Bursa’da bir anket araştırma şirketi tarafından yapılan ankette “Bursa’nın enleri” belli oldu. Buna göre Karacabeyliler Derneği Başkanı Yüksel Ceylan, Bursa’nın ‘en başarılı dernek başkanı’ oldu.
Ankette, ‘en başarılı büyükşehir belediye başkanı’ Recep Altepe olurken, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı İbrahim Burkay ‘en başarılı oda başkanı’, İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da en başarılı ilçe belediye başkanı seçildiği bildirildi. “Bursa’nın enleri” anketinde ‘en başarılı dernek başkanı’ olarak ise Bursa Karacabeyliler Derneği Başkanı Yüksel Ceylan yer aldı.
“Bursa’nın enleri”ni takip edip canlı yayın programı yapan Bursa TV Editörü Aykut Gül’ün önceki akşamki konuğu Karacabeyliler Derneği Başkanı Yüksel Ceylan’dı.
Karacabeyliler Derneği’nin kuruluşundan eğitim guruplarına, Bursa belediyelerinin desteğinden eğitim sağlık ve kültür projelerine, tarım ilçesi olan Karacabey’in tarım sorunlarından Bursa’daki kültür merkezlerinin kullanımına, Büyükşehir’in konumundan derneğin genel bütçesi gibi konuların ön planda olduğu canlı yayında konuşan Yüksel Ceylan, şu ifadelere yer verdi:
“Karacabeyliler Derneği, 2008 yılında kurulan Harmanlı Köyü Derneği’nin tüzük değişikliği sonrası 14 Eylül 2011 tarihinde Karacabey ve Köyleri Kültür Dayanışma ve Kalkındırma Derneği olarak kurulmuştur.
Karacabeyliler Derneği bünyesinde çeşitli halk oyunları guruplarından oluşan 11 farklı ekibimiz vardır. Bunlar arasında genç ve orta yaş kılıç kalkan ekibi, genç ve orta yaş halk oyunları ekibi, genç ve orta yaş zeybek oyunları ekibi, Kırklareli oyunları ekibi, Türk Sanat Müziği korosu ve Türk Halk Müziği korosu olmak üzere, derneğimizde 7 yaşından başlayarak 76 yaşına kadar olan yaklaşık 300 kişi çeşitli branşlarda eğitim almaktadır.
Kültür Müdürlüğü ne iş yapar?
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin ulaşım ve sosyal hizmetler birimleri daha görevlerinin ne olduğunu bilmiyor. Kültür’ün ‘K’sinden anlamayan kişileri bu koltuklara kimler oturtuyor inanılacak gibi değil. Büyükşehir Belediyesi Kültür Müdürü’ne proje götürüyoruz, projenin içeriği hakkında kültür komisyonu yöneticilerimiz sunum yapıyor. Diyorlar ki; ‘Müdürüm Bursa’ya 10 farklı ülkeden farklı grupları davet edip bir festival yapacağız. Çok sayıda ülkeden toplamda 150 kişiyi Bursa’ya getireceğiz, bunlar için konaklama ve yemek konularında destek olur musunuz?’ Müdür ise, ‘O ülke insanları Bursa’ya gelince ne olacak, ne gerek var.’ cevabını veriyor.
Bu müdür çıkıp da Kültür’e ayrılan bütçeyi nereye kullandığını açıklasın. Böyle boş insanların Kültür Müdürlüğü’nde ne işi var anlamak mümkün değil. Şu unutulmamalı ki, ülkeler sadece ekonomisiyle zenginleşmez. Bunun dışında kültürüyle, eğitimiyle ve sosyalliğiyle de zenginleşir.
O salonlar halkındır
Bursa merkezde yapacağımız festival ve etkinliklerde gerek bizim, gerekse tüm derneklerin en zorlandığı konu kongre ve kültür merkezlerinde bulunan salonların para karşılığı ile kiraya verilmesidir. Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde bulunan büyük salon için 10 bin TL, küçük salon için ise 6 bin TL bedel isteniyor. Şu unutulmasın ki, eski belediye başkanımız rahmetli Hikmet Şahin, o yerin açılışını yaparken, bu salonları ticari amacın dışında festival ve gösteriler için hangi dernek tutmak isterse tek bir kuruş para talep edilmeyecek demişti. Ama şimdi görüyoruz ki, olay tamamen ranta dönüştürülmüş durumda. O salonlar kimsenin babasının mülkü değildir ve halkın kullanımı için yapılmıştır.
Karacabey’de tarımı bitirdiler
Tarım, maalesef ki Karacabey’imizde tamamen bitirilmiştir. Çiftçi borçlandırılmış ve artık satacak malı kalmadığından dolayı tarlanın kendisini satmaktadır. ‘Bütünşehir Yasası’na başından beri karşıyız. Buradaki tek amaç köy tüzel kişiliğine ait taşınabilir ve taşınmazları alıp, bu sene kiraya vermek, daha sonraki yıllarda ise satmaktır. Şu unutulmasın ki, dünyanın başına bela olan İsrail hükümetinin şu an sahip olduğu topraklar, o dönemlerde Yahudiler tarafından satın alındı ve İsrail bir gecede kurularak devlet haline getirildi.
Karacabey Belediyesi bile 10 dönümün altındaki köy tüzel kişiliğinden belediyeye devir olan yerleri bir bir satmaya başlamıştır. Kimse şunu unutmamalıdır ki, dünyanın gelecekteki en büyük tehdidi açlıktır. İleride açlıkla karşı karşıya kalmamak için tarım ayakta kalmalıdır. Tarımın ayakta kalması için ise, ilk önce tarımda kullanılan mazottan alınan ÖTV oranı düşürülmedir. Türkiye, Norveç’ten sonra dünyada tarımda kullanılan mazottan yüzde 185 ÖTV alan ikinci ülkedir. Devletimiz herhalde ÖTV’nin açılımını bilmiyor. ÖTV, ‘Özel Tüketim Vergisi’dir. Hiçbir çiftçi tarımı özel zevki için yapmamaktadır. Ailesine, yaşadığı bölgeye ve ülke ekonomisine katkı sağlamak için tarım yapılmaktadır. Bu nedenle tarımda kullanılan ÖTV oranı düşürülmelidir.
Milli Tarım Projesi reformdur ancak çiftçiye anlatılmalıdır
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in ‘2023 Milli Tarım Politikası’ adı altında geliştirdiği ve tarıma olumlu yönde etki sağlayacağını düşündüğümüz çalışma, geç kalınmış bir projedir. Ancak bu tarım politikasından hangi köylünün haberi var, önce bunu sağlamak gerek. Projeye göre; Türkiye tarım bölgeleri olarak 118 havzaya ayrılacak ve o havzaların hangisinde, hangi ürünün daha verimli hale gelebileceği, yapılacak toprak analizlerinden sonra belirlenerek, o bölgelerde farklı 8 ürünün ekimi ve devlet aracılığı ile de satışı gerçekleştirilecek. Bu projeyi tarımda reform olarak düşünüyorum. Ancak, konunun detaylıca aydınlatılması için Sayın Bakanımızla iletişime geçerek, Bursa’da tüm ilçe ve köylerdeki çiftçilerimizin de katılımlarıyla bilgilendirme toplantısı talep edeceğiz.”