği hususunda alimlerin ihtilâfı varsa da, bunun zekâtını vermesi
gerektiği görüşü daha kuvvetlidir.
Bir kimse, oğlunun fakir olan
eşine (gelinine) zekât verebilir. Kayınbaba damadına veyahut damat kayınbabasına
zekât verebilir. Fakire verilen zekât geri alınamaz; bundan dönmek câiz
değildir.
Bir koca, karısının başka bir kocadan olma fakir
çocuklarına zekât verebilir. Kadın, sahip olduğu nisap miktarı altın ve gümüşün
zekâtını vermesi lâzımdır. Yetime yedirilen yemek zekâta sayılmaz. Fakat
kendisine verilen yiyecek maddesi ve giyecekler zekât niyetiyle verilirse zekât
yerine geçer.
“