Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Örgütü, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını coşkuyla kutladı. Setbaşı’ndan Heykel Cumhuriyet Anıtı’na kadar gerçekleştirilen yürüyüşe CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Bursa Milletvekili Kayıhan Pala, Bursa Büyükşehir eski Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, İl Yönetim Kurulu Üyeleri, ilçe başkanları ve yönetimleri, Kadın ve Gençlik Kolları Başkanları ve yönetimleri katılırken binlerce Bursalıyla birlikte büyük coşku yaşandı.
Setbaşı’nda binlerce Bursalı ve Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Örgütü’nün buluşmasıyla başlayan yürüyüş Heykel Atatürk Anıtı’nda sonladı. Atatürk’ün manevi huzurunda çelenk sunumu gerçekleştirildikten sonra kürsüye gelen CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş yürüyüşteki coşkuya dikkat çekti.
İl Başkanı Yeşiltaş, “Bu topraklar 100 yıl önce, tarihin gördüğü en büyük devrimlerden birine şahit oldu. Egemenlik saraylardan alınıp yoksul Anadolu insanına verildi. Cumhuriyet bir inançtır. Bu ülkeyi İngilizlere teslim edip, İngiliz gemileriyle kaçanların değil, Kartal İstimbotunun güvertesinden düşman gemilerine bakıp, ‘Geldikleri gibi giderler’ diyen bir yüreğin inancıdır” diye konuştu.
Başkan Yeşiltaş, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Cumhuriyet, sarayın idam fetvaları Yunan uçaklarından halka atılırken, Kuvayi Milliye’ye karşı hilafet orduları kurulurken, ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyen Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün inancıdır. Cumhuriyet, vatanı için ölümleri göze almış bir dâhinin, yüreğinde büyüttüğü bir inançtı. İnanıyordu. Çünkü yapılacak iş çoktu. Bu ülkede 40 bin köy vardı. 35 bininde okul yoktu. Nüfusun sadece yüzde 5’i okuma yazma biliyordu.
Halk; veremle, vebayla mücadele ediyor, her iki bebekten biri ölüyordu. Ortalama ömür 40 yıldı. Koca ülkede sadece 550 doktor, 4 hemşire vardı. Madenler ve demiryolları yabancıların elindeydi. Kadınlara eğitim hakkı yoktu, miras hakkı yoktu, seçme-seçilme hakkı yoktu. Cumhuriyet devrimleri sayesinde yorgun bir halk ayağa kalktı, kulluk bitti ve modern bir ülke kuruldu. Cumhuriyet bir destandır. Yüzyıllarca virane kalmış Anadolu’yu, tren sesleriyle, fabrika düdükleriyle inleten destanın adıdır.
Köylüyü köle yapan düzeni yıkıp, köylüye milletin efendisi diyenlerin, kadını insan yerine koymayan saltanatı yıkıp, bu dünya üzerindeki her şey, kadının eseridir diyenlerin destanıdır. Yoksul köylülerin, işçilerin, kadınların, yurtsever aydınların destanıdır. Kaderine terk edilmiş Anadolu halkını vebadan, sıtmadan kurtaran doktorların destanıdır. Yalnız başına dağ köylerine gidip, tek katlı köy okullarında, bir sobanın sıcaklığında, bu ülkenin güzel yarınları için mücadele eden genç öğretmenlerin destanıdır.
“CUMHURİYETSİZ VATAN ESİRLER YUVASIDIR”
Bundan tam 89 yıl önce, 29 Ekim 1934 yılında, şenlik yerine dönmüş bir Bursa köyünde, köy öğretmeni kürsüye çıktı ve kendisine bakan köy halkına şunu söyledi. Cumhuriyetsiz millet esir kalabalığı Cumhuriyetsiz vatan, esirler yuvasıdır! 89 yıl önce, Bursa’nın bir köyünde yankılanan bu sözü bugün daha iyi anlamalıyız.
Cumhuriyetin ilanıyla birlikte ayrıcalığını kaybetmiş olanların, Cumhuriyete kini hiç bitmedi. Bu sebepten dolayı, bugün, bu güzel ülkeyi esirler yuvası haline getirmek isteyenler var. Açık bir şekilde bir yol ayrımındayız. Türkiye, ya gerici, cumhuriyet düşmanı bir anlayışın egemenliğine girip esir düşecek, ya da bizler, mücadeleye devam edip Cumhuriyeti köklerinden yeniden canlandıracağız.
“YEPYENİ BİR SAYFA AÇIYORUZ”
4 kardeşini fakirlik yüzünden toprağa veren, 7 yaşında yetim kalan mavi gözlü bir çocuk, nasıl daha sonra yedi düveli yenip, saltanatlar devirdiyse, bugün bu ülkenin yoksulları, bu ülkenin ezilenleri, bu ülkenin aydınları, onun kurduğu Cumhuriyeti tekrar yeşertecek! Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Bizler mücadele kitabımızda yepyeni bir sayfa açıyoruz. Bu ülkenin yoksulları ve cumhuriyet sevdalıları birleşecek, milletin bağımsızlığını yine milletim azim ve kararı kurtaracak. Bu ülkenin aydınlık geleceği için, bu ülkenin emekçi ve onurlu halkı için mücadele edip, Cumhuriyeti gerçek anlamına tekrar kavuşturacağız”
“KİRAZLIYAYLA SANATORYUMUNU EMPERYALİST TEKELE HEDİYE ETTİLER”
Başkan Yeşiltaş, Cumhuriyet düşmanı ve saltanat meraklılarının Cumhuriyet kazanımlarını yağmaladığını vurgulayarak konuşmasını şu sözlerle noktaladı: “Verem hastaları için açılan Kirazlıyayla Sanatoryumunu, binbir zorlukla bu ülkeden kovduğumuz Fransızlara sattılar. Emperyalist bir tekele hediye ettiler. Onlar birkaç gün sonra, o oteli gülerek açmadan önce, bizler buradan Atamızın huzurunda ona söz veriyoruz.
Önce saltanat düşkünlerinin oyuncağı haline düşmüş dediğin Bursa’yı, sonra da uğrana ölümleri göze aldığın bu vatanı bezirgan saltanatından kurtaracağız. Bu halktan çalınan ne varsa, hepsini teker teker geri alacağız.
Selam olsun Cumhuriyet sevdalılarına. Selam olsun aydınlık yarınlara. Selam olsun ikinci yüzyıla. Yaşasın Cumhuriyet. Yaşasın Laik Türkiye Cumhuriyeti. Nice yüzyıllara dostlar”