“
Bir hatırlayalım 2010 yılı Karacabey’de nasıl geçti.
Akıllarda kalan en önemli olaylardan biri hastanede yaşanan sorunlar ve tabiî
ki yıllardır bitmeyen elektrik sorunu.
Şimdi hastaneden
bahsetmeyeceğim. Onu daha sonra anlatacağım size. Önce sıra elektrik sorununda!
Şuan bu yazıyı yazarken bile 4
kez elektrikler anlık gidip geldi. Hemen bu kesintiler için teşekkür(!) ederek
başlayayım yazıma.
Ne kadar işbilmez varsa
görüyoruz ki Karacabey’e toplanmış. Bu neden kaynaklanıyor önce ona bakalım.
Başta özelleştirmeden
kaynaklanıyor tabi. Neymiş efendim ülkede kurumlarda çok sorun varmış,
çalışanlardan verim alınamıyormuş, o yüzden özelleştirmeler iyiymiş.(!)
Kardeşim sormazlar mı şimdi
size, özelleştirdiniz de ne değişti, ülke çok mu güzelleşti, bütün sorunlar
bitti mi?
Senin kurumunun başındaki
çalışanlarını kontrol etmiyorsa, onlarla ilgilenmiyorsa, takibini yapmıyorsa,
özelleştirince mi düzelecek bunlar.
Gelelim
Karacabey’in elektrik sorununa!
8 yıldır başımızda tek başına
bir iktidar ve onun ilçe temsilciliği var. Peki bunlar ne yaptılar?
Hadi özelleştirmeden önce yapamadınız peki şimdi ne oldu,
ne yaptınız. Hiçbir şey. Size de koca bir alkış.
Seçim zamanı vatandaşa
sallamakla olmuyor bu işler. Yıllardır ilçe ve köylerinde bu sorun devam ediyor.
Neden bir çözüm üretmiyorsunuz. Çok mu zor bu işler yoksa siz mi
beceremiyorsunuz.
Biri geldi diğeri gitti, şimdi
biri geldi ama oda daha yönetimini bile belirleyemedi. Yaklaşık 2 hafta geçti
aradan hala yönetim belirleyecekler. Siz mi çözeceksiniz bu sorunları merak
ediyorum.
Peki ya mülki
amirimiz?
Görüyoruz ki, uzun zamandır
ilçede görev yapan Kaymakam Dursun Balaban’ın da gücü yetmiyor bu sorunlara.
Çok uzağa gitmeden bir hatırlayalım, ‘mısır
kurutma tesisini’!
Geçtiğimiz gün sayın Balaban
muhtarların sorunlarını dinliyor, ama toplantıda TEDAŞ’tan hiçbir yetkili yok.
Benim bildiğim bu tür
toplantılarda her kurumdan bir yetkili olur ve orada sorulara cevap verir. Ama
yok neden acaba!
Say say bitmez bu Karacabey’in
sorunları. Peki sonuç… Sıfır elde var
yine sıfır!
Ne diyelim artık anlaşılan bu
yılda böyle gelip geçecek. Ben ‘boş’
geldin 2011 ve umarım ‘hoş’ gelir
2012 diyerek yazıma son noktayı koyuyorum.
“