”
Bu ülkenin cari açığı tavan yapmış. Hala katlanarak dağları aşmış bir dış borç açığı. Nereden girdiği belli olmayan sıcak para. Ekonomiği istediği gibi yönlendirip şekle sokan krediler. İşsizlik kâğıt üzerinde düşüşte. Ele geçen paranın satın alma gücü azalmış. İthalat ihracatı katlamış. Yapılan ihracat ise ithalata tahterevalli olmuş.
Tüm bunlar güzel ülkemde yaşanırken bir yarışma düzenleniyor TL dünyada bilinirliği ve itibarının artırılması ile ilgili. Yok efendim neymiş. Simgenin çapa’ya benzemesi TL güvenli bir liman, yukarı doğru kıvrılan çizgilerle de paramızın yükselen bir değer olduğu vurgusu ele alınmış. Buna kim inanır bilmem ama hasta yatağında Kadir İnanır bile inanmaz!
Yalnız şuna kesin inanıyorum. Dünya ülkelerinde paranın değerini simgeyle artırırsak bu işi başaran ilk ülke olacağımız kesin. Sterlin, simgesi yüzünden mi acaba değerli? Yada ABD doları? Sanırım görselliğe ve tanınırlık bakımından olmasa gerek.
Şimdi simgemiz değişti. Emekli Volkan Gülmez pazara gidince cüzdanındakinin değeri %40 daha mı fazla olacak? Yada memur Serkan Şimşek ay sonuna sorunsuz mu girecek? Yoksa paranın bir önemi yok mühim olan simgesi dersek. Kredi kartlarına bankalar simge bonusu verip ekstra fulleyemediğimiz arabalarımıza benzimi koyacağız?
İşin daha da ilginç kısmı komşunun simgesini nispet yapar gibi TL’nin Ermenistan Drama’sıyla bire bir çakışması. Bu işte pek art niyet aramıyorum fakat malumunuz son zamanlar da herkesin Ermeni olduğu yalnız ve güzel ülkemde o kadarda benzerlik olsun canım.
Çakma Ermenilerle komşu Ermeniler bir bu yüzden Türkiye’me dava açmamışlardı. Sözde soykırımdan sonra bide simgemizi çaldınız diye uluslar arası mahkemelerde uğraşmayalım?
Ne dersiniz. Aslında yazımın başında yazdığım gibi güvenli bir limana benzeyen TL’nin simgesi Deniz Feneri olsaydı ta Almanyalarda bile tanınırdı. Haksız mıyım?
Bir sonraki hafta görüşmek dileğiyle. Saygılar.
“