“
Sayın okurlarım son günlerde bir özür dileme furyasıdır gidiyor. Bunun yanında Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine dil uzatmaya kadar giden bir saldırı var. Bütün bu kinin bir sebebi olması lazım. Durun ben size açıklıyım, birde buradan bakalım olaylara.
Küresel güçler devreye girdi bir devlet dönüşümü söz konusu. Bu sebepten dolayı başta yüce önderimizi ve kurucu ilkeleri olmak üzere her şeyin kötü bir şekilde gösterilmesi gerekiyor. İşte Tunceli harekâtı. Isıtılıp ısıtılıp huzurlarımıza getiriliyor.
İsmini buraya yazmaktan esef duyduğum bazı köşe yazarları ise bu başkaldırı zamanında 50 bin insanın öldüğünü söylüyorlar. Bazıları ise o dönemde kimyasal silahlar kullanıldığını büyük bir küstahlıkla köşelerine taşıyorlar.
Sayın okurlarım şunu belirteyim, yalanda bir psikolojik savaş çeşididir. Her yalana inanan birileri mutlaka vardır. Şimdi sizlere soruyorum, bu harekât durduk yere mi başlamıştır. Niçin bu harekât Elazığ’da olmadı? Bingöl veya Van’da olmadı da Tunceli’de olmuştur. Bunu da söyleyin.
Çünkü oraya ilk defa yol gitmiştir. Karakol yapılmıştır. Buda aşiret ağalarının işine gelmemiştir. Devlet bu isyana dur demeyecekte ne yapacaktır. Olacak şey mi?
Bu olaylar için özür dilenmiştir. Ben müneccim değilim ama yarın öbür gün şıh sait içinde özür dilenirse hiç şaşmam. Yarın Menemen’de ki olayları yapanlardan, öbür gün Yozgat’ta ki olayı gerçekleştirenlerden özür dilenebilir!
Aslında Mısır seferi sırasında bölgedeki olaylardan ‘Yavuz Sultan Selim’den dolayı özür dilersek toplu özür yapmış oluruz. Böylece Kuyucu Murat Paşa belki aklanmış olur!
Sayın okurlarım bu ülkeye bir nebze sadakat duygusu taşıyan her vatandaşımız yüksek bir sorumluluk duygusu içinde hareket etmeli ve uyanık olmalıdır. Gözlerimizi lütfen açalım.
Bir sonraki hafta görüşmek dileğiyle.
“