Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gulbeddin Hikmetyar’ın dizinin ayrılmadığı gibi, ‘Alo Fatih’ diye ünlenen Fatih Saraç’ın babası, Nakşibendi imamlarından M. Emin Saraç’ın dizinin dibinden ayrılmamıştır. Emin Saraç 1976-1979 arası Diyanet İşleri Bşk.’lığı Haseki Eğitim Merkezinde ders verdi. Yüzlerce öğrenci yetiştirdi. Bunlardan biriside Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’tur. AKP-HAS Partinin birleşmesinde perde arkasında olan isim Emin Saraç’tır. Saraç, Osmanlı hayranı ve kendini Osmanlı Alimi olarak gören kuşkusuz koyu bir Atatürk karşıtı. (Z.Ö.: Erdoğan’ın Osmanlı hayranlığı, Atatürk düşmanlığında bunun etkisi acaba ne kadardır.)
Cumhuriyet dönemi, Kürt Şeyh Sait ayaklanması ve Menemen’de Kürt Esad Erbili’nin isyanı nedeniyle Nakşibendiler hep tehlikeli görmüştür. Kürt Nakşibendilere göz açtırmadı. Said-i Kürd-i bu nedenle Said-i Nurs-i oluverdi. (Z.Ö.: Bir ay evvel Diyarbakır’daki bir meydana Cumhuriyet düşmanı Said-i Nursi ismi verildi.)
Erdoğan 1989 Beyoğlu Belediye Bşk. olmuş. Kaybetti. Seçime itiraz etti. Oylar yeniden sayılmaya başlandı. Gece saat 04.00 sıraları ilçe seçim kurulu başkanına “Şu haline bak sarhoş adam, şu adalete bak kimlere kalmış seni yakacağım. Hepinizi Adli Tıp’a göndereceğim (Hakime hitaben) seni süründüreceğim, yakacağım” diye hakaret ediyor. Bu hakaretten yargılandı. Tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiğini öğrenince mahkeme salonundan Avukat Zeyid Aslan’ın ikazı ile kayıplara karıştı. Zeyid Aslan’ı tanıyorsunuz. AKP vekil sıfatı ile gazetecilere TBMM’de “bacak aranızı çektirip gazeteye bastırırım”, milletvekillerine “terbiyesiz sizin ….” diyen, TBMM Adalet Komisyonunda yargıç Faruk Eminağaoğlu’na uçan tekme atan insan. (Z.Ö.: Körle yatan şaşı kalkar derler ya arkadaşını söyle senin kim olduğunu söyleyeyim derler. Oysa Erdoğan’a göre bu gün seçimlere itiraz etmek “Milli iradeye tahammülsüzlük” oluyor. Yani Erdoğan dün dündür, bu gün bugündür diyor)
Berlin Duvarı 9 Kasım 1989’da yıkıldı. Soğuk savaş dönemi bitti. Orta Avrupa’da, Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Doğu’da yeni haritalar çizilmeye başlandı. Yeni dünya düzeninde Türkiye’ye hangi roller verilecekti ve kim görevlendirilecekti. Türkiye’yi ne bekliyordu. CIA Ortadoğu Masası eski şefi Graham Fuller, “Atatürk’ün düşünceleri çağ için son derece güçlü düşüncelerdi. Ama Türkiye artık ulusal kimliğinin yörüngesini dünyadaki rolünü hatta İslami günlük yaşamındaki yerini yeniden düşünmelidir” diyor.
Bir başka demecinde “Kemalizm öldü. Kemalizmin sonu gelmesinin iyi olduğunu düşünüyorum. Halkın bir parçasının İslam için daha hürmet görmeyi, Osmanlı tarihi ile kucaklaşmayı istiyor” diyor. Türkiye için yol haritası çiziyor. ILIMLI İSLAM. (Z.Ö.: Bu gerekçelerle, AKP yöneticileri ‘ulusalcılarla mücadele zamanı geldi’ demişlerdi. Kemalizm öldü diyorlardı. Bu günlerde de Osmanlı Hayranlığı, Atatürk düşmanlığı tavan yapmış durumda. Türkiye Cumhuriyetini ABD kurmadı. Herhalde bunu unutuyorlar.)
İlk ABD kredisi Erbakan’a açıldı. O başaramadı. ABD’ye “Onu süpürmeyin, her istediğinizi yapar” diye tavsiye edilen Erdoğan’a kredi açıldı. Erdoğan ezilmişlik edebiyatına soyundu. Bütün musibetlerin kaynağı olarak zenginleri, eğitimlileri, modernleri göstererek, ‘görmezden gelinen milyonlar’ deyip kindar, gericileştirilen bir yapı ortaya çıkarıldı. Meydan ILIMLI İSLAM’a bırakıldı.