Karacabey Eğitim Bir Sen İlçe Temsilcisi
Atilla Baydar’ın yazısı…
Bugün yılın son günü bir başka hüzün var. Tarihsel gelişmelerle bugünü kıyasladığımızda kavramların aynı, insanların farklı olduğunu görüyoruz. Her devirde Habil’inde, Kabil’in de rolünü oynayanların var olduğunu görmekteyiz. Babam şöyle derdi, iki Alperen oğlum var, birinin Erenlik yönü diğerinin Alp’lik yönü ağır. Ülkemizde yaşanların Erenlik tarafımla düşündüğümde şöyle bir tarih çıktı.
Bir Şerif…
Bugün Hz. Hasan’ın şehit edilişinin günü Allah şefaatine nail eylesin. Ölüm herkes için hak ama sebepler bizi üzmekte. Öldüren karısı niye Muaviye’nin teklifini kabul etmesi Hz. Hasan öldürülecek karşılığında halife olacak Yezid’in karısı olacaktı. Hz. Hasan, peygamberimize sima olarak çok benzeyen ve cennetin delikanlısı olarak müjdelenen bir şahsiyet. Hz. Hasan ve kardeşi Hz. Hüseyin dedeleri Hz. Muhammed tarafından çok seviliyorlardı, bu iddiayı destekleyen onlarca hadis bulmak mümkündür.
Mesela bunlardan birisi; “Hasan ve Hüseyin cennet gençlerinin efendileridir.” hadisidir. Hz. Muhammed’in abasının altına alarak; “Bunlar benim Ehl-i Beytim’dir; Allah’ım, bunlardan her türlü kusuru uzaklaştır ve bunları tertemiz kıl!” duasını ettiği dört kişiden biridir.
Hz. Hasan, Hilafet savaşının kızıştığı bir ortamda Müslüman kanı akmasın diye halifelik makamından vazgeçip Muaviye’ ye devreden kimse. Feraseti ile gönül sultanlığını seçen yüce insan. İslam’a hizmetleri dokunmuşken, İslam aleminde fitnenin baş aktörü olan bir Muaviye ve babası, abisi gibi münafıklığın zirvede olduğu Hz. Hasan’ı zehirleyen Eş’as bin Kays kızı Cude.
Günümüzde siz hangi karakterin rolünü yaşamak istersiniz siz sahebe aşıkları. Allah bizleri Peygamberin yolunda Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i sevenlerle eylesin ancak ne Muaviye ne Yezid ve özelliklede o malum kadının rolünün nasip etmesin Hz. Hasan gibi gönüllere girmek varken kuru kavgadan uzak eylesin.
Bir Seyid…
Dedim ya bugün başka bir hüzün var. Bugün yine bir peygamber nesli ehlibeyt olan Ahmet Arvasi Hazretlerinin de vefat yıl dönümü. Allah üstada da rahmet eylesin.
Seyid Ahmet Arvasi 1932 yılında dünya gelmiş, 1952 yılında öğretmen olmuş, Bursa dahil olmak üzere yurdun değişik yerlerinde öğretmenlik ve üniversite hocalığı yapmış. 31 Aralık 1988’de daktilosunun başında saat 11.00’de vefat etmiş büyük düşünür, dava adamı olan hoca milletimizin dirilişi için çileli mücadelelere girişmiştir.
Türk-İslam Ülküsü eseri ile tanınan hocamız bu çizginin mümtaz şahsiyetlerindendir. Onun meşhur sözlerinden bazıları; “Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür. Aksi bir durum varsa, bütün Türk dünyası ile birlikte İslam dünyası da sömürülmektedir.”
“Hayretle gördüm ki, bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler var. Yine hayretle gördüm ki, bu ülkede İslam kelimesinden ürkenler var. Ve yine ürpererek gördüm ki, bu ülkede Türk ve İslam kelimelerinin yan yana gelmesinden dehşete kapılan kişi ve çevreler var.”
Tarih aslında gelecek demektir. Acaba bugün İslam Coğrafyasında hala kan akıyorsa Ehli Beytin ahı mı var? Bize düşen yukarıdaki tarihi karakterlerden çıkaracağımız derslerle geleceğe yürümektir. Ülkemizde ve dünya da meydana gelen olumsuz olaylara rağmen ümit varız.
Yarın 1 Ocak Mekke’nin fetih günü. Velhasıl kelam Mekke’nin fethinden önce kardeşliği gerçekleştirenlere, Allah için susanlara, hakkı tutup kaldıranlara, İslam’ı kurtarmayı değil İslam’la kurtulmaya çalışanlara selam olsun.