CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Ziraat Mühendisi Orhan Sarıbal, Tarım planlaması hakkında yürürlüğe giren yönetmelik hakkında açıklamalarda bulundu.
Yaptığı açıklamada tarımsal planlamanın doğru şekilde yapmadığı tespitini yapan Sarıbal, çiftçinin bu planlamada düşünülmediğini belirtti.
Sarıbal aynı zamanda cezalandırmaya dayalı işlevsel olamayacak bir planlama yapıldığını, planlamanın nasıl olması gerektiğine dair açıklamalarda bulundu.
İKTİDAR TARIMSAL ÜRETİMİ PLANLAYACAK, AMA ÇİFTÇİLER DIŞLANDI
Orhan Sarıbal, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi; “Tarım sektörü ile ilgili politikaların belirlenmesi, planlanması ve eşgüdümüne ilişkin yetkilendirmenin düzenlendiği 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 7’nci maddesi, 5 Nisan 2023 tarihli ve 32154 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7442 sayılı Kanun ile değiştirilmiştir. Söz konusu madde hükümlerine dayalı olarak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘Tarımsal Üretimin Planlanması Hakkında Yönetmelik’ taslağı uygun görülen kurum ve kuruluşlara gönderilerek görüşlerinin bildirilmesi istenmiştir.
YUKARIDAN AŞAĞIYA BÜROKRATİK PLANLAMA
Bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretiminde tarım havzası ya da işletme bazında üretimin planlanmasını kapsayan yönetmelik taslağına göre; tarımsal üretimin öngörülebilir ve yönetilebilir olmasını sağlamak amacıyla Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulu oluşturulacak. Bu kurul; bir Bakan Yardımcısının başkanlığında; Bakanlığa bağlı 12 genel müdür ve 3 daire başkanı olmak üzere toplam 16 bürokrattan oluşacak. İhtiyaç halinde Kurul toplantılarına üniversiteler, kamu ve sivil toplum kuruluşları ile özel sektörden temsilci davet edilecek, ancak bu temsilcilerin oy hakkı bulunmayacak.
Söz konusu Kurul arz ve talep miktarı, yeterlilik oranını dikkate alarak üretim planlaması yapacak, planlamaya konu ürün veya ürün gruplarını belirleyecek, planlamaya esas olmak üzere üretim dönemleri itibariyle ürün ya da ürün grupları ile asgari ve azami üretim miktarlarını belirleyecek. Bakanlığa bağlı il müdürlüğü üretim planlamasına ilişkin yıllık teklifleri hazırlayacak ve Kurul tarafından belirlenen üretim miktarlarına göre il geneline ait üretim planlamasını yapacak. İl/ilçe müdürlüğü, belirlenen takvim doğrultusunda çiftçi başvurularını alacak, değerlendirerek sonucu çiftçiye bildirecek, işletmeleri kayıt altına alacak ve kontrol işlemlerini yürütecek.
ÇİTFÇİ ÜRETİME BAŞLAMADAN ÖNCE İZİN ALACAK
Bitkisel üretimin planlanması; sulama durumu, arz ve talep dengesi, yeterlilik oranı, ekim veya dikim alanı, üretim, fiyat, ihracat, ithalat ve tüketim değişkenleri için geçmiş dönemleri kapsayan istatistiki veriler değerlendirilerek yapılacak. Bakanlıkça belirlenen ürün veya ürün gruplarının üretimine başlanmadan önce İl/ilçe müdürlüklerinden izin alınacak.
ÜRETİM İZİNLERİNDE ÖNCELİK SÖZLEŞMELİ ÜRETİME
Eğimi yüzde 6’nın altında olan arazilerde yeni meyve bahçesi kurulamayacak. Ayrıca TÜİK kayıtlarında yeterlilik oranı yüzde 150 ve üzeri olan ürünler için bahçe kurulmasına izin verilmeyecek. Üretim izinlerinde sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım yapılan alanlar, hayvancılık işletmelerinin kendi ihtiyaçlarına yönelik yem üretimi, münavebe zorunluluğu olan ürünler, çiftçi örgütleri tarafından ortak alanlarda yapılan üretim için öncelik verilecek. Kişisel ihtiyaç ve Ar-Ge amaçlı üretimlerde söz konusu Yönetmelik hükümleri uygulanmayacak.
