Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Karacabey Şube Başkanı Haluk Aka, müftülüklere nikah yetkisi verilmesi hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Böyle bir uygulamanın laikliğe aykırı olduğunu savunan Aka, “Bugün, yine Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını, ilke ve devrimlerini yok etmeye kararlı zihniyetin yeni bir saldırısıyla karşı karşıyayız” dedi.
Konuyla ilgili yazılı bir açıklama yapan ADD Şube Başkanı Haluk Aka, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Müftülerin görev ve yetkileri yasa ile düzenlenmiştir. Müftüler, İslam dinine ilişkin olarak din işlerine bakan, fetvaları insanlara bildirmekle görevli memurlarıdır. İslam dini görevlisi olan müftülere nikâh kıyma yetkisi verilmesi, laiklik ilkesi ile asla bağdaşmaz.
Daha dün ‘birinci derece tarihi sit alanı’ olarak ilan edilip ulusumuza emanet edilmiş olan Ata’mızın kabrine hayasızca el atmaya kalkışıp, alanı gizlice imara açmak isteyenler, bugün il ve ilçe müftülerine nikah kıyma yetkisi veren bir yasa hükmünü yine gizlice Meclis’e gönderebilmişlerdir. Cumhuriyetin değerlerini yok etmeye çalışanlara karşı mücadelemiz sürecektir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan Nüfus Hizmetleri Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ile il ve ilçe müftülerinin evlendirme memurları arasına eklenmesi ve kendilerine evlendirme yetkisi verilmesi söz konusudur. Amaç, müftülükler tarafından kıyılacak nikâhın da resmileştirilmesi ve giderek belediye nikâhının yerini alacak olmasıyla ilgilidir.
Bu düzenleme, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin laik yapısına aykırıdır. Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ olarak tanımlanmıştır. Söz konusu düzenlemenin yasalaşması halinde, Anayasa’nın değişmez, değişmesi teklif dahi edilemez maddesi açıkça ihlal edilmiş olmaktadır.
Dini nikâhı resmileştiren bu düzenleme, Anayasamızın 174/4. maddesiyle koruma altına alınmış olan İnkılap Kanunları’na dolayısı ile Anayasa’nın özüne de aykırıdır. Laik bir hukuk devletinde herhangi bir dinin kuralları, hiçbir zaman sosyal yaşam biçimine yön veremez. Laik bir toplumda, toplum yaşamını belirleyecek kurallar din kaynaklı olamaz. Diğer bir anlatımla, beşeri kurallar, beşeri kaynaklı olmak zorundadır, dinsel kaynaklı olamazlar.
Hükümet tasarıya gerekçe olarak; ‘Vatandaşlarımızın evlenme işlemlerini kolaylaştırmak, daha kolay ve seri bir şekilde hizmet almalarını sağlamak amacıyla il ve ilçe müftülüklerine de evlendirme memurluğu yetkisi verilmektedir’ denilmesi de fiilen ve hukuken kabul edilemeyecek bir hukuki durumdur.
Zira, bütün il ve ilçelerde belediyelerin evlendirme işlemlerini gerçekleştirmeye yetkili memurlarının mevcut olduğu, köylerde de bu yetkinin muhtarlara ait olduğu bir gerçektir. Ayrıca da bu güne kadar evlenme işlemleri ile ilgili olarak toplumda bir sıkıntı olduğuna ilişkin bir tablo da bulunmamaktadır. Ülkenin böyle bir sorunu bulunmamaktadır”