Acıbadem Bursa Hastanesi Nefroloji Uzmanı Dr. Hüseyin Çelik, böbrek taşlarının sessiz oluştuğunu ve aniden ağrı yaparak belirti verdiğini söyledi.
10 Mart Dünya Böbrek Günü nedeniyle açıklama yapan Nefroloji Uzmanı Dr. Hüseyin Çelik, şu bilgileri verdi: “Böbrek taşları bir kum taneciğinden 7 santime hatta bazen daha büyük ölçülere kadar değişiklik gösterebiliyor. Taşların varlığı genellikle bel bölgesinde ya da böbrek ile idrar torbası arasında bulunan böbrek yolundaki konumuna göre karın ve kasık bölgesinde ağrı ile anlaşılıyor. Ağrı erkeklerde yumurtalıklara, kadınlarda ise vajinal dudaklara kadar ilerleyebiliyor. Bazen bulantı, bazen kusma hatta ateş görülebiliyor. Ağrının şiddeti ise hastadan hastaya değişebiliyor.”
İhmal edilen taş böbrek yetmezliğine götürebiliyor
Böbrek taşlarının bazen böbrek fonksiyonunu bozuncaya veya kalıcı hasarlar oluşturuncaya dek belirtisiz büyüyebildiğine dikkat çeken Dr. Çelik, “Hatta böbreğinde taş olduğunu bildiği halde bir uzmana başvurmakta geç kalarak organ kaybı yaşayan hastalar görülüyor. Taşın böbrekte yaratabileceği sorunlar bulunduğu yere göre değişiklik gösteriyor. Taşın, böbrekte üretilen idrarı mesaneye taşıyan ‘üreter’in ağzına yerleşmesi idrar çıkışının azalmasına ya da durmasına neden oluyor. Bu durumun uzun sürmesi halinde idrar geriye dönüp böbreğe baskı yapıyor. Hidronefroz olarak adlandırılan bu durum bize o bölgede taşa bağlı ya da bir başka nedenle oluşmuş tıkanıklığı gösteriyor. Tek taraflı tıkanıklık idrarda belirgin bir azalmaya neden olmadığı için fark edilmeyebiliyor.” dedi.
Yılda bir kez kontrol şart!
Böbrekte taş varlığının neden olduğu bir başka hastalığın ise böbreğin bakteriyel enfeksiyonu ile ortaya çıkan pyelonefrit olduğunu belirten Çelik, taşın bulunduğu bölgede oluşan enfeksiyonun doğru ve zamanında tedavi edilmediği takdirde hastayı böbrek yetmezliğine götürebildiğini kaydetti. Her iki durumda da taşa müdahale edilerek böbreğin geri döndürülmesinin mümkün olduğunu kaydeden Çelik, “Ancak taşların geri dönülemeyecek kadar zarar verdiği ve böbreğin alınmasının söz konusu olduğu hastalar da oluyor.” şeklinde konuştu.
Dr. Çelik, hastanın kendisinde ve ailesinde taş öyküsü varsa böbreğin yılda en az bir kez ultrason ile takip edilmesini önerdi. Bir böbreği alınmış hastaların ise 3-6 aylık aralıklarla takip edilmesi ve diğer organın çok iyi korunması gerektiğini sözlerine ekledi.