Dönemin lideri Kenan Evren, sıkça MSP’nin 6 Eylül 1980’de Konya’da yaptığı “Kudüs’ü Kurtarma Mitinginden” bahsediyordu. O mitingde R.T. Erdoğan’da vardı. İstiklal Marşı söylenirken Akıncılar yere oturmuş “Ezan sesi duymak istiyoruz” demişlerdi. (Z.Ö.: Bu ülkede ezan daima okundu, bunların amacı başkaydı.) “Dinsiz devlet yıkılacak elbet”, “Şeriat gelecek gözyaşı dinecek”, “Şeriat İslamdır, Anayasa Kuran’dır”, “Komutan Erbakan, Akıncı Asker”, “Yaşasın İslam devleti kavgamız”, “Vur de vuralım, öl de ölelim” sloganlarını atmışlardı.
Erdoğan, 12 Eylül darbecilerin eline delil vermemek için evindeki İslamcı dergileri ve kitapları yaktı. Özellikle kendisini bir dönem parlatan Sebil dergisini yakmayı zor kabullendi. Dergide Hicretin 1400. yıl dönümü nedeniyle çok kişiye gönderdiği Hicret’e hazır mıyız? başlıklı tebrik mesajı yayınlanmış ve şöyle diyordu. “Hicret; zulmetten nur’a geçişinin fiili tezahürdür. Hicret mal-mülk, ana-baba, çoluk-çocuk ve bütün dünya nimetlerini bir kenara iterek Hak’ka vasıl olma yolculuğuna çıkıştır. Hicret; batılları tasfiye hareketidir. Hicret; Belli bir imana kavuşmanın ifadesidir.” (Z.Ö.: Tv’lerin bir çok yorumcusu Erdoğan’ın Cumhuriyetle kavgalı olduğunu Atatürk’ü hiç ağzına almadığını söylüyor. 30 yaşındaki Erdoğan İstiklal Marşı okunurken yere oturuyor, ezan sesi duymak istiyoruz, şeriat İslamdır, anayasamız Kuran’dır diyorsa 60 yaşındaki Erdoğan’dan başka bir şey beklenir mi?)
12 Eylül 1980 Askeri Darbenin ardından, İslami çevrelerin dergileri dönemi başladı. Her tarikatın, dergahın, cemaatin dergisi vardı. Sızıntı-Zafer (F.Gülen), Altınoluk-İslam (Nakşibendi), Örgüt-İcmal (Kadiri), Köprü-Bizimaile (Mehmet Kutlular), Fetih-Genç Akademi (Süleymancılar), Dava-Radikal (Nurcular), Şehadet-Tevhit (Hizbullahçıların) vs. Bu dergiler uzayıp gidiyordu. Kendi ifadelerine göre İslami uyanışın başladığı yıllardı. Erdoğan İslam dergisine yakındı.
İslam dergisinin dış haberler sayfasını Fehmi Koru hazırlıyordu. İslam dergisi ilk yıllar ANAP’ı destekledi. ANAP, AB’ye yakın siyaset yapınca araları açıldı. Aykut Zahit Akman ve Hasan Hüseyin Ceylan, Erbakan’a biat ettiler.
İslam dergisinin İdari Müdürü Zekeriya Kahraman’da Kanal 7’nin başına getirildi. (Z.Ö.: Bunları herhalde deniz feneri davasından tanıyorsunuz.)
İslam dergisinden kopanlar hemen ödüllerini aldılar. Milletvekili oldular, şirket kurdular. YİMPAŞ parası ile “Politik Araştırma Merkezi” kurdular. 28 Şubat kararları Erbakan’ın yıldızını söndürdü. Şeyh Esad Çoşan’ın dizinin dibinden ayrılıp Erbakan’a biat edenler, Erdoğan, A.Gül ikilisinin gölgesine girdiler. Yola devam ettiler. 450 milyon dolarlık Armada iş merkezinin sahibi oldular. Türkiye’de ve Filistin’de siyasi İslamcı güçler ABD’nin projesi ile oluşturuldu. Erdoğan bu projenin ürünüdür. Artık Erdoğan’ın yıldızının nasıl parladığını görelim.
Erdoğan’ın asıl işi politikaydı. MSP kapatıldı. Erbakan yasaklıydı. Erdoğan yasaklı değildi. 19 Temmuz 1983’de Refah Partisi kuruldu. Erdoğan 1984’de Beyoğlu İlçe Başkanı oldu. Bir yıl sonra MKYK üyesi seçildi. 1985’te partinin İst. İl Başkanlığına getirildi. 25 Mart 1984’de %4.8 oy alsalar da Erbakan ve Erdoğan yılmadı. Siyaseti sevap kazanmak için yaptıklarına inanıyorlardı.
Erdoğan İl başkanı olarak Milli Gazete’de Erbakan ile Afganistan’da Sovyetlere karşı savaşan Hizb-i İslam lideri Gulbeddin Hikmetyarı buluşturdu. Daha sonra RP’li Mustafa Atalay’ın evindeki koltukta 36 yaşındaki Hikmetyar oturuyordu. Dizinin dibinde 31 yaşındaki Erdoğan vardı. Hikmetyar, Tv izlemenin, müzik dinlemenin, sinemaya gidilmesinin haram olduğunu söyleyen bir siyasi figürdü. Üniversitede okurken yüzü açık kızların yüzlerine kezzap atmakla ünlenen ve arkadaşları tarafından acımasızlığı ile tanınıyordu. (Z.Ö.: Türkiye ortaçağ karanlığına sürükleniyor diyorlar. İşte Türkiye’yi bu kültürle yetişmiş insanlar yönetiyorsa.)
Not:Yazı devam edecek…