Cumhurbaşkanın temel özelliği herhangi bir konuda zoru görünce geri adım atıyor. Kolayı görünce üzerine gidiyor. Bir dönem sıkı ABD aleyhtarı politikacı Erdoğan, 1990 yıllarda ABD’yi kapı komşusu yapmıştı. Bu yıllarda başı ABD ile değil ‘para ile dertteydi’. Yaşamı boyunca ‘para hareketlerinden’ dolayı hep sorun yaşamıştır.
1994 yılı seçimlerde tek servetinin alyansı olduğunu söyleyen Erdoğan, 15 Nisan 1994’de Belediye Bşk. olarak ilk kez mal beyanında bulundu. İstanbul Arnavutköy bolluca köyünde 376 m² arsa (bedeli 100 milyon TL), Rize Güneysu köyünde 2000 m² arsa (bedeli 500 milyon TL), İstanbul Beyoğlu’nda bir daire (bedeli 200 milyon TL), Maltepe’de daire (bedeli 500 milyon TL), Burak Gıda Tic. %10 hisse ile 100 bin Alman markı ve 50 bin ABD doları ve eşine ait 10 bilezik, 10 beşi birlik. 8 ay sonraki 10 Ocak 1995 mal beyanında Bolluca’daki arsa 290 milyon TL, Rize’deki tarla 1 milyar TL oldu. (Z.Ö.: Eh toprak bu değerlenir. 1997 mal beyanında Markta 2500 artış, Emniyet Gıda’da %40 hisse karşılığı 240 milyon TL beyan ediliyor. Belediye Başkanı olarak maaş bellide böyle mal artışı anormal değil mi?)
1 Aralık 1998 mal beyanında İstanbul’da arsa 1.5 milyar TL, Rize’deki tarla 3 milyar TL, Emniyet Gıda’daki hisse %20 iniyor ama değeri 240 milyondan 40 milyar TL’ye yükseliyor. (Z.Ö.: Ben iktisatçı değilim ama kafam karıştı. Bir şirket 1-2 senede bu kadar çok para kazanıp hisseleri bu kadar çok yükselir mi?) Dolar ve mark mevduatı bu kez beyan edilmedi.
Koskoca belediye başkanı bu kadar baştan savma mal bildiriminde bulunur mu? Devlet müfettişleri bu mal beyanları üzerinden soruşturma yapınca “siyasi geleceğimle oynamak için üzerime ne müfettişler gönderdiler” diyecekti. Müfettişler belediye şirketlerine (BİT) yönelik soruşturmaları sonucunda Erdoğan’ın mal varlığının incelenmesine karar verildi.
Düzenlenen iddianame Ankara Asliye Ceza Mahkemesine gönderildi. Mahkeme Erdoğan hakkında haksız mal edindiği kanaati ile kamu davası açıldı. Bu ne ilk nede son dava olacaktı. İgdaş, Akbil, İstaş, İsfalt, İdo, Kiptaş, halk ekmek gibi 18 dosya hakkında dava açıldı. Yüzlerce klasör tutan bu davaların konusu 50 trilyonu aşkın haksız kazançtı. Hakkında her davadan 3 ila 9 yıl arasında değişen hapis cezaları isteniyordu. Yakın arkadaşı Mustafa Albayrak tutuklandı ve aleyhine kötü ifade verdi. Ahmet ve Muzaffer Albayrak kardeşler kaçtılar. Aranıyorlardı.
Gazeteler o tarihlerde günlerce haber yaptılar. Gazetelerin özeti şuydu. Belediye ait paralar geleceğin Başbakanını hazırlayıp cihad hazırlığı yapmak üzere Albayrak gibi şirketlere aktarıldı. Albayrakların şu anda elinde tuttuğu para 1 milyar dolardı. Yayın organı ise 1997 yılında faaliyete başlayan Albayrakların sahibi olduğu Yeni Şafak gazetesiydi.
Belediyedeki yolsuzluklar müfettiş Candan Eren tarafından dosyalandı. (10.07.2001 tarih ve 133/71 ile 03.09.2001 tarih ve 133/85 sayılı raporlarla) İçişleri Bakanlığından 07.09.2001 tarihinde 2001/588 sayı ile verilen soruşturma izni, Danıştay 2. Dairesince kaldırıldı. Bu dairenin başkanı Hüseyin Karakullukçu’dur. 2011 yılında Danıştay Başkanı olmuştur. Hani Bülent Arınç’ın sınıf arkadaşı ve Başkan olduğunda “kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” diye değerlendirmişti. (Z.Ö.: Yap bana kıyak, sonra alırsın mükafatını. Bazı insanlar vefalı oluyor. Bunu daha sonraki olaylarda da göreceğiz)