CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 20 yıl öncesine kadar tarımda kendi kendine yeten ender ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin, günümüzde ithalatçı bir konuma düşürüldüğünü, tarım alanlarının ve çiftçi sayısının sürekli azaldığını söyledi.
Uygulanan yanlış tarım politikalarıyla, bu alanda tehlike çanlarının çalmaya devam ettiğini anlatan Gürer, tarımda yeniden bir planlama sağlanıp, çiftçilerin ve üreticilerin desteklenmesi, genç çiftçilerin de teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.
TARIMDAKİ KAYGI VERİCİ TABLO
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, ülkemizde tarım sektöründe yaşanan olumsuz tabloyu rakamsal verilerle gözler önüne serdi. Bir tarım ülkesi olan Türkiye’nin, dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken günümüzde ithalatçı bir konuma düştüğünü belirten Gürer, son 20 yılda zirve yapan ithalata dayalı tarım politikaları nedeniyle, ülkemizin tarımdan hızla uzaklaştığını ifade etti.
Gürer, Türkiye’nin 2003-2019 yılları arasında 220 milyar 875 milyon dolar tutarında tarımsal ürün ithalatı yapmış olmasının, ülkemizin tarımsal üretimdeki durumunun bir göstergesi olduğuna dikkat çekti. Ülkemiz portakal, mandalina, domates, kayısı, fındık ihracatı yaparken hububat ve bakliyat gibi her evde tüketimi olan ürünleri ise ithal ediyor” dedi
MERCİMEĞİN ANA VATANINDAYIZ AMA KANADA’DAN MERCİMEK İTHAL EDİYORUZ
Gürer, ülkemizde tarım alanlarında kullanılan ilaç, tohum ve gübrenin de ithal olduğunu belirterek, “Sürekli dışa bağımlı uygulamalar nedeniyle ürün fiyat ve verimine göre iktidar ithalata başvuruyor. Hububat ve bakliyatın bile ithalatı artıyor. Oysa bu ithalata gerek kalmayacak ürünü ülkemizde yetiştirebiliriz. Ne düşündürücü ki mercimeğin anavatanı Anadolu iken mercimeği bilmeyen Kanada’dan mercimek ithal ettik. Ürün deseninin değişmesi ve gelirin düşmesi köyden kente göçü tetikledi. Kırsal kesimdeki yurttaşlarımız tarımdan gelir elde edemeyince kente göç ettiler. Sonunda köye kentten tavuk, yumurta gider oldu” dedi. Gürer ayrıca, ithali kolaylaştıran AKP iktidarına ‘Tarım ürünlerini kim ithal ediyor’ diye yazılı soru önergesi verdiklerinde, Bakanlıkların bunları ‘ticari sır’ gerekçesiyle açıklamadığını belirtti.
3.5 MİLYON HEKTAR TARIM ALANI TARIM DIŞINDA KALDI
CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, 3.5 milyon hektar tarım alanının farklı nedenlerle daraldığını, sadece buğday üretim alanlarındaki daralmanın 2 milyon hektar olmasının, hububat yetiştiriciliğinin öncüsü olan Türkiye’de, tarım alanları açısından bir şeylerin ters gittiğine örnek teşkil edebileceğine işaret etti.
ÇİFTÇİ TARIMI BIRAKTI
2003 yılında Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıtlı çiftçi sayısının 2 milyon 765 bin iken bugün ÇKS’deki kayıtlı çiftçi sayısının 2 milyon 100 bine gerilediğine dikkat çeken Gürer, “Onca yıl sonra çiftçi sayısı artması gerekirken, resmi rakamlara göre, çiftçi sayısı 700 bine yakın azalmış. Kayıt dışılar da göz önünde bulundurulduğunda son 20 yılda en az 2 milyon çiftçinin tarımı bıraktığı öngörülebilir” diye konuştu.
ÇİFTÇİ, TÜCCARA MECBUR BIRAKILIYOR
Çiftçinin her anlamda yanında olan, başı sıkıştığında ilk başvurduğu tarımla ilgili kuruluşların da bir bir kapandığını anımsatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Toprak Malzemeleri Ofisi (TMO), çiftçinin kara gün dostu olmaktan çıkarıldı. Çiftçi, tüccara mecbur bırakıldı. Çiftçi ürününü taban fiyatın altında satmak zorunda kalıyor. Çiftçiye İlaç, gübre, tohum, elektrik ve diğer girdileri için acil para gerekiyor. Ürün hasat edince TMO yerine tüccara ürünü veriyor. TMO randevulu ve belirli kurallarla çalışıyor olması çiftçinin ürününü yerinde tüccara satmasına neden oluyor” şeklinde konuştu.
BORÇLAR ARTTI, GELİRLER AZALDI
Tarım Yasası gereği milli gelirin yüzde 1’inin çiftçilere destek olarak verilmesi gerektiğine dikkat çeken CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Ancak milli gelirin yüzde 1’i hiçbir zaman çiftçilere verilmedi. Tarımsal desteklemeler yetersiz kaldı. Çiftçi borçları arttı, gelirler düştü. Her bakan değiştiğinde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın da uygulamaları değiştiği için tarım sektöründe sürekli bir karamsarlık hakim oldu. Plansızlık, yanlış tarım politikaları, çiftçiyi tarımdan uzaklaştırdı. Tohumun ekiminden, ürünün tüketiciye ulaştığı ana kadar geçen tüm süreçte sorunlar devam ediyor. Bütün sorunları aşabilmenin yolu tüm ilgili tarafların katılımı ile sağlanacak bir çalıştayla sorunları kapsamlı ele alarak gerçekçi çözümler üretmekten geçmektedir. Ötekileştirmeden sektördeki her kesimin görüşü ve önerisi önemle değerlendirilmelidir. Kamucu anlayışı içeren özel sektöründe olacağı, küçük aile tipi işletmelerin korunacağı, bilgi ve bilimsellikle liyakate dayalı bir tarım politikası oluşturulmalıdır” ifadelerini kullandı.
PLANLI TARIMA GEÇİLMELİ
Gürer, tarımda tehlike çanlarının çalmaya devam ettiğine işaret ederek, AKP iktidarları döneminde daralma noktasına sürüklenen bu sektörün yeniden canlandırılması için çiftçinin, besicinin desteklenmesi, genç çiftçilerin teşvik edilmesi, üreticilerin işlerini severek yapmasının sağlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.