Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Bursa Gazeteciler Cemiyeti tarafından organize edilen “Başkanlarla Yüz Yüze” programına konuk oldu.
Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın moderatörlüğünde gerçekleşen programda, BGC Yönetim Kurulu üyelerinin Bursa ve ülke gündemine ilişkin sorularını yanıtlayan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, göreve başlar başlamaz depreme karşı hazırlık çalışmalarına öncelik verdiğini söyledi.
Bursa’da tarihsel süreç içerisinde 1705 ve ardından 1855 yıllarında büyük depremler yaşandığını hatırlatan Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “2005 yılından itibaren 7 ve üzerinde deprem yaşama riskimiz var. Bu büyük felakete mutlaka hazır olmalıyız. Depreme hazır olmamız, on binlerce insanımızın hayatını kurtarabilir” dedi.
Programın açılışını yapan Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı, Başkan Erkan Aydın’ın Bursalılar tarafından yakından tanındığını, ama tanımayanlar için kısaca kendini tanıtmasını istedi.
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın şunları söyledi; “1974 İstanbul doğumluyum. Orhaneli kütüğüne kayıtlıyım. Serçeler köyünden olan rahmetli babam 1955 yılında çıkıyor. Erkek Lisesi’ni birincilikle bitiriyor, sonra İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’ne devam ediyor. Annem emekli öğretmen. Dedem köy enstitüsü mezunu. Babam orman mühendisi olduğu için ben de yatılı olarak Samsun Anadolu Lisesi’nde okudum. Liseden mezun olduktan sonra 1992’de Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni kazandım. 1997 yılında mezun oldum. Sonraki süreçte hem eczacılık yaptım hem de çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev aldım. Ardından 2013 yılında ön seçimle belediye başkan adayı oldum. Yine ön seçimle 2015’te milletvekili adayı oldum. 3 dönem milletvekilliği yaptım. Son olarak da Osmangazi Belediye Başkanlığına aday oldum ve kazandım”
Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’ın yaşamını kısaca özetlemesinin ardından, “BGC Başkanlarla Yüz Yüze” programı soru cevap şeklinde devam ederken, Aydın’ın açıklamalarından bazıları şunlar;
DEPREM GERÇEĞİ
“Karşımızda çok net bir deprem gerçeği var. Osmangazi Bursa’nın aşırı hızlı büyümesiyle göçün en yoğun olduğu ilçe. Bu yoğunluk hızla artarken, plansız çarpık kentleşme başlamış ve çıkmaz sokaklardan deprem yönetmeliğine uygun olmayan binalara kadar birçok olumsuzluk üst üste gelmiş.
Hiçbir mühendislik hizmeti almadan oluşmuş mahalleler var. Tarihimizde 1855 depremi var, 150 yıl geri gidin; 1705 depremi var. 150 yıllık periyoda baktığınızda bu süre 2005’te dolmuş. Yani her an her dakika her saniye büyük bir Bursa depremi yaşanabilir. Bu depremin de en çok etkileyeceği yer Bursa ovası. Çünkü altımız alüvyon toprak. Deprem 7 şiddetinde olduğunda ovada 9 şiddetinde hissedilecek.
Ben Maraş depreminde 21 gün kaldım, o dönem milletvekiliydim. İnsanların çoğu donarak öldü. Bu nedenle bizim birinci önceliğimiz hem kentsel dönüşüm, hem depreme dayanıksız binaların bir an önce dayanıklı hale getirilmesi yoluyla depreme hazırlanmak.
Bununla ilgili çalışmalarımız sürüyor. İmar AŞ şirketini kurduk. Hızlı aksiyon almak için de bu şirket üzerinden İstanbul’daki Kiptaş modeliyle onları inceledik. Defalarca görüşmemiz oldu, o modeli Osmangazi’de hayata geçirmek istiyoruz
“6 AYDA 60 BİN GÖRÜŞME”
Olabildiğince çok Osmangazili ile görüşüyorum. Bu 5 yıl böyle devam edecek. Her gün 300 ile 500 kişi arasında gelen oluyor. Altı ayda 60.000 kişi ile görüştüm. 60.000 kişinin 59.000’i iş istedi. Gelenlerin yüzde 90’ı iş istiyor. Ekonomik krizin, enflasyonun bu kadar yüksek olması, iş aleminin de sanayicinin de özellikle otomotiv ve tekstilin sıkıntıya girmesi, belediyeleri bir iş kapısı haline getirdi. Ama iktidarın yarattığı bu işsizliği belediyelerin çözmesi mümkün değil.
“GÖÇMEN SAYISI BELİRSİZ”
Bizde resmi rakamlar yok. Suriye’den gelenlerin çoğunluğu yüzde 90 – 95’i Osmangazi’de. Bursa’da 150.000 civarında diye tahmin ediyoruz. 120-130 bininin Osmangazi’de olduğunu düşünüyoruz. Tamamen farklı kültürle yaşamaya alışmış bir toplum gece 11’den sonra dışarı çıkıp mangal yapıp sabaha kadar eğlenen bir kültür. Çünkü Arabistan Yarımadası çöl iklimi sıcak. Gündüz bir şey yapamıyorlar bütün etkinlikler bütün sosyalleşmeleri gece oluyor. Çarşamba’da yüksek paralarla ev ve işyerleri satın aldılar. Şam’ın en büyük dönercisi, en büyük kuyumcusu Çarşamba’da. Çarşamba’daki kentsel dönüşümle birlikte, sosyolojik dönüşümü de birlikte yapmak gerekiyor.
