CHP Karacabey İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, İstanbul Maltepe’de son bulan ve milyonlarca insanın katıldığı Adalet Yürüyüşü’nü değerlendirdi. Tanrıverdi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran 2017 tarihinde Ankara’dan başlattığı 420 kilometrelik tarihi Adalet Yürüyüşü’nün aslında bitmediğini, aksine halkın adalet arayışının çığ gibi büyüyerek devam edeceğini vurguladı.
Tanrıverdi, Karacabey’den de yoğun katılımın yaşandığı dev Maltepe mitingi ve Adalet yürüyüşü hakkında şu ifadelere yer verdi: “Adalet Yürüyüşümüz, İstanbul Maltepe sahilinde muhteşem bir katılımla sona ermiştir. Ancak yürüyüşün sonlanması, adalet arayışının sonlandığı anlamına gelmeyecek, aksine halkımızın adalet talebi çığ gibi büyüyerek devam edecektir. Mücadelemiz hak, hukuk ve adalet içindir.
25 gün süren Adalet Yürüyüşümüz tamamen gönüllülük esasına dayanmıştır. Zaman zaman 30-40 bin katılımcıya ulaşan yürüyüş kortejlerimizde ‘Adalet pankartları’, ‘Türk Bayrağı’ ve ‘Atatürk’ posterleri dışında herhangi bir siyasi oluşuma mal edilebilecek bir ibare yer almamış, bu sayede Adalet Yürüyüşümüz, toplumumuzun birçok kesiminden destek görmüştür.
Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl ve İlçe Örgütleri olarak tamamen kendi inisiyatifimizle Mustafakemalpaşa Adliyesi önünden bir yürüyüş başlatarak, Yalova il sınırına kadar yürüdük ve Genel Başkanımıza destek olduk. Zaman zaman yağmurda içimize kadar ıslandık, zaman zaman aşırı sıcakla mücadele ettik. Bu esnada yanımızdan geçen birçok araçtan destek gördük, bazen protestolarla karşılaştık, ancak herkese alkışlarımızla karşılık verdik. Ayrıca yürüyüşün Adapazarı etabına da katılım sağladık. 9 Temmuz Maltepe mitingine de Bursa örgütleri olarak 80 büyük araçtan oluşan bir kafile ile destek verdik.
15 Temmuz kalkışmasının ardından Genel Başkanımız, 24 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul’da düzenlemiş olduğu mitingde özellikle ‘Adliyeye, mülkiyeye ve orduya siyaset sokulmaması’ konusu üzerinde ısrarla durmuştu. Adalet devletin temelidir; bu temele ne kadar siyaset sokulursa, temeller de o kadar zayıflar. 12 Eylül 2010 referandumunda, iktidar sahiplerinin istedikleri her şeyi verdikleri hainler, ölülerin bile kalkıp oy kullanmalarını isteyerek bu temele dinamitlerini rahatça yerleştirmişler ve ülkeyi 15 Temmuz kalkışmasına sürüklemişlerdir. Bundan ders almayanlar, üstüne bir de 16 Nisan 2017 mühürsüz referandumu ile demokratik sistemlerin temeli olan kuvvetler ayrılığı ilkesini çiğneyerek, yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplamışlar ve ülkeyi yeni bir maceraya doğru sürüklemektedirler.
9 Temmuz mitinginde Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz hain kalkışmasını bir kez daha lanetlemiş ve bu kalkışmanın siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerekliliğini ortaya koymuştur. TBMM’yi devre dışı bırakan OHAL uygulamasına bir an önce son verilmelidir. Yargı siyasetin emrinden çıkarılmalıdır. Gazetecilik görevini yaptıkları için tutuklananlar bir an önce serbest bırakılmalıdır. Yoksulluk, yaygın şiddet ve teröre karşı ortak irade geliştirilmelidir. Dış politikamız tekrar gözden geçirilmeli, eğitimde laiklik ilkesinin aşındırılmasına son verilmelidir. Toplumsal adaletsizliğin en vahim örneği olan kadın hakları konusunda ayrımcılığın önüne geçilmelidir. 9 Temmuz mitingi, Adalet Yürüyüşü için bir son değil, Türkiye için yeni bir başlangıçtır”