Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Açıklamasında, her gelen yılın bir öncekini aratır hale geldiğini belirten Başkan Koçak, “Ne yazık ki 2018 yılında da umutlar karamsarlığa, beklentiler hayal kırıklığına dönüştü. Ama biz gelecek adına umudumuzu koruyoruz. İnşallah 2019 yılı, Yaşanabilir bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye, Yeni Bir Dünya’nın kurulmasına yönelik adımların atılmasına vesile olur temennisinde bulunuyoruz” dedi.
2019’a girerken Türkiye’de yasakların var olduğu, düşünce özgürlüğünün kısıtlandığı ve iktidar partisinin devletin her imkânından yararlandığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Koçak, “Geldiğimiz noktada Türkiye ne yazık ki tekrar tek parti dönemine döndü. Farkına vardınız mı bilmiyoruz, bizim binlerce yıllık devlet geleneğimiz, örfümüz, kültürümüz ölmüş de salasını okuyacak biri yok, kanunun yerini talimatlar, Meclis’in yerini saray, 80 milyonun iradesini bir kişi aldı.
İşte bunun en somut örneği Binali Yıldırım’ın İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adaylığıdır. Görüldüğü üzere bu hükümetin ne anayasaya, ne de yasalara hiç saygısı yok. Anayasa’nın hükmü çok açık; TBMM Başkanı üyesi bulunduğu siyasî partinin Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine katılamaz. Yani bu adaylığın hiçbir meşru tarafı yoktur. ‘Ben yaptım, oldu’ zihniyetinin, milleti ve tercihlerini yok sayan bir düşüncenin vücut bulmuş hâlidir. Bu yüzden bizim 2019 yılına ilişkin ilk temennimiz Hukukun üstün olduğu bir Türkiye’dir. Çünkü esas olan bir kişinin iradesi değil Türkiye’nin iradesidir” şeklinde konuştu.
Başkan Koçak, gündeme dair yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi; “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ile alakalı beklentimiz sadece iktidarın fevri uygulamaları ile sınırlı değil elbette. 15 Temmuz’dan beri yürütülen FETÖ ile mücadele sürecinde yapılan hataların telafisini de temenni ediyoruz. Hala ‘Bylock Zoka’ mağdurlarının dertlerine çözüm tam manasıyla bulunamadı. FETÖ ile hiçbir bağlantısı olmadığı bilinen birçok insan hala işlerine dönemedi. Bu tür hukuksuzluklar nedeniyle ne yazık ki ülkenin itibarı sarsıldı. Yurtdışında yıllardır Türkiye’yi yarı özgür statüsünde kabul eden raporlar artık Türkiye’yi özgür olmayan ülke statüsüne indirdi. İbn’i Haldun’un dediği gibi; Adaletsizlik medeniyeti mahveder. Zulüm, umranın harap oluşunun habercisidir.
Türkiye’de adalet gibi içimizi acıtan bir diğer husus eğitim politikalarımızdır. Buyurun, ülkelerin eğitim politikası raporunu kontrol edelim. 2018 yılı itibarıyla 137 ülke arasında 99. sıradayız. Mozambik’le, Kamboçya’yla, Tanzanya ile aynı kategorideyiz. Sayın Erdoğan çıksın, biz ABD ile Almanya, Fransa ile yarışıyoruz desin. İşte tablo ortada, hayaller Amerika, Almanya gerçekler Mozambik, Tanzanya. Cumhurbaşkanı elini vicdanına koyarak kendine şunu sormalı. Ben bu ülkeyi kendimden sonra nasıl bir nesle devredeceğim? Ülkemin geleceğini daha iyiye mi götürüyorum yoksa berbat bir eğitim sistemiyle ülkenin geleceğini mi karartıyorum?
Türkiye’de adaletin ve eğitimin yanı sıra en çok yara alan hususlardan biriside ekonomimizdir. 2018 yılında ekonomimizin içine düştüğü durum vatandaşın cebinde en şiddetli şekilde hissedildi. İşte ekonomimizin hali ortadadır. Sadece eğitim seviyesinde değil enflasyonda da maalesef Sudan’la, Orta Afrika’yla, Zimbabve ile yarışan bir ülkeyiz artık. Sanayi Üretimi ve İmalat Sanayi kullanımı kapasitesi 2018 yılında bir önceki yıla nazaran ciddi oranda düşüşler yaşadı. İşsizlik çift haneli rakamları gördü. Eylül ayı rakamlarında %11 oranına ulaştı. Enflasyon Kasım ayı rakamları %21’i buldu. Ekonomiyi nereden tutarsanız tutun ne yazık ki kriz vatandaşımızın canını yaktı. İktidar ise krizle mücadele yollarını düzgün bir biçimde belirleyemedi.
İçinde bulunduğumuz ekonomik şartlardan çıkmak için iktidar adeta ne yapacağını şaşırmış durumda. Bu sebeple milletin cebindeki üç kuruşa göz dikiyorlar. Gün geliyor öğrenciye bedavaya alışmayın, burs beklemeyin kredi alın diyorlar. Gün geliyor market poşetinden 25 kuruş alıyorlar bunun da 15 kuruşu devlete gidiyor. Bunların yanında birde vatandaşa adeta trafik cezası yağdırıyorlar. Ülkede son aylarda bu cezalardan bıkmayan bir vatandaşımız kalmadı. Konu ile alakalı ise İçişleri Bakanı ilginç bir açıklama yaptı. Diyor ki sayın bakan ‘Trafik cezaları fakir fukaraya gidiyor’ Yani diyor ki sayın bakan ‘bu cezalardan dolayı kimse şikayet etmesin her meselede olduğu gibi burada vatan millet söz konusu’ Ne yazık ki bu iktidarın zihniyeti bu, yaptıkları her yanlışı bu şekilde örtmek istiyorlar. Ekonomiyi ayakta tutacağız diye milleti canından bezdiriyorlar”