Ortadoğu üzerine yazdığı kitaplarla tanınan Patrick Cockburn, “İslam Devleti’nin Yükselişi” adlı eserinde Ortadoğu’da IŞİD’in gelişmesinin esas sorumlusunun ABD olduğunu belirtmiştir. ABD, El Kaide’nin 11 Eylül saldırılarında sorumluluğu bulunan Suudi Arabistan ve Pakistan yerine tamamen sorunsuz olan Afganistan ve Irak’ı uydurma gerekçelerle işgal etmiştir. Irak’ı günah keçisi seçmiştir.
Ülke parçalanma sürecine girmiş, mezhep savaş ortamında katliama uğrayan, aşağılanan, şeytanlaştırılan Sünni toplum desteğiyle kişi doğmuş ve büyümüştür. IŞİD’in Suriye’de yükselmesini yaratan koşulları ABD, Avrupa ve bunların müttefiki Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri yaşama geçirmiştir.
Terör örgütlerine şakır şakır dolarlar gitmiş, bunların bir bölümü Türkiye’ye uçakla valizlerle gelmiş ama dağıtım yeri belirlenememiştir. IŞİD günlük 9 bin varil petrolü 25-45 dolar arası değişen fiyatlarla kimlere sattı? Elbette bu maddi kaynaklarla nerelerden, kimlerden silah aldı, bu silahlarla işgal ettiği yerlerde masum insanı acımasızca katletti. Tarihi eserleri yakıp yıktı mahvetti. Bunlar olurken ABD ve Avrupa’dan hiç ses çıktı mı? Daha sonra göstermelik olarak mücadele ediyor diye bilmek için 12 uçakla bomba attı. Petrol kuyularını mı vurdu. Petrol nakil tırlarını mı vurdu? Gelir kaynaklarını mı kesti, kesemezdi de. Emperyalist güçlerin menfaatleri vardı, menfaatleri olan her şey onlar için mubahtır.
Emperyalist güçlerin menfaati için her şey mubahtır. Silah kendilerine doğrultulunca her şeyi bir anda değişiyor ve birleşiyorlar. IŞİD’de ortak düşmanları oluyor. Neden IŞİD büyümeden bitirmediniz? Kök salmasına müsaade ettiniz. Günaydın beyler IŞİD Paris’i vurmasaydı uyanmayacaktınız. Sizlerin tek bir amacı vardı Esad rejimi sona Ersin, Suriye parçalansın, yeraltı servetleri de sizlerin olsun. Suriye’nin komşusu Türkiye yönetimi de sizi destekliyordu. Sizi desteklerken de Ortadoğu bataklığına battı, Suriye’deki savaşın üzerine benzinle gitmesinin bedeli Türkiye’ye çok ağır patladı, gelecekte de çok ağır olacağı anlaşılmaktadır.
Bir ülkeyi yönetenler hamasetle ülkelerinin yönetilemeyeceğini bilmelidir. Hamasetle oy toplayabilirsiniz ama gün gelir ülkenin menfaatlerini düşünecek aklı kendinizde bulamazsınız. Akıllı yöneticiler ülkelerini sorunsuz yönetirler.
4 yıl evvel “3 saatte Şam’a gireriz” demekle “Emevi Camii’nde cuma namazı kılarız” demekle ülke yönetmeye kalkar, gelecek ön görünüz olmazsa gün gelir kayaya çarparsınız. Sonunda da bataklıkta çırpınırsınız. Esad ve Suriye öngörünüz maalesef yok. Geleceğini de kestiremiyorsunuz.