“
Büyük Birlik Partisi (BBP) İlçe Başkanı Cengiz Efe,
Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, Partisinin güvenlik,
özgürlük ve refah (GÖR) projesi ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Hasbelkader ülkemizin
yönetimine gelmiş siyasetçilerin, kendi iradesinin üstünde irade kabul ederek
egemenliği küresel güçlerle paylaştığı için “egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir” hükmünün gereğini tam ve kâmil şekilde yapamadıklarını belirten
Efe, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı;
‘’Bugüne kadar ülkeyi
yönetenlerin eseri olarak, iç ve dış borç tutarı 500 milyar Dolar’ı aşmış,
ithalatı ihracatının hayli üzerine çıkmıştır. Ekonomisinin çarkını ancak yüksek
faizli borç ve kar eden kitler ile arazi satışlarından temin ettiği sıcak para
ile çevirebilen, teknoloji üretemeyen, kendi ülkesinin ürettiği dünya markası
bir sanayi ürünü bulunmayan bir ülke haline gelmiş bulunmaktadır.
Avrupa Birliği “yumuşak güç”
metodu ile Türkiye’yi içten çözmeye çalışırken, yirmi bin kilometre öteden
gelerek hudut komşumuz oluveren, sert ve yumuşak güçleri birlikte kullanan
Amerika ise bu bölgede, kendi çıkarlarına uygun harita değişikliği yapmak
istiyor.
Karşı karşıya kaldığımız bu
durum itibariyle Büyük Birlik Partisi olarak, merkeze Güvenlik, Özgürlük ve
Refah’ı alan ve kısaca “GÖR” olarak adlandırdığımız 24 saat kesintisiz hizmet
veren bir Büyük Devlet Projesi ile Milletimizin huzuruna çıkmış bulunmaktayız.
Siyaset felsefemize göre,
devletin imanı adalettir. Bir ülkeyi ilelebet ayakta tutmanın yolu, şu üç
bağlayıcı unsuru adaletli bir şekilde uygulamaya koymaktan geçer: Emniyet, yani
Güvenlik, Hürriyet, yani Özgürlük ve Mülkiyet, yani Refah.
Bir ülkenin vatandaşı güvenli,
özgür ve refah içinde adaletin tecelli ettiğini görerek yaşarsa kendisini o
ülkenin gerçek sahibi hisseder.
Modern anlamdaki “vatandaş”
da, hakları ve görevleriyle, devletin ancak bu şartları sağlanmasıyla
olur. Bunların olmadığı yerde “vatandaş”tan değil ancak “teba”dan söz
edilebilir.’’
Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün
vatandaşları, Medenî Haklar Ekseni,
Sosyal Haklar Ekseni ve Siyasî Haklar Ekseni olmak üzere üç unsurdan oluşan
vatandaşlık haklarından eşit olarak pay almalıdırlar.
Ancak, Vatandaşlık Hakları
yanında bir de, pek dile getirilmeyen ve aslında Vatandaşlık Hakları’nı
bütünleyen ve anlamlandıran Vatandaşlık Görevleri vardır ki bu görevlerin
olmadığı yerde haklar, bir istismara dönüşür.
Vatandaşlık Hakları’nın en
başında da, ülkenin millî birlik ve bütünlüğünü sağlamak gelir ve bu yüzden,
hiçbir vatandaşlık hakkı, bu birinci göreve aykırı olarak kullanılamaz.’’
“