1998 yılında Ramsar Sözleşmesi kapsamında korunması kesinleşen, 2002’den itibaren ise, ‘Dünyada Yaşayan Göller’ arasında Türkiye’yi temsil eden Güney Marmara Bölgesi’nin gözde doğa varlığı Uluabat Gölü, aşırı sanayi kirliliği, hayvansal ve madensel atıklar yanında ağır metaller ve avcıların yasaklanan avlanmaları sonucunda bataklığa dönüşme dönemine adım atarken; uzun yıllar beklenen devlet koruması bir can simidi gibi imdadına yetişmeye başladı. 10. Leylek Şenliği kapsamında Eskikaraağaç Mahallesi’nde düzenlenen Uluabat Gölü ve Leylek Koruma Çalıştayı’nda kamu yetkilileri, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları temsilcileri gölün korunması amacıyla devlet tarafından yasal düzenlemeler yapılması konusunda görüş birliğine vardılar. Toplantıya katılan kamu yetkilileri, açıklamalarında gölün tüm doğal özellikleriyle korunması yolunda gereken adımların hızla atılacağı yönünde kamuoyuna mesajlar verdi. Çalıştayda, Uluabat Gölü Sulak Alanına ve Bursa Valiliği Yönetim Planı içerisindeki yerine genel bakış dile getirilirken; göldeki biyolojik çeşitlilik, gölü tehdit eden faktörler, göldeki su kalitesi ile Türkiye’de ve bölgedeki leyleklerin varlığı, göç yolları, elektrik hatlarının izole edilmesi konuları mercek altına alındı. Bursa Vali Yardımcısı İsmail Demirhan ve Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan’ın izlediği etkinlikte, Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2. Bölge Müdürü Yahya Güngör, Uludağ Milli Parklar Şube Müdürü Yusuf Geren, Bakanlığın 2. Bölge mühendislerinden İrem Odacı, Leylek Dostu Köyler Projesi Koordinatörü Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Arıcı ve eşi aynı projenin sorumlusu Franziska Arıcı, UÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Feza Karaer, aynı üniversitenin Fen Fakültesi Bölümü Öğr. Üyesi Yard. Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Dr. Ortaç Onmuş ve Bursa Elektrik Mühendisleri Odası’ndan Elk. Müh. Aytaç Sevim konuşmacı olarak görev aldılar. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2. Bölge Müdürü Yahya Güngör’ün, Uluabat Göü ve çevresinde 87 türde yaklaşık 5 bin kuşun konaklayıp barındığına işaret ettiği çalıştayda Uludağ Milli Parklar Şube Müdürü Yusuf Geren, Uluabat Gölü ile ilgili ciddi çalışmalar dönemine girildiğini ve bu amaçla akademisyenler ile sivil toplum kuruluşları tarafından sürekli projeler üretildiğini belirtti. Göl ve çevresinin korunmasına gönül verdiğini kaydeden Geren, göl çevresinde noksanlığı hissedilen arıtma tesisleri konusunda gerekenlerin yapılacağını, bölgenin doğal değerlerini koruyacak önlemlerin de ÇED raporlarında aranması için çaba harcayacaklarını ve gelecek nesillere örnek bir göl varlığı bırakmak istediklerini söyledi. Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2. Bölge Müdürlüğü Çevre Mühendisi İrem Odacı, göl ile ilgili teknik bilgiler verdiği konuşmasında 19 bin 900 m2lik Ramsar Alanı bulunduğunu ve göl derinliğinin ortalama 3 metre olduğunu kaydetti. 1996 yılında gölde 429 bin 423 adet kuş ile 21 çeşit balık varlığının sayıldığını hatırlatan Odacı, bu sayıların Türkiye’deki sulak alanlarda kayıtlı en büyük rakamlar olduğunu bildirdi. İrem Odacı bunların yanında Bursa’da çevreye duyarlı davranışlar sonucunda, gölün Türkiye’de en yüksek oranda katılımcılık planıyla yönetildiğini vurguladı ve “Bunlara rağmen, gölde, yanlış avlanma, su kalitesinin bozulması, sediment taşınımı, gölün dolması, habitat tahribi ve su rejimine yapılan hatalı müdahaleler görülmektedir.” diye konuştu. U.Ü. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Feza Karaer, konuşmasında gölün korunmasını hedefleyen Yönetim Planı ile Havza Yönetim planlarının ortak hedef doğrultusunda birbirleriyle uyumlu olmaları gerektiğini söyledi. Karaer, göl çevresindeki Akçalar’da kesinlikle arıtma tesisi yapılmasını istedi. U.Ü. Fen Fakültesi Bölümü Öğr. Üyesi Yard. Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, etkinlikteki açıklamalarında Uluabat Gölü’nün çevre kirliliği ve aşırı avlanma nedeniyle gün geçtikçe verimliliğini yitirdiğini belirtti. Sucul bitkilerin varlığını değerlendiren Dalgakıran, kirli su bitkilerinin hızlı artış göstermesinin üzücü olduğunu bildirdi. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Dr. Ortaç Onmuş, kamu yetkililerinin başta mülki amirler ve idare amirleri olmak üzere Uluabat Gölü’nün korunmasına yönelik hizmetlerde dönüm noktası olduklarını kaydettiği açıklamalarında, Türkiye’de bilimsel araştırmalar ile 10 bin aktif leylek yuvası tespit edildiğini, leylek ölümlerine yol açan elektrik tellerinin kesinlikle yalıtımlı olması gerektiğini söyledi. Bursa Elektrik Mühendisleri Odası’ndan Elektrik Mühendisi Aytaç Sevim, Almanya’da leylek ölümlerinin önüne geçmek amacıyla uygulanan yasal düzenlemeleri örnek aldıklarını, Türkiye’deki leylek kayıplarını da en aza indirmeyi düşündüklerini ve hazırladıkları bir yönetmeliği Enerji Bakanlığı’nın onayına sunduklarını dile getirdi. Leylek Dostu Köyler Projesi Koordinatörü Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Arıcı ve eşi aynı projenin sorumlusu Franziska Arıcı, açıklamalarında leyleklerin Bursa bölgesindeki göç ve konaklama yollarında yaşadıkları sıkıntıları değerlendirdi. Nilüfer Vadisi’nin Bursa’da moloz dökülme alanı olmasının üzücü olduğunu kaydeden Arıcı çifti, bu bölgede Avrupa kentlerinde olduğu gibi moloz yığınlarının yeşillendirilmiş bir tepe şekline dönüştürülmesini gerektiğini vurguladı. Yapılan konuşmaların ardından hazırlanan sonuç bildirgesinde, Uluabat Gölü ile bölgedeki leylek varlığının korunmasına yönelik öneriler kamuoyuna açıklandı. Buna göre, gölün tüm değerleriyle gelecek nesillere örnek göl olarak miras bırakılması, kamu ve STK’ların Bursa’daki duyarlı tutumlarının günümüzde ve gelecekte artarak sürdürülmesi gerektiği, leyleklerin korunması için Doğa Koruma Bölge Müdürlüğü’nün bir eylem planı hazırlaması, eski elektrik hatlarının kuş dostu hatlara dönüştürülmesi, tüm elektrik hatlarının da kuş dostu olarak yalıtımlı olması çağrısı bir kez daha yinelendi ve bununla ilgili yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi istendi.