Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Karacabey Şube Başkanı Haluk Aka, bugünün cumhuriyet tarihine Devrim Yasaları diye geçen ve 3 Mart 1924’te kabul edilen yasaların 91. yıldönümü olduğunu söyleyerek, “3 Mart Devrim Yasaları’nın 91. yıldönümü kutlu olsun” dedi.
ADD Şube Başkanı Haluk Aka, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, şu görüşlere yer verdi; “Bugün, Cumhuriyet tarihimize Devrim Yasaları diye geçen ve 3 Mart 1924’te kabul edilen yasaların 91. yıldönümüdür. 19 Mayıs 1919’da, Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile başlayıp, 30 Ağustos 1922’de Büyük Zafer’le sonuçlanan ve düşmanın denize dökülmesiyle sona eren sürece Kurtuluş, daha sonraki döneme de Kuruluş dönemi diyoruz. Kuruluş, binlerce yıllık Türk tarihinin en büyük toplumsal dönüşümüdür. Bu dönüşümü Atatürk Devrimi, Türk Devrimi veya Aydınlanma Dönemi diye adlandırabiliyoruz.
Zenginliği sömürgeciliğe dayansa da, batının yüzlerce yıllık süreç içinde iktisadi, siyasi ve bilimsel gelişmelerine ayak uyduramayan teokratik monarşi, Osmanlı Devleti’nin tarihten silinmesi, bıraktığı yıkıntı üzerine modern, çağdaş bir toplum inşa edilmesi ancak Mustafa Kemal gibi bir dahinin önderliğinde olabilirdi ve oldu da. Başta hukuk olmak üzere eğitimde, bilimde, sanatta, kültürde, yaşamın her alanında büyük bir değişim gerçekleşti. Bu değişimin en önemlilerinden biri, 3 Mart Devrim Yasaları’dır.
Nedir bu yasalar; 1) Hilafetin kaldırılması, 2) Tevhid i tedrisat kanunu (eğitim birliği), 3) Evkaf ve Şeriye Vekaleti ile Erkanı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin kaldırılması.
Yüzlerce yıl ümmet ve kul olarak yaşayan Türk Ulusu, bu yasaların yürürlüğe girmesiyle birey ve vatandaş kimliği kazanmalıydı. Bu nasıl olacaktı? Kendisinde yüzlerce yıl kutsallık vehmeden, devleti mülk, halkını teba gören bir anlayış nasıl yıkılacaktı? 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet kuruldu. 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı. Egemenlik hem gökten, hem de bir ailenin elinden alınarak, ulusa verildi. Böylelikle laik cumhuriyetin önü açıldı.
Bir ülkenin, bir milletin, bir devletin gelişebilmesi ancak bilim ve sanattaki gelişmeyle mümkündür. Bunun için çağdaş eğitim şarttı. Osmanlı’da eğitim üçbaşlıydı. Bir yanda medresede dini eğitim, bir yanda yabancı kökenli okullar, diğer yanda ise eğitim veren çok az sayıdaki eğitim kurumu. Sonuçta yüzde 96’sı okuma-yazma bilmeyen toplum. Medresede neden-niçin sorusuna yanıt aramayan, bilimsel olmayan, tamamen nakile dayalı bir eğitim, yabancı menşeli okullarda ise sömürgeciliğin uzantısı bir eğitim. Çağdaş Türk vatandaşı yetiştirmek amacıyla Öğrenim Birliği Yasası çıkarıldı. 1928’de Yazı Devrimi ile nokta kondu.
Bir siyasetçi kalkmış, çevresindeki aynı tornadan çıkmış bademleri görmeden, eğitim ile üretimi birleştiren cumhuriyetin onuru Köy Enstitüleri’ni tek tip insan yetiştirmekle suçluyor. Bugün fen bilimlerinde, sosyal bilimlerde, sanatta uluslararası üne sahip nice insanımız varsa bunların çoğunluğu Köy Enstitülerinden yetişmiştir.
Erkanı Harbiye-i Umumiye Vekaleti’nin kaldırılması ise Atatürk’ün tarih bilincinin ve demokrat kişiliğinin bir ürünüdür. İttihat ve Terakki’nin askeri kanadının siyasete yön vermeye kalkması birçok olumsuzluklara neden olduğu için Atatürk, ülkenin kurtarılmasında emeği geçen en yakın arkadaşlarına, cumhuriyet kurulduktan sonra, ‘ya askerliği, ya da siyaseti seçin’ demiştir.
Adalet, mülkün temelidir. Bir toplumu ayakta tutan en önemli kurumlardan biri de Adil Yargı’dır. Klasik demokraside kuvvetler ayrılığında yargı erki, yasama ve yürütmeyi de denetlemesi nedeniyle en önemli unsurdur. Bağımsız ve adil olmalıdır. Ama ne acıdır ki, aradan geçen onca yıla karşın 28 Şubat döneminde, ‘Herkes kendi hukuku ile yargılansın’ gibi safsatalar ortaya atılmıştır. Bugün ise yasama-yürütme-yargı erkleri tek elde toplanmak istenmekte, faşizmin önü açılmaktadır.
3 Mart Devrim Yasaları çağdaş, laik, demokratik bir hukuk devleti olma yolunda Türkiye Cumhuriyeti’nin önünü açmıştır. Atatürkçü yapılanmaya sahip çıkması gerekip de sahip çıkmayanlarla, o dönemi karalayanlar, şapkalarını önlerine koyup, o zaman yapılanlarla bugün yapılmak istenenleri karşılaştırsınlar. Kurtuluşu, kuruluşu ve bugünü irdelesinler, cumhuriyeti kuranların erdemini anlasınlar.”