”
Takip okurlarım, Mart ayından yol almaya başladık. Bir ay nasıl başlarsa öyle çıkar derler eskiler.
İlkbaharın ilk haftasındayız. Doğanın uyandığı kendini yenilediği bir aydayız. Vallahi özledim çimenlere yatmayı, boğazda mangal yapmayı, üstümüzdeki ağır giysileri çıkarıp hafif giysiler giyinmeyi.
Zaten oldum olası kış mevsimini sevmemişimdir. Sıkıldım cansız oturmaktan, soğuktan ve karanlık kış gecelerinde kabuğumun içinde yer almaktan. Biliyorum itiraz edeceksiniz her mevsim güzel diye ama ne bileyim çocuksu bir inat var sanki kışa karşı kendimde.
Çok eskilerden bir söz bile şimdi aklıma geldi mesela, ‘’kışı ve parasızlığı kimse sevmez’’ diye.
Ama mart ayı bu, icabında kazma kürek bile yaktırır insanımıza. Mart içeri girince çıkar roman vatandaşlarımız dışarıya. Şimdi sizlere bu yazımda Libya’dan, AB vize sorunlarından, seçimlerden, geçim dertlerinden yazabilirimdim ama bahar ayındayız canlanmamız lazım.
Mart ayı deyip geçmeyin içindeki haftalara bakalım mesela. İlk haftası yine maalesef unuttuğumuz bir gerçeğin haftasını hatırlatacak bizlere. (1-7 Mart deprem haftası) Sonrası kadınlarımızın günü olacak senede bir gün dahi hatırlanmanın buruk acısıyla. (8 Mart Dünya Kadınlar Günü) Ülkemin sonsuza kadar var olmasının bir simgesi olan marşımızın günü gelecek. (12 Mart İstiklal Marşımızın kabulü) Sadece hastalandığımızda hatırlanmaması gereken bir meslek grubuna gelecek sıra. (14 Mart Tıp Bayramı) Bir Çanakkale gazisinin 3 nesil torunu olarak haykıracağız yine 7 düvele, ‘Çanakkale geçilmez’ diyeceğiz. (18 Mart Çanakkale Zaferi)
Ayrıca yaşlılara saygı, dünya su günü, meteoroloji, orman ve dünya tiyatrolar günü kutlayacağız. Ayrıca köşe yazarınızın dünyaya geldiği aydır Mart ayı. Unutmadan yazayım milletin vekili olmak isteyenlerde adaylıklarının ve sırasının açıklanacağı aydır bu ay.
Göbek kaslarımızdan kurtulmak için spora başlamamız için tam zamanıdır mesela. Ama dikkat etmekte lazım, zatürree, farenjit, orta kulak iltihabı ve sinüzit olmak içinde bu havalar idealdir. Basıncın en çok artığı ve bu yüzden nedeni belirsiz bir yorgunluk bitkinlikte gelebilir üstümüze.
Sizleri bahar yorgunluğunun olmadığı, pencereleri açarak mis kokulu günlere havale ediyorum. Bir sonraki yazımda görüşmek dileğiyle…
“