”
Takip okurlarım. Gövdemizde tek bir baş bulunur. Oysa yaşama atıldıktan sonra birçok baş girer hayatımıza. İlki çocukluğumuzda ilkokulda başlar mesela. Sınıf başkanlığı, Kızılay başkanlığı, kütüphane başkanlığı diye uzar. Sonrasını say say bitmez. Yazarınız olarak ben bile çeşitli yerlere en az on başkanlık etmişimdir şu ana dek.
Yeni anayasa oluşacak ya, bir başkanlık, yarı başkanlık almış başının gidiyor güzel ülkemde. Elbette anayasalar değişkendir, kul yapısıdır. Ama yeni anayasayı ne kadar mükemmel yaparsak yapalım ona destek olacak şey paralel yasalar ve uygulamalarıdır. Hal böyle olunca bir kere başkanlığı ele geçiren, kendi bırakmadığı sürece(!) memleketimizde tek adamlığın fiili olarak kabul göründüğüne üzere, başkanlığı ve ne işe yarayacağını tartışmakta gereksizdir. Ki bu vatandaşında umurunda değildir zaten.
Çünkü yaşamsal bir önemi yoktur onun için. Lakin vatandaşında bir konu hakkında yorum yapabilmesi için bilgi sahibi olması gerekir. Bilgi olmadan fikir ve yorum olmaz. Fakat güzel ülkemde hiçbir zaman sağlıklı bir bilgilendirme sunulmaz vatandaşa. Herkes kendi tarafına oynar. Kendi taraftarına ara gazı verir. Böyle olunca da zaten doğru düzgün işlemeyen parlamenter sistemin temel ilkelerinin neden işlemediğini sormaz vatandaş(!), yada kötü bir karne olarak demokrasi karnesinin nedenini, hala hangi model ekonomiyle yönetildiğini.
Onun içindir ki tartışmak yersizdir başkanlık modelini, ona gelene kadar daha neler var. Ama herkesin içinde ukdedir küçücük bir dernekte bile başkan olup makam sahibi olmak. İşte burası Türkiye. Her şey apaçık yaşanıyor. Efendim, duyamadım, birisi bana başyazar mı olacaksın dedi.
Bir sonraki hafta görüşmek üzere…
“