Saadet Partisi (SP) İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, yaptığı basın açıklamasında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunurken, Papaz Brunson’un tahliyesiyle ilgilide dikkat çeken değerlendirmeler yaptı.
Haftanın en önemli gündem maddelerinden Papaz Brunson’un tahliyesiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Koçak, “O kadar hızlı cereyan ediyor ki meseleler, bir ay önceki gelişmelere bakılınca bu adamın çıkması mümkün görünmüyordu ama hemen ardından ise serbest bırakılabiliyor. Biz kararın açıklandığı gün konu ile alâkalı ironik bir açıklama yaparak, ‘Yine Amerika’yı dize getirdiler’ demiştik. Çünkü biliyorduk ki iktidar bu olaydan da kendisine kahramanlık payesi çıkartacaktı. Karar açıklandıktan sonra bir biri ardına trajikomik açıklamalar gelmeye başladı. ‘Efendim biz kararlı duruşumuzdan asla taviz vermedik’ dendi. Evet, hükümet kararlı duruşundan asla taviz vermeyip Brunson’u verdi” dedi.
Brunson’a yapılan suçlamaları tek tek sayan Koçak, “Ajanlık, 15 Temmuz kalkışmasının örgütlenmesi, terör örgütlerine yardım ve yataklık ve provokatörlük… Bunların her biri için gerekli olan ceza bizim kanunlarımızda açık bir şekilde ortadadır. Peki, kaç yıl ceza verildi? 3 yıl 1 ay 15 gün!
Ne borçlu ne de alacaklı durumdayız. Tıpa tıp kendisinin serbest bırakılması için verilen bir ceza. Bu ülkede baklava çalan çocuğa bile 9 yıl ceza verildi. Neymiş bağımsız yargı kararıymış, ajan ceza almış vs. Bu ülkede ajanlık yapmanın, hele ki 15 Temmuz gibi bir kalkışmaya kalkmanın cezası 3 yıl hapis mi? Orantısız güç, orantısız siyaset biliyorduk ama bu arkadaşlar literatürümüze orantısız adaleti soktular. Şimdi de orantısız adalet olgusuyla karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
Brunson olayının bir kez daha Türkiye’deki adalet mekanizmasının ağır yaralı olduğunu ortaya koyduğunun altını çizen Koçak, “Yargımız ne yazık ki bağımsızlığını kaybetmiştir. Hükümetin etkisi altını girmiştir. Ajan dedikleri, 15 Temmuz’u planladılar dedikleri kim varsa teker teker serbest bıraktılar. Bakınız: Merkel istedi Deniz Yücel serbest bırakıldı. Trump istedi Brunson bırakıldı. Ama hâlâ bugün 28 Şubat mağdurları bile hapiste. Aradan 20 sene geçmiş olmasına rağmen. 28 Şubat yargılanmış olmasına rağmen. El insaf, el insaf, el insaf.
Darbeden haberi dahi olmayan 3 günlük erler, 18 yaşındaki Harbiye öğrencileri hâlâ hapiste. MorbeyinBylock mağduru olduğu anlaşıldığı halde hâlâ binlerce insan işine dönemiyor. Masum bir suçu yok deniliyor ama hâlâ işine dönemiyor. İçerde değil ama içerdekinden daha zor duruma mecbur bırakılıyor. İlla bu insanların adalete kavuşması için başka bir ülkeye mi çalışıyor olması gerek? Buradan iktidara sesleniyorum ‘mazlumun ahı titretir arşı’ ‘Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste’ Ah alarak ancak kendi akıbetinizi tehlikeye atıyorsunuz” dedi.
Brunson tahliyesinden sonra yapılan sözlü ve yazılı açıklamaları da hatırlatan Başkan Koçak şöyle devam etti: “Ne dendi bu mesajlarda, ABD ile ikili ilişkilerin ve müttefikliğin artırılacağı. Daha dün düşmandılar bugün yeniden dost oldular. ABD değil miydi binlerce tır silahı terör örgütüne veren? Ve bundan dolayı da sizin feryatlarınız sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada yankılanmıştı.
ABD değil miydi Suriye’yi, Irak’ı paramparça eden? ABD değil miydi onlarca şehit vermemize sebep olan? ABD ile yan yana gelirken, el sıkışırken bile dikkatli olmak gerekir. Buradan hükümete sesleniyorum bu gel gitli dış politika ile bu ülkeye zarar veriyorsunuz. Böyle bir dış politika olmaz. Bunca şehidin bunca gazinin kanı, ahı sizi çarpar. ABD’yi bir an önce stratejik müttefik olarak görmekten vazgeçin. Bir kere daha söylüyoruz dik durmak başka diklenmek başka bir şey”
Türkiye’de yaşanan ekonomik krize de değinen Koçak, bağrışları kimsenin duymadığını belirterek, “Durumun vahameti ortadadır anlamak isteyenlerin çarşıyı, pazarı, esnafı gezmeleri, dinlemeleri yetecektir. Doların son günlerde değer kaybetmesinden dolayı sakın ola ki kimse ekonominin düzeldiğini sanmasın. Burada bir manipülasyon var. Esnaf kan ağlıyor, üretici kan ağlıyor, insanlar evlerini zor geçindiriyor.
İktidar bu işin altından şuana kadar Brunson’u bahane ederek kalktı. Şimdi merak ediyoruz papaz iade edildiğine göre bundan sonra krizin faturası kime kesilecek. Anladığımız kadarı ile bu krizin faturası her zamanki gibi üreticiye, esnafa, insanımıza kesilecek. Arkadaşlarımızı krizin hâlâ nereden kaynaklandığı, kendilerinden kaynaklandığını bilmiyorlar. Onun için kendi israflarına devam ediyorlar. Şimdiye kadar lafın dışında hiçbir ciddi tedbire rastlamadık. Milletin canı yandıkça gerçekleri görmeye başlıyorlar diye ümit ediyorum” dedi.
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Erdoğan’ın ‘Kurtuluş Savaşı’ sözünü hatırlatan Koçak, “Bizim bu konuda tavrımız net; ne devlet zarara uğratılmalı ne de vatandaş mağdur edilmelidir. Lakin ekonomik bir savaş veriyoruz bahanesinin arkasına sığınanlara şunu söylemek istiyorum; Külliye’nin ödeneği 3 katına çıkarılırken yük olmuyor mu? 2018’de 845 milyon lira olan Cumhurbaşkanlığı ödeneği 2019’da tam 3 katına, yani 2,8 milyar liraya çıkarılıyor. E hani savaş veriyorduk” şeklinde konuştu.
Ekonomik krizin faturasının vatandaşa kesildiğine dikkat çeken Koçak şunları kaydetti: “Bu ekonomik savaşın yükünü neden sadece garibanlar, işçiler, memurlar, evine ekmek götürme derdine olanlar çekiyor. Makam arabalarına, ejder meyveli içeceklere, lüks ve şatafata kaynak bulunabilirken bugün vatandaşa kaynak yok ekonomik bir savaştayız demek doğru değildir. Bu uçak meselesine girmek istemiyorum ama içim yanıyor. Ekonomisi bizim üç dört katımız olan ülkelerin başbakanları normal tarifeli uçakla giderken bizimkiler değil bakan yeri geldiğinde müsteşar bile özel uçakla gidiyor. Fakat vatandaştan fedakârlık bekleyip israf ve şatafattan taviz vermeyenler bu durumun tarih ve vicdan önünde hesabını veremezler”