”
Ülkemizde, yakın zaman içerisinde, hastanelerde ‘doktora not’ uygulamasına geçmeye hazırlanırken, vatandaşlarımız doktorlarımıza bizzat elden not vermeyi tercih etti! Bürokratından cahiline, milletvekilinden iş adamına herkes doktorlara not verme peşine düştü. Türkiye’nin başkenti Ankara iken şiddetin başkenti ise hastaneler oluverdi.
Burada amaçlanan not sistemi neydi peki? Teşhis ve yanlışlarla geç müdahalenin önüne geçilmek istenmişti. Tedavi sonrası hastanın vereceği notlar doktorlarımızın siciline işlenecekti. Hastanelere olan güvende artacaktı.
Bu olay Türkiye’ye bir numara büyük geldi. Olmadı ve olmayacağı da kesin belliydi. Sonra ne oldu. Bir doktor hastane içinde öldürüldü. Sen kanser değilsin diyen doktor, hasta yakınları tarafından ameliyat olacak kadar dayak yedi. Vekil tarafından dayak yiyen doktordan sonra hastane bahçesinde darp edilen doktor ülke gündeminde yer buldu.
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada iki dayak olayı daha ülke gündemine düştü. Anlaşılacağı üzere vatandaş notlarını vermeye devam ediyordu! Hastayla doktor karşı karşıya getirilerek güya teftiş sağlanacaktı. O olmadı, fakat bu oldu.
Hastanelere çevik kuvvet polisinin bakması gündemde! Şimdi bu limana doğru yola çıktık. Doktoru hastadan, hastayı doktordan uzaklaştıran bir liman. Hekimin hastaya potansiyel saldırgan gözüyle baktığı, doktorunda devamlı mağdur olduğu sığ bir limana gidiyoruz. Yolumuz açık olsun bayraklar fora…..
Not: Bu yazımı aralarında birçokta ahbabım olan Türk doktorlarına armağan ediyorum. Bizler Türk doktorlarına emanetiz.
“