Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karacabey İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, Cumhuriyet’in kuruluşunun 94. yılı münasebetiyle yazılı bir açıklama yaptı. Türkiye Cumhuriyeti’nin en büyük savaşının ‘cehalet’ olduğuna dikkat çeken Tanrıverdi, “Bu nedenle asıl görevimiz; Türk bağımsızlık ve Cumhuriyetimizi korumak ve kollamaktır” dedi.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan CHP İlçe Başkanı Tanrıverdi, şu ifadelere yer verdi: “28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü’nde Mustafa Kemal, yanında bulunan arkadaşlarına şöyle der: ‘Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz’ Hemen Anayasa’da yapılması gereken değişiklikleri görüşmeye başlarlar. Anayasa’ya ‘Türkiye Devleti’nin hükümet şekli Cumhuriyet’tir ve ‘Türkiye Devleti Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. Meclis, hükümetin ayrıldığı idare kollarını Bakanlar vasıtasıyla yönetir’ maddelerini koymak üzere çalışmaya başlarlar.
29 Ekim 1923’te, saat 20.30’da bahsi geçen kanun değişiklikleri Meclis’te kabul edilir ve Ata’mızın tarifiyle ‘Türkiye Devleti’nin zaten bütün dünyaca bilinen ve bilinmesi gereken mahiyeti milletlerarası adıyla isimlendirilir’ Saat 20.45’te Türk milletinin küskün talihini yenen, emperyalizme karşı verdiği savaş bütün esir milletlere örnek olan kahraman Gazi, Cumhurbaşkanı seçilir.
Artık yeni bir savaş başlayacaktır. Genç Türkiye Cumhuriyeti bilimde, eğitimde, tarımda, sağlıkta, sanayide, ticarette, sporda, sanatta, medeniyette, kadın haklarında, çok partili politik yaşamda, demokraside, özgürlükte kısacası hayatın her alanında köklü değişiklikler yapmak zorundadır. Ancak en önemli savaş cehalete karşı yapılacaktır. Kuruluşundan sonra birçok idealine kararlılıkla ulaşan Cumhuriyet, bu gün hâlâ kurucu felsefenin çelik iradesi sayesinde ayakta durmaktadır.
Anayasa’mızda Cumhuriyet’imiz; ‘Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir’ şeklinde tanımlanmaktadır.
Ancak son yıllarda hukuk tanımazlar, bilinçli ve sistematik bir şekilde Cumhuriyet’imizin temel değerlerini zedelemektedirler. Kendi siyasi emellerini sömürgeci dış güçlerin çıkarlarıyla birleştirenler, Cumhuriyet’imizin bütün kalelerini zapt etmişlerdir. Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını kontrol altında tutmaya çalışanların koyunlarında besledikleri yılanlarla yıllardır iktidarı paylaşanlar, demokrasiyi amaç olmaktan çıkarıp araç haline getirmişlerdir.
Artık eğitim sistemimiz çökertilmiş, cehalet övgü alır hale gelmiştir. Vatandaşlarımızın eğitime, sağlığa ve adalete erişimleri eşit bir şekilde sağlanamamaktadır. Parası olan iyi sağlık hizmeti, iyi eğitim almakta, kalanlar bir şekilde başlarının çaresine bakmaktadır. ‘Hamsi kavağa çıkmaz’ derler ama hatırlayacağınız üzere, bir kaç hafta önce ağaca çıkan bir FETÖ sanığı yarbayın eşi, adaleti orada bulmuştur. Bu örnekle bağımsız ve tarafsız bir yargımızın olmadığı, artık hukukun bir kişinin iki dudağı arasına girdiği açıkça ortaya konulmuştur.
Medeni Kanun’un kabulüyle kadınlarımızın sosyal ve siyasal alanda kazandığı haklar artık geri alınmaktadır. Çalışma hayatına katılmak yerine evlerinde oturmaları yeğ tutulan kadınlarımız, nikah kıyma yetkisinin, dini duygularımız da alet edilerek bir takım kurumlar arasında paylaştırılmasının acılarını ileriki yıllarda daha iyi anlayacaklardır.
1934 yılında kadınlarımıza verilen seçme ve seçilme hakkı, bırakınız sadece kadınları, bugün bütün Türk milletinin elinden alınmıştır. 2 yıl önce milletin huzuruna çıkarak genel seçim kazanmış bir başkanın görevinden el çektirilmesi, bugün Belediye Başkanları ile devam ettirilmektedir. Bir kişinin küçük iradesi, bütün milletimize ait olan ‘Milli İrade’nin önüne geçmektedir. Ne yazık ki bizim oy vermediğimiz bu insanları savunmak, yine demokrasinin erdemi gereği bize düşmektedir. Kendi seçtikleri insanların arkasında duramayan siyasi parti yapıları ve oy veren seçmenleri artık her şeye hazırlıklı olmalıdırlar.
Demokrasimiz 20 Temmuz 2016 tarihinde askıya alınmış, ülke bir kişinin emelleri doğrultusunda kanun gücünde kararnamelerle yönetilir hale gelmiştir. Geçtiğimiz Nisan ayında yapılan mühürsüz ve şaibeli referandumla Milli İrade tamamen sahibinden alınıp, yetkin olmayanlara geçmiştir.
Bugünün Cumhuriyet ve demokrasi sevdalıları; bu durumda bile görevimiz Türk bağımsızlık ve Cumhuriyet’imizi korumak ve kollamaktır. Yeter ki kurucu iradenin öğütlerini dinleyelim, yolunu yolumuz eyleyelim. Çok değil, 5-10 yıl sonra tarih şöyle yazacak: ‘Denediler ama yıkamadılar’
Bütün milletimizin Cumhuriyet Bayramı’nı en içten dileklerimle kutlar coşkuyla kutlayacağımız nice Cumhuriyet Bayramları dilerim”