Kurak geçen sonbahar ve kış aylarından sonra bahar ayında artan yağışlar, buğday verimliliği açısından Türkiye’nin yüzünü güldürdü. Toprak Mahsülleri Ofisi’nin (TMO) uyguladığı alım politikası ve teşvikler, çiftçilerin buğday ekimine yönelmesine katkıda bulunarak ekim alanı oranında %5 artışa yansıdı.
Türkiye’nin en büyük buğday unu üreticilerinden ve ihracatçılarından Doruk Un’un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, merakla beklenen hasat döneminde buğday tedariğinde önceki yıla göre %10 oranında verim artışına işaret ederken, pandemi, dünyanın tahıl ambarı iki ülke Rusya ve Ukrayna’nın savaşı ve iklim koşulları sebebiyle önümüzdeki süreçte ülkelerin en büyük sorununun ‘gıda tedariği’ olacağının altını çiziyor.
Bu süreçte en doğru adımın ‘sürdürülebilir tarım ve verimlilik esaslı üretim’ olduğunu vurgulayan Erbap, Doruk Un olarak tarım ülkesi olan Türkiye’de ekim alanlarını ve verimliliği artıracak çalışmalara hız verdiklerini belirtiyor.
Dünya tarım piyasalarında enflasyon baskısı ile tedirginlikler devam ederken Türkiye’de ise tarımın ana gündemi kuraklık ve doğal felaketlerin tetiklediği gıda enflasyonu beklentisi. Uygulanan teşvikler sonrası üretimde yaşanan artışın gelecek etkileri merakla beklenirken şimdi gözler hasat döneminde.
Tarımsal üretimde tarladan sofraya entegre süreç yöneterek değer zinciri oluşturan Doruk Un’un Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Gürsel Erbap, 2023/2024 sezonunda dünya buğday üretiminin bir önceki yıla oranla yaklaşık %2 azalmasına rağmen dünya buğday stoklarının 277 milyon ton devredeceğini, yeni gelecek hasatlarla birlikte de bir buğday sıkıntısı gözlenmediğini açıklıyor.
Yaklaşmakta olan hasat sebebiyle fiyatların önemli oranda düştüğünü belirten Erbap, yakın gelecekte artan sıcaklıklar ve azalacak yağışlardan dolayı dünya nüfusunu beslemenin zorlaşacağına dikkat çekerken, pandemi, savaşlar ve iklim koşulları sebebiyle önümüzdeki süreçte ülkelerin en büyük sorununun ‘gıda tedariği’ olacağının altını çiziyor.
TARIMSAL ÜRÜNLERİN EKİMİ, HASATI, DEPOLANMASI VE SEVKİ KONUSUNDA HASSAS DÖNEM
Önümüzdeki yaz aylarında özellikle Temmuz ve Ağustos’un son 100 yılın en sıcak ayları olacağını belirten Erbap, “Bilimsel veriler dünyanın ortalama sıcaklık verisinin 1860 yılı ile 2022 yılları arasında yaklaşık 2°C arttığını gösteriyor. Eko sistemimiz yangın, sel, rüzgâr fırtınası, böcek nüfusundaki artışlar, ormanların azalması, madencilik ve aşırı kimyasal ilaçların kullanımı gibi dış etmenler nedeniyle bozuluyor. Bu sebeplerden dolayı azalan biyoçeşitlilik, artan kimyasal kirlilik ve CO2 tarımsal verimi olumsuz etkileyecek. Buradan yola çıkarsak tarımsal ürünlerin ekimi, hasatı, depolanması ve ihtiyaç duyulan bölgelere sevki konusunda daha dikkatli olunması gereken bir döneme giriyoruz. Pandemi, Rusya-Ukrayna Savaşı ve iklim koşullarının verdiği sinyallere göre önümüzdeki süreçte sürdürülebilir ve akıllı tarım çalışmaları oldukça önem kazanacak.
Biz Doruk Un olarak tohum tarafında Marmara Bölgesi’nde üç ayrı alanda 80’e yakın tohumun geliştirilmesi adına sahada çalışmalarımıza başladık. Sertifikalı tohum kullanımını artırılması için teşviklerin artırılması, alım ve satış zamanı yapılan desteklerin çiftçi maliyetine uygun olarak belirlenmesi, alım garantisi verilmesi, toplu ürün politikaları yerine ürün bazında politikalar geliştirilmesi, kuraklığa ve hastalıklara karşı dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilmesi gibi konuların hayata geçirilmesi bu süreçte önleyici olacaktır” şeklinde konuştu.
EKİM ALANLARINDAKİ DÜŞÜŞ REKOLTEYİ ETKİLİYOR
Rusya Ukrayna Savaşı sonrasında yükselen dünya buğday fiyatlarının 2023 yılı Mart ayından itibaren düşmeye başladığını belirten Erbap, savaş sonrası Ukrayna’da ekim alanlarında %40 oranında düşüş yaşandığını belirtiyor.
“Hem buğday hem de mısır bitkisinde önemli ihracatçılardan biri olan Ukrayna’nın bu durumu önümüzdeki dönemlerde fiyat ve hammadde temininde ithalatçı ülkeler açısından sorun teşkil edebilir” şeklinde konuşan Erbap, Türkiye’de de 2001 ile 2022 yılları arasında tarım alanlarında yaklaşık %12’lik düşüş gözlemlendiğini açıkladı. Düşüşün en önemli nedenlerinden birisinin çok yıllık bitkilere kayış olduğunu belirten Erbap, bu durumun Türkiye tarımında çok ciddi bir risk teşkil ettiğini söyledi.
DEPREM BÖLGESİ TÜRKİYE’DEKİ TARIM ARAZİLERİNİN %15’İNDEN FAZLASINI OLUŞTURUYOR
Türkiye’deki toplam tarım arazilerinin yaklaşık %15’inden fazlasını ve toplam bitkisel üretimin %25’ini oluşturan deprem bölgelerinin tarımsal üretim bilançosuna da dikkat çeken Gürsel Erbap, deprem dolayısıyla tarım arazilerinde meydana gelen yer kaymaları, heyelanlar, çatlaklar, yarıklar ve kırılmaların tarım arazilerinin kullanılmasını zorlaştırdığını belirtiyor.
TÜRKİYE, DÜNYA TAHIL TİCARETİNDE STRATEJİK BİR ÖNEME SAHİP
2022 yılında yaklaşık 19,8 milyon ton buğday hasadı gerçekleştiğini vurgulayan Gürsel Erbap, “Türkiye buğdayda kendi kendine yeten bir ülke. Türkiye’de doğru tarım politikaları ile hareket edilirse ve özellikle bu yıl olduğu gibi TMO tarım desteklerini devam ettirirse buğday üretiminde önemli bir artış olacaktır. Tarım arazilerinin birleştirilmesi ve toplulaştırma yaparak ekilmeyen alanları tarıma kazandırarak, verimlilik yatırımları yaparak ve teknolojiye entegre ederek mevcut üretimini %60 oranında artırabilir. Bu demek oluyor ki ithal etmeden ihracat potansiyeline kavuşarak katma değerli bir ekonomi yaratmak mümkün” diyor.
Öte yandan, Türkiye’de 2022 yılında 19,8 milyon ton buğday üretimi gerçekleşirken, 2023’te bu rakamın 22 milyon tonu aşması bekleniyor.