Elimdeki bilgilerde, 29 Aralık 2014 PÜİS (Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası) Başkanı Muhsin Alkan, “Petrolün sıfır girdisi olsa da, şu an musluktan bedava aksa da, benzin 2.57 lira, motorin 1.80 liradan ucuza kullanamayız” diyor. Petrol fiyatları varili 25 dolara kadar düşmesine rağmen (%50-60) benzinde %17, motorinde %16,3 düşme var. Şu an ÖTV benzinde %51, motorinde %42 sabit vergi var. Ayrıca KDV vergisi de 2. ek EPDK payında ilave edilecek.
PÜİS Genel Başkanı, “Türkiye’de petrol taşıt adedi 700-800 bin artıyor, ancak akaryakıt tüketimi yerinde sayıyor. Bu da kaçak petrol oranının ne kadar çok olduğunu gösteriyor. Doğu ve Güneydoğu’da kaçak petrolden dolayı bayiler akaryakıt satamıyor. Kaçağın rakam olarak devlete milyar dolar vergi kaybı var” diyor.
Devlet dolaylı vergiyi bulmuş oh! Ne rahat, kimseyi üzmeden incitmeden al vergini bütçeni doldur. Bütçeni de istediğin gibi har vurup har savur. Örtülüğü ödeneğinde arttır. Hem Başbakan hem de yetkisiz Cumhurbaşkanı kullansın. Oh ne ala iş!
Bütçenin en büyük gelir kaynağı dolaylı vergiler. Türkiye’de normal vergi sistemi oluşturulsa dolaylı vergiler bu kadar yüksek olur mu? Türkiye’de hükümetler giderleri karşılayamadığı için borçlanırlar mı? Unutmayınız AKP hükümetleri 2002 yılında iktidara geldiklerinde Türkiye’nin dış borcu 129 milyar dolardı. 2015 yılı Haziran ayında bu borç 404,5 milyar dolara çıktı. 80 milyar dolar özelleştirmeden, 50 milyar dolarda kaynağı belirsiz “para girdi” Türkiye bütçesine. Buna rağmen borç içinde boğuluyoruz.
Yıllar önce bir gazetede okumuştum. İsviçre vergi sistemini hiç unutmuyorum, yazının sonunu şöyle bağlamışlardı. “İsviçre’de bir katil belki bulunamayabilir ama vergi kaçakçısı muhakkak bulunur”
2012 yılında Bulgaristan gezisi yapıyoruz. Yol boyunda akan bir çeşme gördük. Elimizi yüzümüzü yıkadık ve serinledik. Üst tarafta bir ağaç, altına 2 masa, 25-30 mt diğer yanda küçük bir bina. Çay var mı diye seslendik. Üç çay ve bir kahve ile tahsilât fişi de beraberinde geldi. Yunanistan Midilli adasında bir dağ köyünde 4 kahve içtik. Hava rüzgârlı 4 kahve ile beraber tahsilât fişi uçmasın diye mandalla sıkıştırılmış geldi. Siz Türkiye’de bir kahvecinin fiş kestiğine tanık oldunuz mu? Ayakkabı, kumaş, hazır giyim, ev eşyası vs. alırken kaç esnaf fiş fatura kesiyor.
Sizlere bir örnek daha vermek istiyorum. Mukayese yapabilmeniz için. 3 yıl evvel hasta yakınımı bir Prof’a götürdüm. Muayene etti. Takvim yaprağına bir ilaç yazdı, meğer ilaç piyasadan kaldırılmış. İlacı zar zor bilgisayarla Kütahya-Afyon tarafında bir eczanede bulduk. Prof. ilacın piyasadan kalktığından habersiz. Muayene 10 dakika ama 400 TL muayene ücreti aldı. Tahsilât belgesi verilmedi. Asgari ücretlinin vergileri ile devlet okullarında okudu. Asgari ücret o zaman 800 TL, yani asgari ücretli, hastasını Prof’a muayene ettirmek için 15 gün çalışması gerekiyor.
Bir başka örnek daha vereyim. 2 yıl evvel bir başka Prof’a gittik. Sekreterin listesinde 22. sıradayız. O gün bizden sonra geleceklerle bu 30 hasta olabiliri. 5 tanesi kontrol olsa 25 hasta muayene olacak. Muayene ücreti 400 TL. Günlük gelir 10 bin TL. Fiş belge var mı? Yok. Vergi var mı? Yok. Vergi dairelerinden eczanelere bir talimat verilemez mi? “Her ay sonu özel muayene reçetelerinden bir nüsha bize gönderiniz” diye. Reçeteye göre de vergi tahsil edilemez mi? Vergi dairesinden Belediyelere “Her ay sonu tasdike gelen projelerin m² alanlarını bildiriniz” denilse ve çizilen projelere göre mühendislerden vergi alınabilse. Kuyumcu, müteahhit, imalatçı vs. kişilerde vergi vermiyor. Ama yer, yurt, arazi alıyor. Bunlara da vergi dairesi “Bunları zamanında nasıl aldın” diye sorulmalıdır. Vergisi de alınmalıdır. Türkiye vergi cenneti olmaktan ve borçlanmaktan kurtulmalıdır.