CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı. Sarıbal, “68 yıl önce Toprak Yasası’nı çıkaran Türkiye’de tarım arazilerindeki kayıp kahredici. 16 yıllık AKP döneminde, Belçika’nın yüzölçümünden daha büyük bir tarım alanı işlemez hale geldi. Uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle AKP iktidarı döneminde 32 milyon dekar tarım alanı yok oldu” dedi.
Konuyla ilgili dikkat çeken bir açıklama yapan Orhan Sarıbal, şunları kaydetti: “5 Aralık tarihinin Dünya Toprak Günü olarak kutlanması için Uluslararası Toprak Bilimleri Birliği 2002 yılında karar aldı. Birleşmiş Milletler de (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) talebiyle 2013 yılında toplanan 68. Genel Kurulu’nda, 5 Aralık tarihini Dünya Toprak Günü olarak resmen ilan etti. Dünya Toprak Günü’nün amacı, toprağın insan sağlığı ve doğal hayatın devamı için önemine dikkati çekmektir. Yaşamın en önemli varlığı olan toprağın değerini ortaya koymaktır. Dünya toprağın önemine dikkat çekmek ve Dünya Toprak Günü’nü kabul etmek için 2013 yılında karar alırken, Türkiye, tam 68 yıl önce ‘Toprak Bayramı’ yasasını çıkarmıştı.
16.06.1945 tarih ve 6033 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4760 sayılı Toprak Bayramı Kanunu ile Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nun yasalaştığı 11 Haziran’ı takip eden ilk Pazar günleri ülkemizde ‘Toprak Bayramı’ olarak kutlanmaktadır. Dünyadan 68 yıl önce Toprak Bayramı için yasa çıkaran ülkemizde, gerçekten toprağın değeri bilindi mi? Bu soruya gönül rahatlığıyla ‘evet’ demek mümkün değildir. Toprağın bozumuna en büyük etken erozyon yani toprak aşımıdır. Erozyon (toprak aşınımı) toprağın su ve rüzgarın etsisi ile başka bir yere taşınmasıdır. Orman, çimen vb koruyucu etkisi olmayan topraklarda toprak aşımı çok daha fazla olmaktadır. TEMA’nın (Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı) araştırmasına göre, Türkiye topraklarının % 86’sında erozyon görülüyor. TEMA’ya göre, bütün çabalara rağmen hala yılda 642 milyon ton toprak erozyonla taşınıyor. Bu toprağın 154 milyon tonu ise deniz, dere ve göllere taşınarak kaybediliyor.
Türkiye’de erozyonla taşınan toprağın yaklaşık % 1’i ormanlardan, % 56’sı mera alanlarından, % 39’u tarım alanlarından ve % 4’ü diğer alanlardan geliyor. Bugün ülkemiz topraklarında görülen % 86’lık erozyonun en önemli nedeni de toprağın örtüsüz kalmasıdır.
Toprak yoksa gıda da yok
Gıdamızın % 95’i doğrudan veya dolaylı olarak topraktan geliyor. Toprak bu yüzden yaşamsal öneme sahip. Buna rağmen, toprağın yeterince korunduğunu söylemek güç. Hem ülkemizde hem dünyada toprak bozulumu devam ediyor. Gıda konusu, sürdürülebilirlikten ayrı tutulamaz. Bu görüşe göre ele alınması gereken ilk sorun “toprağın” korunmasıdır. FAO verilerine göre, dünyada toprağın % 25’i ciddi şekilde zarar görmüş durumda ve sadece % 10’u iyileşmeye dair işaretler veriyor. Sadece son 40 yıl içinde tarım arazilerinin % 30’u çorak hale gelmiş halde. Hâlbuki sadece soya ve mısıra yönelmek yerine, bitki çeşitliliğini artırmak gibi basit çözümler bile, topraktaki besinlerin tekrar kazanılmasına, böylece hektar başına daha yüksek verim elde etmede üreticilere yardımcı olacaktır. Erozyon toprak verimliliğini azaltan, bu yönüyle de gıda güvenliğini tehdit eden bir olgudur. 1 cm toprağın oluşması için 1000 yıl geçmesi gerektiği biliniyor. Bu da toprağın ne kadar önemli olduğunu ortaya koyan bir veri. Ama, topraklarımızı koruyamadığımız gibi tarım alanlarımızı da koruyamıyoruz.
AKP erozyonu
AKP hükümetleri döneminde tarım arazilerindeki büyük kayıp da dikkati çekiyor. AKP iktidarı süresince uygulanan tarım politikaları sonucu tarım arazilerinin 266 milyon dekardan 234 milyon dekara toplam 32 milyon dekar küçülmesinin payı büyüktür. Avrupa’nın göbeğinde yer alan Belçika’nın toplam yüzölçümünün 30 milyon dekar olduğu düşünüldüğünde çiftçimiz son 16 yılda Belçika yüzölçümünden daha büyük bir tarım arazisini işlemez olmuştur. Meraların durumu da farklı değildir. Çayır ve mera alanlarımız hızla daralıyor ve bozuluyor. Bu da hayvancılık sektörünü krize sokan önemli etkenlerden biridir.
Açlık, dünyanın en önemli sorunlarının başında gelmektedir. 7 milyarlık dünyada, FAO’nun verilerine göre, yaklaşık 850 milyon insan açlıkla savaşmaktadır. Oysa toprağın korunması ve kullanımı ile yüzde 58’lik bir verim artışı mümkündür. Bu da dünyanın en önemli sorununu yani açlığı bitirmenin yoludur. Her türlü tarımsal üretimin ve gıdanın en önemli unsuru; temiz suyun, havanın ve bunların sürdürülebilir kullanımının sigortası kısacası hayatın kaynağı, yaşamın başlangıç ve bitiş yeri olan topraklarımızın 1 santimetre karesinin bile yok edilmemesi, amacı dışında kullanılmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum. İnsan gıdası için, doğal hayatın korunması için toprağın bütün bileşenleriyle korunması, günümüz ve gelecek nesillerimiz için elzemdir. Bu nedenle toprak erozyonu ile mücadele etmek, çarpık yapılaşma izin vermemek ve doğal yaşamın korunmasına dikkat etmek gerekmektedir. Bu düşüncelerle Dünya Toprak Günü’nü kutluyorum”