Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) 15’inci olağan kurultayı Ankara’da yapıldı. Seçimde Genel Başkanlık için mevcut Başkan Tansel Çölaşan ile CHP eski Milletvekili Prof. Dr. Süheyl Batum yarıştı. Seçimi Prof Dr. Süheyl Batum kazandı. Oylama sonucunda Süheyl Batum 515 oy alırken, Tansel Çölaşan 442 oyda kaldı.
Süheyl Batum’un öğrencisi olan Karacabeyli genç siyasetçi Sinan Çiftçi ise, seçim boyunca yalnız bırakmadığı Batum’u ilk tebrik edenlerden oldu.
Neler yaşandı?
Cumartesi günü delege ve üyelerin katıldığı kurultayın açılış konuşmasını ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan yaptı. Kurultayın ilk gününde divan seçimi yapıldı ve divanda Süheyl Batum ekibinin öne çıktığı görüldü.
Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılan kurultayın ikinci gününde Süheyl Batum söz aldı. Konuşmasında: “Öncelikle şunu söylemek isterim ki bugün burada bulunan herkes, aynı geminin yolcusu ve aynı yüce düşünce değerleri için mücadele veriyor. Bunu çok iyi biliyorum. Mücadelemiz, amaçlarımız hep aynı” diyen Batum, şöyle devam etti:
“Ayrıca, hepinizin bila istisna bu derneğin yönetiminde yer alacak inanç ve yetenekli olduğunuzdan da zerre şüphem yok. Amaçlarımız hep aynı. Gelecek hayallerimiz ve umutlarımız ortak. Zaten bu nedenle Cumhuriyet mitinglerinde de birlikteydik. Silivri Zindanlarının önünde de. Gezi Parkında da. Kuğulu Parkta da, Tunalı Hilmi’de de, ADD Okulunda da, 16 Nisan referandumunda da. Bizler, hep birlikte Atatürk’ün bizlere emanet ettiği Cumhuriyetin, o Cumhuriyetin ilkelerinin, kurumlarının, gençlerimize, çocuklarımıza, geleceğimize kalması için mücadele edenler olarak hep birlikteydik”
Süheyl Batum aday olmasının amacını ise şöyle açıkladı: “İşte bugün arkadaşlarımla birlikte, aday olarak karşınıza çıkmamızın tek amacı, tek nedeni de bu. Bundan böyle farklı bir mücadele izlemek. Atatürkçü Düşünce Derneğinin, özellikle tabii ki Genel Merkezinin, edilgen, sadece basın bildirileri yayınlamakla yetinen, gündemi takip etmekle yetinen bir kuruluş olmakla yetinmesini kabul etmemek. Daha cesur, daha akılcı, daha kavrayıcı, dinamik, cesur Atatürkçü gençlerle birlikte mücadele azmi yüksek bir yönetim anlayışı yaratabilmek”
“Şeker fabrikaları mı satılıyor, basın bildirisi yayınla yeter. Süper Kupa maçında Atatürk posterini mi stattan dışarı attılar, TBMM’ye vatandaşı, üzerinde Atatürk resmi olan tişört ile sokmadılar mı, siteden bir yazı yayınla yeter. ‘Çok üzüldük’ de, yeter” sözleriyle Tansel Çölaşan yönetimini eleştiren Süheyl Batum konuşmasında şunlara dikkat çekti:
“Sadece belirli günlerde yapılan eylemler, belirli günler arasına sıkışmış söylemlerle değil, düşünce üretip, yayarak, Atatürkçü kadrolar yaratmak yoluyla, topluma, ülkemize, Atatürk yolunu hep birlikte açmak için umut yaratmak.
Gezi Park’ı eylemlerinin, Cumhuriyet mitinglerinin, hatta son İnce Mitinglerinin coşkusu ve başarısı nereden kaynaklanıyordu? Kaybettiğimizi sandığımız bir duygunun yeniden yüreklerimizde ve tüm benliğimizde doğmasından; yalnız olmadığımızı görmek. Birlik olduğumuzu hissetmek ve her şeyden önemlisi kimilerinin bize 20 yıldır hiç durmadan ısrarla inandırmak istedikleri gibi bir azınlık olmadığımızı görmek. Bir ‘elitler azınlığı’ olmadığımızı hissetmek”
Fetö’cü tartışması
Süheyl Batum’un başkan adaylarına tanınan 20 dakikalık süreyi aşması üzerine salondan tepkiler geldi. Divan başkanı ise “Aynı süreyi başkanımıza da tanıyacağız” açıklamasında bulundu.
Batum konuşmasının son bölümünde ise kendisine yönelik “FETÖ’cü” iftiralarının yöneltildiğini açıkladı. Batum, “Hakkımızdaki inanılması güç yalanlarla, iftiralarla mücadele etmek durumunda kaldık” diyerek “FETÖ’cü” iddialarının nasıl ortaya çıktığını şöyle anlattı:
“Bir gün İzmir’den aradılar. Bizzat Genel Başkan’ın kendisi geldi ve sizin hakkınızda belgeler dağıttı dediler. Bir gün Karadeniz’den aradılar. Sizin FETÖ üyesi olduğunuza dair FETÖ’cü olduğunuza dair yalan dolu, iftira dolu sözde belgeler dağıtıyorlar dediler. Bir gün Doğu Akdeniz’den aradılar. Sizin hakkınızda ADD Genel Merkez’inden kargo gönderildi. İçinde sizin etnik gruplara eşitlik konulu anayasa değişikliği önergesi verdiğiniz iddia ediliyor dediler.
Diğer bir gün, Ege’den ‘buraya bir GYK üyesi bir de DK üyesi geldi, sizin için FETÖ’cüdür dediler’ diye aradılar. Tüm bu ahlak dışı, yalan dolu, iftira dolu rezilliklerle uğraşmak zorunda kaldık. ADD’nin, bizzat Genel Merkezinin, bizzat Tansel Çölaşan’ın bu yöntemlere başvurduğunu görmek, hepimiz için yeniydi. Çok üzücüydü. Yine de üstünde durmamaya çalıştık. Biz yine programımızı anlatmaya çalıştık.
Ama durmadılar, bıkmadılar, usanmadılar. Çünkü kaybedeceklerini görmek ve kaybetmek korkusu tüm boyalarının silinip akmasına neden oldu. Adalet boyasının, ahlak boyasının, ar boyasının ve her şeyden önemlisi Atatürkçülük boyasının”