Yeni eğitim öğretim yılının başlaması ile birlikte bir basın açıklaması yapan Saadet Partisi (SP) Eğitim Başkanı Engin Pakdemir, “Bugün Türkiye’nin bir numaralı meselesi, milletimizin dünya görüşü ve değer ölçülerine dayalı ‘Hak Merkezli Yeni Bir Milli Eğitim Sistemi’ni geliştirmek ve uygulamak olmalıdır” dedi.
Yeni eğitim öğretim döneminin öğrencilere, öğretmenlere ve velilere hayırlı olmasını dileyen Pakdemir, bugünkü eğitim sisteminin ülkemizin ihtiyaçlarını karşılamakta yetersiz kaldığına dikkat çekti.
Toplumun en büyük gücünün eğitilmiş insan gücü olduğunu söyleyen Pakdemir, eğitimin, her toplum için büyük öneme sahip olduğunu kaydetti. Eğitim ve öğretimin toplum ile devletin bütünleşmesini sağladığını belirten Engin Pakdemir, “Toplumumuzda fertlerin eğitimine önem verdiği dönemlerde ekonomik ve sosyal gelişmeler hızlı olmuş; toplumsal yardımlaşma ve dayanışma artmış ve devlet güçlenmiştir. Fertlerin eğitiminin ihmal edildiği ve eğitim sisteminin bozulduğu dönemlerde ahlak dejenere olmuş, iç çatışmalar artmış ve devlet zayıflamıştır” dedi.
Bugünkü Milli Eğitim sisteminin ülkenin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kaldığına dikkat çeken Pakdemir, eğitim sistemindeki aksaklıkları şu şekilde sıraladı:
“Milletimizin ortak dünya görüşü ve değer ölçülerini yansıtmamaktadır. Batılı değerleri kendine esas alan eğitim sistemi sorun çözememekte ve hatta sorun üretmekte ve artırmaktadır. İnançlarımızla çelişkili eğitim sistemiyle erdemli bir gençlik, bir nesil, bir toplum inşa edemeyiz. Şekille uğraşan bu sistem eğitimin temel ve kronikleşmiş problemlerini çözemez. Kendi eğitim sistemi kendisi için insan yetiştiremeyen bir toplumuz. Bu eğitim sistemiyle güçlü bir devlete sahip olmamız mümkün olmaz. Bu günkü eğitim sistemi, derslere önem vermekte, öğrenciyi ihmal etmektedir.”
Eğitim sisteminin ancak Milli Görüş’ün prensipleri ve Saadet Partisi’nin programıyla düzeleceğini söyleyen Pakdemir, Batıcı, materyalist ve taklitçi eğitimden vazgeçilerek, kendi değerlerimize uygun eğitim anlayışına geçmemiz gerektiğini ifade etti.
Eğitimin öğrenci merkezli yürütülmesi gerektiğine vurgu yapan Pakdemir, “Öğrencinin yeni şeyler bulma ve keşfetme yetenekleri geliştirilmelidir. Öğrencilerin heyecan, araştırma ve sorun çözme kapasiteleri geliştirilmelidir. Sorunlara ilmi çözüm arayışı özendirilmeli, taklitçilikten uzak durulmalıdır. Alternatif okul modellerini geliştirmeye ihtiyacımız vardır. Okullar terbiye mekânları haline getirilmelidir. Okul, öğrencilere adaleti, merhameti ve sorun çözmeyi öğretmelidir. İyi okul zayıf ve imkânları sınırlı olan öğrencileri desteklemelidir. Okullar öğrencilerin içini boşaltmamalı, onların azim ve iradesini geliştirmelidir. Öğretmen yeterli, güvenilen ve etkileyici olmalıdır. Okul kültürü geliştirmede öğretmen aktif rol almalıdır. Lider ve etkileyici öğretmenin inancı, düşüncesi, söylemi ve eylemi arasında çelişki olmamalıdır. Farklılıkları keşfeden ve farklı yaklaşımları ileri süren öğretmen desteklenmelidir. Yöneticiler ve öğretmenler eğitim konusunda aynı derecede önemlidir” dedi.
SP Eğitim Başkanı Engin Pakdemir, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı; “Türkiye’nin, sahip olduğu değerlere bağlı yepyeni bir eğitim sistemini geliştirilmesi gerekir. Türkiye, bugün sahip olduğu tarihi müktesebatı, ulaştığı bilgi düzeyi ve deneyimlerine dayanarak yepyeni bir milli eğitim sistemi geliştirebilir. Bu açıdan coğrafyamızda örnek ve önder ülke olabilir. Öğrencilerin kalpleri milli ve manevi değerlerle doldurulmadığı takdirde ileride telafisi mümkün olmayan kötü alışkanlıklar doğacaktır. Çocuklarımızın kalplerini ahlak ve maneviyatla, milli ve manevi değerlerle doldurmazsak bir takım kanun tedbirleriyle yanlış yoldan, kötü alışkanlıklardan çevirmek mümkün olmaz.
Evlatlarımızı vatana, millete yararlı insanlar yapmak istiyorsak eğitim sistemini yeniden kurmamız gerekir. İyi bir nesil yetiştirmek için hep beraber eğitime omuz vermeliyiz. Çünkü eğitim hepimizin ortak davasıdır. Bizden öncekiler, Üstat Nurettin Topçu ve liderimiz Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamız meseleye milli bir dava olarak hep yaklaşmışlardır. Meseleyi hep ‘Maarif Davamız’ diyerek sunmuşlardır. Milli Eğitim meselesinin ancak dava şuuruyla çözülebileceğini ifade etmişlerdir”