CHP İlçe Başkanı Murat Tanrıverdi, okul velilerinin istememesine rağmen geçtiğimiz hafta İmam Hatip Ortaokulu’na dönüştürülen Şehit Bahadır Tayfur İlkokulu ile ilgili açıklamada bulundu.
Bu yapılanın Şehit Bahadır Tayfur İlkokulu’nun başarısına ket vurmak olduğunu ifade eden Tanrıverdi, açıklamasında şu görüşlere yer verdi; “Geçtiğimiz hafta, ilçemiz eğitim kurumlarından Şehit Bahadır Tayfur İlköğretim Okulu’nun bir kısmı, öğrenci velilerinin onca direnişine rağmen, İmam Hatip Okuluna çevrilmiştir. Şimdi bu işe önayak olup, Şehit Bahadır Tayfur Okulu’nun başarısına ket vuranlar yataklarında rahat uyuyabilir.
Bu işe önayak olan ilçemiz siyasilerinin, 15 Temmuz darbe girişiminden hiç ders almadıkları ve bu gidişle de almayacakları açıkça belli olmaktadır. Çünkü bu ülkede ‘liyakat’ sistemine önem vermeyecekleri ortadadır. Şehit Bahadır Tayfur İlköğretim Okulu eski müdürü, öğrenci velilerinin ısrarla yerinde kalmasını istemelerine rağmen görevinden alınmıştır. Yerine getirilen yeni müdür ise, geçen hafta yerel basında yer alan haberlere göre AKP ilçe kongresine katılmış bir kişidir. Demek ki bu ülke ‘layık olanın layık olduğu göreve getirilerek’ değil; ‘sen, ben, bizim oğlan’ mantığıyla yönetilmeye devam edecektir.
AKP’nin çok sevdiği bir şarkı sözü vardır, seçim propagandalarında da kullanmışlardır. ‘Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda’ 14 yıldır aynı yollarda yürüyüp, sırılsıklam ıslandıkları kişiler 15 Temmuz gecesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sırtına bıçak sokmaya kalkanlardır. Dönemin Başbakanı, zamanında bunlara ‘ne istediniz de vermedik?’ diyor, gözünden yaşı eksik olmayan Hükümet Sözcüleri kadrolara bunlar yerleştikçe ‘Hey güzel Allahım verdikçe veriyor’ diyordu. Demek ki şimdi terörist olan bu kişilere, bu ülkede, zamanında her istedikleri verildi, verilebiliyordu.
Ancak en masumane duygularla, Karacabey’de İlçe Milli Eğitim Müdürü ve AKP İlçe Başkanı’ndan okullarına dokunulmamasını isteyen veliler olumlu cevap alamadılar ve okullarına dokunuldu. Yaz boyunca ümitle bekleyen, ancak yaz sonunda okullarının bir kısmı ellerinden alınmış olan öğrenci velilerinin gözlerindeki hüznü keşke bu işi kotaranlar da görebilselerdi. 16 Temmuz’da birdenbire akıllarına gelen ‘Milli İrade’ye sahip çıkmaya, keşke o okulun öylece ‘Şehit Bahadır Tayfur İlköğretim Okulu’ olarak kalması için toplanan 2.500 imzaya sahip çıkarak başlasalardı.
Şimdi bir de Şehit Bahadır Tayfur Okulu’nun bitişiğindeki Karacabey Ortaokulu’na bir göz atalım. Bu okulda yaklaşık 1.800 öğrenci eğitim görmektedir. Bu çocuklarımız okullarına ‘sabahçı ve öğlenci’ olarak 2 grup halinde devam etmektedirler. Geçtiğimiz eğitim yılında benim kızım da bu okula 5. sınıf öğrencisi olarak ve sabahçı grupta devam etti. Sabahçı grubun okula giriş saati 06:40’tır. Bu saatte okulda olması gereken bir öğrencinin, sabah saat 06:00’da kalkması gerektiği açıktır. Tam gelişim çağındaki, 11-12-13 yaşlarındaki bu çocukların uykuya en fazla gereksinim duydukları bu yaşlarında uyumak yerine, okul yollarına düşmeleri AKP’nin ülkede eğitimi getirdiği noktaya gayet güzel bir örnektir.
Şimdi ben sayın İlçe Milli Eğitim Müdürü ve AKP İlçe Başkanı’na sesleniyorum, madem ilçe merkezinde İmam Hatip için yer bulabiliyorsunuz da neden Ortaokula giden bu 1800 öğrenciyi tam gün eğitime geçirmiyorsunuz? Resmi dairelerde mesai sabah 08:00’de özel bankalarda 09:00’da başlarken küçücük çocukların ve onların öğretmenlerinin güne başlama saatlerinin 06:00 olması çok mu verimlidir? Ayrıca öğlenci grubun da okul çıkış saati neredeyse saat 19:00’u bulmaktadır.
Bizim ülkemizin kurtuluşu, Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘fikri hür, vicdanı hür’ nesiller yetiştirmekten geçmektedir. Fikri hür, vicdanı hür nesiller de ancak laik ve modern eğitim anlayışına dayalı okullarda yetiştirilebilir. Bu ülkenin çocukları yıllardır, taşımalı sistem denilen yöntemle köylerinden koparılmış, şehirlerde 15 Temmuz darbecilerinin kucağına itilmiştir. Bunların evlerinde kalmaya zorlanmış, bunların dershanelerinde beyinleri yıkanmıştır. Köylerimizde ne okul ne de öğretmen bırakılarak nihai hedefe ulaşılmıştır.
Bizim ülkemizin kaderi bu olmamalıdır. Kendi çocukları askere bile gitmeyenler, fakir halkımızın çocuklarına içirdikleri şahadet şerbetinin lezzetinden bahsederler; kendi çocukları özel okullarda, yurt dışında okurlarken, halkımızın çocuklarının ısrarla İmam Hatip Okullarına gitmesini isterler. Düşünen ve sorgulayan toplum onların asla işine gelmez. Bu halkın çocukları kurbanlık koyun değildir, kimsenin piyonu olmak için yetiştirilmeyeceklerdir”