Karacabey Kırmızı Et Üreticileri Birliği Başkanı Nuri Karaca, Türkiye’de hayvancılığın sistemli bir şekilde bitirildiğini söyledi.
Hayvancılık konusunda çarpıcı açıklamalarda bulunan Karaca, şunları söyledi; “2010 yılında başlatılan karkas ve canlı hayvan ithalatı furyasına, birde bölgemizde sebebini anlayamadığımız tarla icar bedellerinin patlaması eklenince hayvancılık sürdürülemez hale geldi.
İlçemiz sınırları içerisinde bulunan TİGEM’e (Devlete) ait arazilerin çok yüksek bedelle kiraya verilmesinin üzerine, Büyükşehir Yasası ile birlikte belediyeye geçen köy arazilerinde belediyeler tarafından fahiş bedelle ihaleye çıkarılması, icar fiyatlarının astronomik bedellere çıkmasına yol açtı.
Bu devlet ve belediyelerin sahip olduğu arazilerin yüksek bedelle kiraya verilmesi, özel kurum ve kişilere emsal teşkil etmiştir. TİGEM’ler, Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk tarafından tarımsal ve hayvansal üretimi arttırmak ve çiftçiye modern ve bilinçli tarım yapmalarını sağlamak için kurulmuşlardır. Yıllarca bu amaca hizmet edilmiş başarılı neticeler vermiştir.
Daha sonraki yıllarda kötü işletmecilik ve liyakat dikkate alınmadan yapılan tayinlerle büyük zararlar etmeye başlamıştır. Yöneticiler çareyi arazileri büyük bedellerle kiraya vermekte bulmuşlardır. Bu kiralamalarda büyük teminatlar istediğinden ve fiyatların çok yüksek olmasından dolayı, ilçemizdeki küçük ve orta ölçekli çiftçi bu uygulamadan hiçbir fayda sağlamadığı gibi, icar fiyatlarının artmasından dolayı büyük zararlar görmüştür.
Belediyeler de bunlara uymuş, köylerin arazilerini babalarından miras kalmış gibi yüksek bedellerle kiraya vermeye başlamıştır. Bu kurumların ihale yasalarında derhal değişiklik yapılıp, bu arazileri düşük bedellerle ve uygun ödeme şartları ile küçük ve orta ölçekli bölge çiftçilerine kiraya verilmesi sağlanmalıdır.
Karacabey geçmiş yıllarda o zamanki adı Karacabey Harası olan işletmeninde katkısı işe hayvancılıkta ülkemizin en önemli bölgesiydi. Buna kullanılması köy muhtarlıklarının yetkisinde olan meralarında katkısı büyüktü. Gelişmiş ülkeler hayvancılıkta küçük aile işletmeciliğine dönerken ve bu konuda büyük teşvikler verirken, bizim yaptığımız ne ile izah edilebilir?
İcar bedelleri 500-1200 TL/DK arasında değişen bir bölgede yem bitkisi yetiştirilip, kaba yem ihtiyacı nasıl karşılanabilir? Bu tarım içinde geçerlidir. 1000 TL/DK civarında bir bedelle yer kiralayan bir çiftçi, dünyanın en pahalı tarım girdilerinin olduğu bir ülkede nasıl para kazanabilir. Bunu bir rasyonelitesi ve matematiği var mıdır? Ürün fiyatlarının sabit kaldığı, hatta gerilediği bir ortamda, biz gerçek üreticilerin anlayamadığı başka dümenler mi çevrilmektedir?
Şu anda dana eti 3 yıl öncesinin fiyatı 30 TL/Kg’dan işlem görmekte, salçalık domates fiyatı geçen yıl 80 kuruş/kg iken bu yıl 30 kuruş/Kg’dan değer bulmuş, dane mısır geçen yılın fiyatının altında satılmaktadır. Kuzu eti ise yine 3 yıl öncesinin fiyatı olan 20-21 TL/Kg’dan alıcı bulmaktadır.
Üretimin sağlıklı sürdürülebilmesi için yetkilileri icar bedelleri konusunda göreve çağırıyoruz. Karacabey belediyesinin çiftçi kökenli başkanı Sayın Ali Özkan bu konuda öncelik almalıdır. Koskoca belediye fakir, fukara insanlardan alınan yüksek fiyatlı kiralara kaldı ise, yandı gülüm keten helva.
Çiftçiliği dededen, babadan kalan gerçek çiftçiler batmakta, tarlalarını satmakta yine de borçlarını ödeyememektedirler. Sıfır gümrük vergisi ile her türlü ithalatın serbest olduğu başka hiçbir ülke bulunmamaktadır. Bu durumdan çiftçiler ve hayvancılar olarak utanç duyuyoruz. Gümrük vergisi sıfır olunca hazinenin kaybı da büyük olmaktadır. Madem ithalat yapacaksınız, bari ürünlere vergi koyunda hazinemize para girsin. Türkiye açık pazar olmaktan çıksın”