AK Parti Bursa Milletvekili Atilla Ödünç, ‘Kentsel Dönüşüm ve İzmir Depremi’ hakkında basın açıklamasında bulundu.
Aynı zamanda İnşaat Yüksek Mühendisi de olan Vekil Ödünç, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi;
“30 Ekim 2020 Cuma günü saat 14.51’de Ege Denizi Seferihisar açıklarında meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem, başta İzmir olmak üzere, çevre illerde de şiddetle hissedilmiştir. Bu bize deprem ile yaşamayı bir kere daha hatırlatmıştır.
Deprem doğal afetlerin başında gelmekle beraber, ne zaman olacağı konusunda şu anki bilimsel veriler eşliğinde maalesef kesin bir bilgiye sahip değiliz. Şunu unutmamak gerekiyor ki depremlerde can kaybına neden olan asıl sebep, deprem değil, gerekli mühendislik ve yapı denetim hizmeti veya fenni mesuliyet almamış, kalite standartlarına uygun malzemeler ile inşa edilmemiş yapılardır.
Depreme karşı alınabilecek önlemlerin en başında, içinde yaşadığımız binaları, deprem riskine karşı projelendirip, yeterli denetim koşulları altında inşa etmektir. Deprem etkisi altındaki binalarda oturmak insanların hayatında büyük risk taşımaktadır. Bu nedenle hiç vakit kaybetmeden riskli binalar ile ilgili gerekli tespitleri yaptırmak, gerekli önlemleri almak hayat kurtarır.
AK Parti iktidara geldiği günden bu güne, Kentsel Dönüşüme büyük önem vermiştir. Kentsel Dönüşüm için 2012 yılında 6306 sayılı çıkarılan kanun ile afet riski altındaki alanlarda sağlıklı ve güvenli yaşama çevreleri oluşturmak üzere gerekli usul ve esaslar düzenlemiştir. Kentsel Dönüşüm uygulamaları ülkemizin birçok şehrinde başarılı çalışmalar ile yürütülmektedir. Seçim bölgem olan Bursa’da 2014 yılından itibaren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’mızın da onay verdiği 0,50 emsal artışı desteği ile 300’ün üzerinde afet riski altındaki sitede Kentsel Dönüşüm başarı ile gerçekleşmiştir.
Bu çalışmaların bütününde şehir silüeti, yeşil alan dokusunun korunması, bina insan dengesinin sağlanması, çalışılmış olmasına rağmen, kabul etmek gerekir ki kusursuz olunamayacağı için, bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar, ifade ettiğimiz kriterlere uymayan olumsuz binalarda yapılmıştır. Ama şunu unutmamak gerekir ki istenmeden yapılan, hatalı olabilecek 3-5 hatalı proje uygulaması için, Kentsel Dönüşümün tamamını suçlamak ve Kentsel Dönüşümü cezalandırmak, doğru olmaz. Kentsel Dönüşüm millet olarak birlikte başaracağımız bir süreç yönetimidir. Duyarlı, insana, yaşama değer veren, her vatandaşımız bu hususta devletimize yardım etmekle mükelleftir.
Yarınlarımızı, çürük riskli binaların kaderine terk etmeyelim, depreme dayanıklı binaların yapılması için, var gücümüzle Kentsel Dönüşüm Yasasının hayatımızda uygulanması için çalışalım. Unutmayalım ki Kentsel Dönüşüm Yasası müteahhitleri zengin etmek için çıkartılmamıştır. Amaç deprem riski altındaki yapıların dönüştürülmesi ve vatandaşlarımızın hayatının bundan sonraki dönemini afetlere karşı; sağlıklı, dayanıklı, güvenli yapılarda geçirmesini sağlamaktır.
Bir İnşaat Yüksek Mühendisi olarak vatandaşlarımıza hayat kurtaran tavsiyem: Alınacak konutun inşaat mühendisliği anlamında yeterli hizmet alıp almadığının sorgulanması son derece önem arz etmektedir. Bu süreçte yapıya ait statik projenin, alanında uzman bir inşaat mühendisine gösterilmesi faydalı olacaktır. Bu alanda uzmanlaşmış bir mühendisin bulunamadığı durumlarda, satın alınması planlanan yapının statik projesinin onay tarihine bakılarak yapının hangi teknik şartnameye uygun yapıldığının kontrolü yapılabilir.
Bölgenin zemin grubunun araştırılması; eğer zayıf bir zemin üzerinde ise gerekli önlemlerin alınıp alınmadığının sorgulanması, temel seçiminin uygunluğunun araştırılması; imalat aşamasında kullanılan beton ve çelik sınıflarının yeterli düzeyde olup olmadığının incelenmesi oldukça önemlidir.
Son olarak, İzmir depremiyle ilgili Bursa Teknik Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama Araştırma Merkezi’nin hazırladığı Yapı Ön Değerlendirme Raporu’ndan edindiğim Prof. Dr. Beyhan Bayhan Hocamızın ve ekibinin tespitlerini siz Basın Mensuplarımızla paylaşmak istiyorum.
İzmir Depreminde toptan göçen ve ağır hasar gören binaların ruhsat tarihleri, 2000 yılı öncesine aittir. Buna göre 1975 Deprem Yönetmeliği’ne uyulması gerekirken, bu yönetmeliğin süneklik şartlarına uyulmadığı saptanmıştır. Bununla beraber aynı sitedeki bazı bloklarda toptan göçme ve ağır hasar görülürken, diğer bloklarda stabilitenin korunduğu görünmüştür. Bu da temel formunun radyo temel olmaması ihtimalinden dolayı, dinamik yükler altında bazı blokların farklı oturmalar sebebiyle, göçmenin meydana geldiğini göstermiştir.
Depremdeki hasarların ortak kusurlarını şöyle sıralayabiliriz:
- Yatay ve dikey yapısal düzensizlikler
- Donatılardaki korozyon (paslanma)
- Kolon kiriş birleşim bölgesindeki etriye sıklaştırmasının eksikliği
- Güçlü kolon, zayıf kiriş ilkesine uyulmaması
- Sünek tasarım ilkelerine uyulmaması
- Sahadaki uygulamanın statik projeye uygun olmaması
- Binaların taşıyışı sistemlerinde kuralına uygun olmayan, tadilatların yapılması.
Bu saydığımız kusurların, inşallah bir daha yapılarda karşımıza çıkmamasını temenni ediyorum.
İzmir’de yaşanan depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Cenab-ı Hak ülkemizi her türlü depremden, afetten korusun”