“
CHP Bursa Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi İlhan Demiröz, Türkiye’nin ekonomik potansiyeli olan 8,5 milyon hektar arazisi bulunduğunu, bunun ancak 4,9 milyon hektarının sulamaya açılabildiğini söyledi.
Türkiye’de halen sulama ana görevi olan bir kurum, kuruluşun bulunmadığına dikkat çeken İlhan Demiröz, “Bütçeden ayrılan bugünkü paylarla sulamaya açılmayı bekleyen arazileri tarıma kazandırmak için 50 yıl gerekiyor” dedi.
CHP Bursa Milletvekili İlhan Demiröz, TBMM’de Türkiye ile KKTC arasında su ihtiyacını karşılayacak çerçeve anlaşmasının görüşmeleri sırasında CHP Grubu adına görüşlerini paylaştı.
Dünyada halen 1,4 milyar insanın yeterli içme suyuna erişemediğini, 2,3 milyar insanın da sağlıklı suya hasret olduğunu kaydeden İlhan Demiröz, “Her gün 7 milyon kişi suyla ilgili hastalıkla ölüyor. Kişi başına su tüketimi ise ortalama 800 metreküp. Ülkemizde ise 110 milyar metreküp rezerv suyumuz var. Su zengini olabilmemiz için bazı kaynaklara göre kişi başı 10 bin metreküpün üzerinde olması gerekir ki, ülkemizdeki 3.690 metreküp/yılla biz ne su zengini ne de su fakiriyiz” dedi.
Türkiye’nin 78 milyon hektar arazisinden 25,8 milyon hektarının sulanabilir nitelikte olduğunu, bunun da 8,5 milyon hektarının ekonomik sulanabilir özelliklerde olduğunu aktaran İlhan Demiröz, bu miktarın da ancak 4,9 milyon hektarının sulamaya açılabildiğini, bunun da DSİ, TOPRAKSU, Köy Hizmetleri ve vatandaş işbirliğiyle yapılabildiğini söyledi.
BU BÜTÇEYLE SULAMA ALTYAPISI 50 YILDA BİTMEZ
Halen ayrılan bütçelerle sulamaya açılmayı bekleyen arazilerin tarıma kazandırılmasının kısa sürede gerçekleşmesinin mümkün olmadığını, bugünkü bütçelerle 50 yıllık bir zaman gerektiğini dile getiren İlhan Demiröz, halen sulamayla ilgili sorumlu olan bir kurumun da olmadığını söyledi.
İlhan Demiröz, sözlerine şöyle devam etti: “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, barajlardan kalan ödenek varsa sulamayla ilgili iş yapılabilir. Hâlbuki Köy Hizmetleri kapatılana kadar 500 litre/saniyeye kadar olan bütün projeleri, sulama hizmetleri, tarla içi hizmetleri, drenaj, tesviye, arazi toplulaştırması bu kurum tarafından yapılıyordu. Diğer kısımlar ise Devlet Su İşleriyle ortak olarak yapılmaktaydı.
Şimdi kim yapacak? İl özel idaresi mi? İl özel idarelerinin buna yetecek kaynağı var mı? Sulama konusunda, drenaj konusunda, arazi tesviyesi, toplulaştırma konularında yeterli teknik elemanları var mı? Hayır. Olmadığını şuradan biliyorum: İl özel idarelerine bir norm kadro getirildi. Çocuğunu evlendiren, o mesleğini burada tamamlayan, emekli olan, yıllarını bu teşkilata verenler şantiyelere gönderildi ve şantiyelerde kalmaları da engellendi.
Neden? ‘Emekli olsunlar’ diye ve emekli işlemi yapıldı. Peki, il özel idaresinde bu emekli işlemlerinden sonra norm kadrolar yerinde oturtturuldu mu? Hayır. Neler yapıldı? Sözleşmeli personel devri başladı. Bugünkü iktidardan önce mevsimlik işçi sorunları çözülmüştü ve kadroya alınmıştı; ama gelin görün ki bu kadar sıkıntılı olan bu konuda bugün mevsimlik işçiler yine kadroya alınmakta, amca, dayı, yeğen konusunda hareketler devam etmektedir.”
SIRA İL GENEL MECLİSLERİNE Mİ GELDİ?
İl özel idareleri bütçeleriyle sulanabilir tarım alanlarının sulanmasını sağlamanın hayal olduğunu kaydeden İlhan Demiröz, “Acaba daha önceki dönemlerde yapılan taklitlerle il özel idareleri zayıflatılarak il genel meclislerinin etkinlikleri mi ortadan kaldırılmak isteniyor? İstanbul ve Kocaeli gibi diğer illerde de büyükşehir statüsüyle il genel meclisleri mi devre dışı bırakılmak isteniyor?” diye sordu.
İki yıl İl Genel Meclisi grup başkan vekilliği yaptığını anımsatan İlhan Demiröz, “Bu parlamento yerel bir parlamento. Özveriyle çalışıyor arkadaşlarımız. Planlama yapılmasında etken oluyor, yöreleriyle ilgili önemli kararlar veriyorlar; ancak sosyal hakları konusunda atılmış herhangi bir adım olmadığı gibi, protokolde bile yerleri yok. Sıra il genel meclislerine mi geldi?” diye konuştu.
“