Hayvansal üretimin planlanması; iklim koşulları, arazi yapısı, işletme büyüklüğü, mevcut hayvan varlığı, kaba yem ihtiyacının karşılanma oranı, mera varlığı, su ihtiyacı, nüfus projeksiyonları ile iç ve dış talep verilerinin değerlendirilerek yapılacak. Üretime başlanmadan önce ve kişisel ihtiyaç dışında kurulacak ticari amaçlı yeni işletmeler için il/ilçe müdürlüklerinden izin alınacak. Üretim izni verilmesinde; sözleşmeli üretim, organik tarım ve iyi tarım yapılan alanlar, ana sözleşmesinde hayvancılık faaliyeti olan çiftçi örgütleri tarafından ortak alanlarda yapılan üretimlere öncelik verilecek.
İZİNSİZ ÜRETİM YAPANLARA YASAK VE CEZA
Öte yandan Yönetmelik taslağının dayalı olduğu 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 5 Nisan 2023 tarihinde değiştirilen 7’nci maddesine göre; Planlama Kurulu tarafından belirlenen ürünlerin üretimine Bakanlıktan izin almadan başlayanlar önce yazılı olarak uyarılacak. Bu uyarıyı izleyen 12 ay içerisinde bu maddeye uygun faaliyette bulunmayanlar, beş yıl süreyle hiçbir destekleme programından yararlanamayacak. Bu cezalara rağmen bir sonraki takvim yılında da izinsiz olarak üretime devam edenlere, elde edilecek yıllık brüt hasılasının yüzde birinden beşine kadar idari para cezası verilecek. (Bu konudaki doğru uygulama yaptırım ve cezalar yerine, destekleme mekanizmalarının etkin biçimde kullanılarak, ürüne ve havzaya göre desteklerin farklılaştırılmasıdır)
YÖNETMELİK TASLAĞININ ESASLARI
Görüldüğü gibi, Tarım Kanunu’nun değiştirilen maddeleri ve bunlara dayalı olarak düzenlenen Yönetmelik taslağının esasını yukarıdan aşağıya bürokratlar tarafından yapılacak planlama, izinli ve kayıtlı üretim, şirketlerin üretim sistemi olan sözleşmeli tarım ile izinsiz üretim yapanlar için yasaklar ve cezai yaptırımlar oluşturmaktadır.
TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI YENİ Mİ KURULDU?
Türkiye tarımında bir üretim planı hazırlığına 2023 yılında başlandı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın merkez ve taşra birimleri yeni kurulmadı. Genel müdürler, daire başkanları, il ve ilçe müdürleri daha önce mevcuttu. AKP 21 yıldır iktidarda, üstelik 5 yıldır Başkanlık sistemi uygulanıyor, Yönetmelik çıkarmak, değiştirmek ve iptal etmek kolaylaştırıldı. Tarımsal üretimi planlamak yeni mi aklınıza geldi. En son Genel Tarım Sayımı 2001 yılında yapıldı. Genel Tarım Sayımları ile tarım sisteminin ayrıntılı bir fotoğrafı çekilirdi. Ancak, yapılan son sayımın üzerinden tam 22 yıl geçti ve günümüzde ne üretici sayısına, ne işlenen alanlara ne de hayvan sayısına ilişkin kesin bir bilgiye sahip değiliz.
Tarımsal üretim istatistiklerine ilişkin veriler, Bakanlığın il ve ilçe teşkilatları aracılığı ile tahmine dayalı derlenmektedir. Bakanlığın internet sitesine göre, 2001 sayımına göre 14,6 milyon hektar olan mera alanlarının 2022 yılı itibariyle ancak 13,1 milyon hektarının tespiti yapılabilmiş. 2023 Haziran ayı itibariyle buğday üretimini Ulusal Hububat Konseyi 21,5 milyon ton olarak tahmin ediyor, oysa ABD Tarım Bakanlığı’na göre üretim 19,5 milyon ton. Bakanlığa soruyorum; elinizde tarıma ilişkin sağlıklı veri bulunmuyor, bilemediğiniz bir şeyi nasıl planlayacaksınız?
