Belediye Başkanı Ergün Koç, Takip Gazetesi’nin gündeme getirdiği Belgi ailesinin dramı sonrası harekete geçerek, belediye olarak aileye tahsis edilen dayalı döşeli evi teslim etti. Başkan Koç, “Orada, burada, Suriye’de macera aramasınlar. Bu ülkede bu şekilde yaşayan nice Hayrettinler var. Önce kendi insanlarımızın karnını doyursunlar” dedi.
Karakoca köyündeki damı andıran bir evde dört çocuğuyla yaşayan Belgi ailesinin dramını gündeme taşıyan Takip Gazetesi’nin haberi sonrası aileye yapılan yardımlar devam ediyor.
Daha önce hayırseverlerin gönderdiği yardım paketlerinin ulaştırıldığı Belgi ailesine en büyük destek Karacabey Belediyesinden geldi.
Köyde bulunan ve kullanılmayan Milli Eğitim Bakanlığı’na ait lojmanı bir hafta gibi kısa bir sürede onararak oturulabilir bir hale getiren belediye, hayırsever vatandaşların da desteğiyle evi Belgi ailesine teslim etti.
Eşi Songül, çocukları Yusuf (10), Pınar (4) ve 18 aylık ikiz bebekleri Melek ve Burcu ile birlikte yeni evlerine gelen baba Hayrettin Belgi’nin mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
Konuşacak söz bulamayan Hayrettin Belgi’nin tek söylediği, Belediye Başkanı Ergün Koç ve kendilerine yardımda bulunan hayırseverlere teşekkür etmek oldu.
Televizyondan bilgisayara, giyecekten yiyeceğe ve çocuklar için oyuncağa kadar A’dan Z’ye her şeyiyle dayalı döşeli evi Belediye Başkan Yardımcısı Talih Düzgören ve Karakoca köyü muhtarı Necati Çabuk ile birlikte Belgi ailesine teslim eden Belediye Başkanı Ergün Koç, Hayrettin’e ve ailesine güzel bir mekan sağlamının mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Yapılanların insan onuruna yaraşır şeyler olduğunu ifade eden Başkan Koç, şunları söyledi;
“Bu dünyada yeter ki paylaşmasını bilelim. Biz buralara insanlar için geliyoruz, bir rütbe yada etiket için gelmiyoruz. İnsan sevdası için, insanları sevdiğimiz için buralara geliyoruz. Dünyada bir ırk vardır o da insan ırkıdır. Biz köylere gelirken, bizi kimse çağırmadı ama biz buralarda neler olduğunu bildiğimiz için geldik ve gelmek zorundayız.
Süleyman Demirel’in dediği gibi, şehirde ne varsa köyde de o olmalı. Bu ülkenin tek sorunu var o da aş ve iş. Bu insanlar karnını doyurduğu sürece, medeni ortamlarda yaşadığı sürece kavgasız bir toplum yaratırız. İnsanları din, dil, ırk, bölge ve siyasi görüşleriyle ayırırsak, bu yapılabilecek en büyük ihanet ve insanlık suçudur, Allah nezdinde de günahkarlıktır.
O bakımdan insanları sevmekten başka bir dünya yoktur. İnsanları sevdiğimiz sürece, insanlarla mutluluğumuzu paylaştığımız sürece bir anlamı vardır. Biz sadece koltuk sevdası için değil, inandığımız için buralardayız, insana olan saygımız ve sevgimiz çerçevesinde buralardayız. Bu ve buna benzer halkımızı biz düşünmek zorundayız.
Orada, burada, yurt dışında, Suriye’de macera aramasınlar. Ülkemizdeki bu tür insanları görsünler ve ilk önce bu ülkedeki insanların karınlarını doyursunlar, ondan sonra başka yerlerde macera arasınlar. Onun, bunun, emperyalistlerin kuklası olmayalım. Bizim ülkemizde nice bu şekilde Hayrettin’ler var. Onlara yardım elimizi uzatalım, bunları konuşalım bu ülkede. Maceraya gerek yok. Bu ülkede hala insanlık dışında yaşayan insanları gelelim, görelim. Nutuk atmakla siyaset olmaz. Gelsinler, insanların mutluluğunu, refahını köylerde ve kentlerde görsünler. O bakımdan ben insanları insanlığa çağırıyorum”