Araştırmacı Nihat Yıldırım, Bağımsız Düşünce Kuruluşu Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nde yayınlanan “Gelir Eşitsizliği Radikalleşmeye Sebep Olur mu?” başlıklı yazısında, Türkiye’deki mevcut gelir eşitsizliğinin yeni politik sorunlara neden olabileceğinin altını çizdi.
Yıldırım yazısında, “Gelir eşitsizliğinin önemli ölçüde arttığı dönemlerde radikal politikalara olan desteklerde artış gözlemliyoruz. Bu radikalleşmenin sebebi, aslında politik çoğunluğa sahip olan zümrenin sistemi temelinden değiştirecek nitelikte alternatifler aramaları olarak düşünülebilir” ifadelerini kullandı.
Gelir dağılımında eşitsizlik, sosyal adalet ve toplumsal barışın önündeki en büyük engellerden birisi. Türkiye’de son yıllarda ekonomik durum nedeniyle yoksul daha da fakirleştirirken zenginler servetlerini hızla artırdı. Öte yandan işçilerin milli gelirden aldığı pay azalırken şirketlerin payı artıyor. Gini katsayısı gelir dağılımı eşitsizliği ölçmek için kullanılan en temel göstergelerden biri. Gini katsayısına göre Avrupa’da gelir dağılımı eşitsizliğinde Türkiye ilk sırada yer alıyor.
Söz konusu duruma ilişkin bir yazı kaleme alan Araştırmacı Nihat Yıldırım, Türkiye’nin durumunun tahmin edilenden daha kötü olduğunu vurguladı.
Yıldırım, Toplum Çalışmaları Enstitüsü’nde yayınlanan köşe yazısında, “Sağlıklı ve güvenilir veri eksikliği, durumun doğru bir şekilde analiz edilmesini ve uygun politikaların geliştirilmesini zorlaştırıyor. Ayrıca artan enflasyon, döviz kurlarındaki dalgalanmalar, düşük gelirli grupların yaşam standartlarının düşmesi gibi faktörler gelir dağılımında dengesizliklere yol açarak toplumun geniş kesimlerini olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
AZINLIKTAKİ KESİM SERVETİNE SERVET KATTI
Gelir dağılımı analizinde kullanılan verilerin önemli bir bölümünün anket yoluyla elde edildiğini, verilerin tutarlılığının ön koşulunun ise beyanların doğru verilmesi olduğunu söyleyen Yıldırım, “Anket kullanılmayan bölümde idari kayıtlar ve vergi verileri esas alınmaktadır. Ancak kaçırılan vergiler, kayıt dışı ekonomi ve eksik gelir beyanları bu verilerin güvenilirliğini ciddi şekilde zedelemekte ve ülkenin ekonomik durumunu tam anlamıyla yansıtan doğru bir tablo çizmemizi zorlaştırmaktadır. Bu nedenler dolayısıyla Türkiye’nin bu konuda tam bir röntgenini çekemiyoruz fakat son yıllarda uygulanan politikaların gelir eşitsizliğini nasıl etkilediği hakkında çıkarımda bulunabiliriz. Merkez Bankası verileri esas alındığında Türkiye, Temmuz 2018’den Mayıs 2024’e kadarki dönemde dünyada eşi benzeri olmayan bir negatif reel faiz politikası izledi. Bunun sonucu olarak, nominal faiz üzerinden krediye ulaşabilen kesim, yıllar süren, bir nevi ‘dolaylı gelir transferi’ politikasından servetlerine servet kattılar” ifadelerine yer verdi.
Gelir eşitsizliğinin öngörülen etkilerini “doğrusal ilişkiler” ve “tetiklenen ilişkiler” üzerinden değerlendiren Yıldırım, yazısının devamında şunları kaydetti:
“Doğrusal ilişkiler baz alındığında, gelir eşitsizliğindeki artışın ülkedeki polarizasyonu artırması, eğitimde yetersiz yatırıma neden olup ülkedeki beşeri sermaye seviyesini düşürmesi ve bu dönemlerde elindeki gücü konsolide etmek isteyen şirketlerin lobicilik harcamalarını artırıp demokratik kurumları baltalamaları gibi iktisat literatürüne geçmiş önemli çalışmalar örnek gösterilebilir. İşin karmaşık ve öngörülmesi güç kısmı, gelir eşitsizliğinin tetikleyebileceği politik gelişmelerin iktisadi dolaylı etkileridir.
RADİKAL POLİTİKALARA YÖNELİK DESTEK ARTIYOR
Gelir eşitsizliğinin önemli ölçüde arttığı dönemlerde radikal politikalara olan desteklerde artış gözlemliyoruz. Bu radikalleşmenin sebebi, gelir dağılımından beklediğini alamayıp diğer insanların zenginlik içinde yaşamalarını gören, aslında politik çoğunluğa sahip olan zümrenin sistemi temelinden değiştirecek nitelikte alternatifler aramaları olarak düşünülebilir. Halktaki radikal değişim talebi, politikacılar tarafından sömürülerek safsata çözüm hikâyeleri ile daha büyük problemlere sebep olmalarının modern tarihte birçok örneği vardır.
Buradaki önemli soru, Türkiye’nin gelir eşitsizliği seviyesinin bu tarz problemleri tetikleyip tetiklemeyeceğidir. Yüksek gelir eşitsizliğinin geçmişte neden olduğu politik sorunlar ve dünyadaki çoğu ülkenin gelir eşitsizliği seviyelerinin tarihi zirvelere ulaşması, beklentisel olarak sorun teşkil etse de ilave bir politik tetiklenme kesinlik taşımamaktadır. Bunun nedeni, iktisadi problemler nedeniyle tetiklenebilecek politik unsurların dönemsel olarak değişiklik göstermesidir. Ancak gelir dağılımındaki olumsuz trendin sürmesiyle birlikte toplumsal kutuplaşma, radikalleşme ve genel anlamda politik istikrarsızlığın netlik kazandığı bir dönem, ilave politik sorunlara gebe olduğumuzun göstergesi olabilir”