PLANLAMA KURULUNDA “GERÇEK ÜRETİCİ OLAN KÖYLÜLER” YOK
Yönetmelik taslağında tarımsal üretimi planlayacak bürokratlar tek tek sayılmaktadır. Ancak bunlar arasında Mustafa Kemal Atatürk’ün tarımın ve çiftçiliğin önemini açıklarken işaret ettiği ‘Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüler’ yoktur; göz ardı edilmişlerdir. Çiftçi örgütlenmelerinin yanı sıra tarımın diğer paydaşları da unutulmuştur. Bu Yönetmelik ile bitkisel, hayvansal ve su ürünleri üretiminin planlanması söz konusu olacağına göre, en azından bünyelerinde planlama konusunda uzman birçok bilim insanı bulunan ziraat, gıda, su ürünleri ve veteriner fakülteleri temsilcilerinin yanı sıra ziraat mühendisleri, gıda mühendisleri ve veteriner hekimler odalarının hem merkezî hem de yerel düzeyde oy hakları bulunarak temsil edilmeleri gerekmez miydi? İllerde bulunan Toprak Koruma Kurullarının yapısı bile Tarımsal Üretimin Planlanması Kurulundan daha katılımcıdır.
DÜNYADA BU TÜR BİR PLANLAMA MODELİ YOK
Kuşkusuz tarımsal üretimin planlanması hem gerekli hem de yararlıdır. Ancak tarımsal planlama konusunda uzman bilim insanlarına göre; dünyada çiftçilerinin ne üreteceklerini bu düzeyde dayatan bir ülke olmadığını; planlamanın ancak teşvik edici ya da caydırıcı tedbirlerle yapılabileceğini, tepeden inme bir planlama anlayışının çok olumsuz sonuçlar doğurabileceğini belirtmektedirler. Kanundaki ve Yönetmelik taslağındaki yaptırım ve müdahaleler Anayasaya aykırı olmanın yanı sıra çiftçilere ne üreteceklerini veya üretemeyeceklerini dayatmak özgürlüklere müdahaledir. Kuşku duyulmaması gereken başka bir nokta ise kapitalist sistemde bürokratlar tarafından yapılan ve çiftçilere ne üreteceklerini dayatan bir planlamanın şirketlerin çıkarına olacağıdır.
SÖZLEŞMELİ TARIM ŞİRKETLERİN ÇIKARINADIR
Yönetmelik taslağında üretim izni önceliklerinde sözleşmeli tarım ilk sırada sayılmaktadır. Tarım Kanunu’nun 5 Nisan 2023 tarihinde değiştirilen 13’üncü maddesinde ‘Sözleşmeli üretimde irade serbestisi esastır’ denilmekle birlikte, başta salgın hastalıklar olmak üzere bazı hallerde Bakanlıkça belirlenen ürünlerin sözleşmeli olarak üretileceği belirtilmektedir. Önceki Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de 8 Aralık 2022 tarihinde Bakanlığın internet sitesinde yayımlanan açıklamasında; ‘sözleşmeli üretimin gerekirse stratejik ürünlerde zorunlu hale getirileceğini’ bildirmiştir.
Sözleşmeli üretim için şirketlerle sözleşme imzalayan çiftçilerin tarlasına hangi tohumu ekeceğine, hangi gübreyi, hangi tarım ilacını ne zaman, nasıl ve ne kadar kullanacağına şirketler karar vermekte; dolayısıyla çiftçilerin toprak ve diğer üretim araçlarına sahip olmalarının bir önemi kalmamaktadır. 2002 yılından itibaren tütünde sözleşmeli tarıma geçilmesinin tütün üretimi bitirdiği akıldan çıkarılmamalıdır.
Sözleşmeli tarım tümüyle şirketler lehine işlemekte; çiftçiler neredeyse kendi toprağında çalışan işçiler haline gelmektedir. Sözleşmeli üretimde en önemli sorunlardan biri de özellikle alıcı tarafın vazgeçme dahil sözleşme kurallarına uymamasıdır. Bunu önlemek için, Bakanlığın il ve ilçe teşkilatları aracılığıyla sözleşmelere imza koyarak taraf olmasıdır”