DEPREME HAZIRLIK
Biz genelde projeleri, proje aşamasında paylaşmıyoruz. Bittikten sonra paylaşmayı daha doğru buluyoruz. Bahsettiğiniz çalışmalar var. Fazlası da var. Almanya’da kardeş şehrimiz var. Oraya gittik, onlar geldi. Hessen eyaletinde ortak bir proje geliştiriyoruz. Tamamen depreme yönelik bir çalışma.
Çünkü ben deprem bölgesine gittiğimde 72 saat hiç kimse yoktu. Malumunuz Gölcük depreminde asker 4’ü beş geçe sokaktaydı ve çok fazla hayat kurtarılmasını sağladı. Ama son depremde hiç kimse yoktu. İkinci günün akşamı ben Elbistan’da kaldım. -20 derecede bir masanın etrafında işte 3 tane Vali 5 tane kaymakam, mülki İdare amirleri vardır. Elektrik yok, hiçbir şey yok, ısınma yok, berelerle, kabanlarla toplantıya katıldık. Milletvekili olduğumuzu da bilmiyorlardı. Bir baktım hiçbir hazırlık yok, yani ufacık bir iş yerinde acil eylem planı vardır, yangında kurtarılacaklar yazar, kimin ne görevi varsa bilinir, bütün ufak fabrikalarda dahi bu vardır
Oysa son depremde kimsenin ne yapacağıyla ilgili hiçbir bilgisi yoktu, hiçbir koordinasyon yoktu. Bunları o akşam çıktım bir ulusal kanalda anlattım. Çözüm olarak ertesi gün toplantı yenini değiştirdiler. Biz bulamadık nerede toplandıklarını.
Bunları görüp yaşadığınızda, depreme ya da başka afetlere önceden hazırlanmanın binlerce insanın hayatını kurtardığını anlıyorsunuz.
Bursa’da depremin olacağı yüzde yüz belli. Sadece zamanı, tarihi belli değil. Biz bununla ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Yer tahsislerimizi yaptık. Sadece Osmangazi’yi kurtaracak ya da 136 mahalleye hizmet edecek değil, belki Türkiye’nin birçok yerine örnek olacak, bu anlamda katkı sağlayacak bir proje üretiyoruz.
HALK LOKANTALARI
Halk lokantasında sayıyı 1000 kişiyle sınırlı tutuyoruz. Esnafımızın halk lokantalarından olumsuz etkilenmesini istemiyoruz. Çünkü 10.000 kişiye yemek versek 10.000 kişi gelecek, çok aşırı bir talep var ama diğer taraftan da esnafı da zor duruma düşürmemek için sınırlı hizmet veriyoruz. Esnafımızı zor durumda bırakmayacak şekilde halk lokantaları açmaya devam edeceğiz. Halk lokantalarımız ayda 350-400 bin lira civarında zarar ediyor. Ama insanlar da 80 Liraya 4 çeşit yemek yiyor, her gün bir çeşit etli yemek mutlaka çıkıyor.
“DÜŞÜK MALİYETLE İŞ YAPTIRIYORUZ”
Yapı olarak enkaz edebiyatı, borç edebiyatı, pankart asma eylemi yapmam mümkün değil. Yapım buna müsait değil. Daha seçilmeden önce zaten nasıl bir belediye alacağımızı biliyorduk. Borcunu da biliyorduk, ne yapmamız gerektiğini de biliyorduk. Dolayısıyla ertesi gün görevi devraldıktan sonra ekibi kurduk projelere başladık.
Herkes sanıyor ki biz borçsuz belediye devraldık. İnandıramıyorum bazılarını. 1 milyar TL borçla devraldık. Biz 6 ayda borcu 850 milyona düşürdük. Ama bunun edebiyatını da yapmıyoruz, siyasetini de yapmıyoruz.
Ben mali durumu günlük takip ederim, her gün bakarım, ne geldi ne gitti, ödeme ne, borç ne, yapacağımız yatırım ne boyumuzu aşar mı aşmaz mı, hepsini kontrol ederim. Çok şükür maaşları da ödüyoruz. Biz bir ihale yaptığımızda yüzde 35 kırımla insanlar giriyor. Bu da bizim çok daha uyguna iş yaptırmamızı sağlıyor. Biz birçok işi düşük maliyetlerle yapıyoruz Neden; Çünkü takır takır paramızı ödüyoruz. O da bize bir avantaj sağlıyor.
TARIMA DESTEK
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gazisi ile Osmangazi’yi birleştirdik ve Gazi Tarımı kurduk. Buradaki hedefimiz çiftçiyi, köylüyü, üreticiyi desteklemek, aynı zamanda da tarımsal ihracatı arttırmak.
Gazi Tarım’ın başına getireceğimiz kişi ihracat firmasında çok deneyimli, yurt dışına ihracat yapan nitelikte olacak. Üreticinin tüccarın kucağına düşmeden ihracatını yapabileceği ürünler üretmesini hedefliyoruz. Bunun yanında da girdi maliyetlerine destek olmayı planlıyoruz.
Kent lokantalarının atıklarından gübre, katı atıklardan mazot üretme projelerimiz var. Buna ilaç desteğini de ekleyerek üreticimizin yüzünü güldürmek istiyoruz”